Eda Korkma şiirine de bakın oda güzel ben yazdım 2016-03-20
Vatan İçin Şiiri | CEM ALİ ŞENKAL
Vatan İçin
Vatan için ölüme gittiler,
Canlarını feda ettiler.
''Herşey VATAN İÇİN''dediler,
Savaşmak istediler...
Savaş başladı,
İnsanlar sustu,
Tüfekler,toplar konuştu,
Kurşunlar havada uçuştu...
Düşman direndi,
Askerlerimiz pes etmedi,
''Herşey VATAN İÇİN'' dediler,
Düşmanı ezerek geçtiler...
Vatan İçin Şiiri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler bilgilendirici şiirler dersimiz.com şiirleri öğrenci şiirleri amatör seçme şiirler şiir okul şiir sitesi
Vatan İçin Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Vatan İçin Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Yazılan son 9 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 9 yorum yazılmış.
Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri
Günlerden Çanakkale
Vermişiz nice nice şehitler
Ancak bu yolda ölürüz derler
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale
Gazilerle , şehitlerle Çanakkale’de
Dönüm noktası bir ülkede
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale
Çanakkale geçilmez
Şehitlerimiz geçit vermez
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale
Bütün Mehmetçikler cepheye
Yılmadan kazandırdık bu ülkeye
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale
Biz her zaman şehit oluruz bu ülkeye
Sadece erkek değil tüm millet cepheye
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale
Biz şehit olur gideriz
Ölsek bile Çanakkaleyi geçirmeyiz
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale
Ana baba duası Allah yardımı yeter bize
Sadece gideriz Allah Allah diye
Aslan gibi komutanlar yiğit gibi Mehmetçikler
Dur düşman burası Çanakkale
Bu vatan bizim deriz
Asla toprak vermeyiz
Aslan gibi kükreriz
Çanakkale’yi vermeyiz
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale
Muharrem Taha YERLİKAYA
Çanakkale Savaşı 19
Bayrağım dalgalanır,
Şehitler anıldıkça,
Vatan ki şeref demek,
Gönüller yaşadıkça,
Milletim yürek dolu
Vatanı korumakla,
Milli ya da manevi,
Birlik oluşturmakla,
Hem iş birliği içinde,
Hem ruh dolu fikirle,
Vefa dolu hislerle,
Anıp güdebilmede…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Çanakkale Kahramanları
Malım, mülküm
Eşim, dostum
Yarim demediniz
Hiç tereddütsüz
Gidip can verdiniz
Elimde bardağım
Çayımı rahat içebiliyorsam
Çünkü siz orda öldünüz
Daha onbeşinde, onaltısında
Kurşunlara yürüdünüz
Helal edin hakkınızı
Yapabildiğim tek şey bugün
Bir Elhamla, iki damla gözyaşı
Ruhunuz şadolsun
Çanakkale Kahramanları
Ayşe Adlım
Ayşe Adlım
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Mehmet Akif ERSOY