baran kerem gök çooooooook güzel 2012-03-12
Fetih Zamanı Şiiri | Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Fetih Zamanı
Havanın mavisinde, denizin yeşilinde
Bir türkü, Ortaasya'dan beri duymuşuz.
Anamızın sütünden bayraklara kadar
Yüce fetihle büyümüşüz.
Yakmış gecemizi yıldızlar
Burçlardan yana uyanmışız.
Bir yazı gibi tepeler alnında
Yazılmışız, silinmişiz.
Nur ile kuvvet ile aşk ile
Kaderin büyüsünü bozmuşuz.
Görmüşüz suretini güzelliğin
Koca feleklere görünmüşüz.
Cihanın yarısı gök;
Önünde şehit şehit durmuşuz,
Cihanın yarısı İstanbul
Almışız.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
çocuk şiirleri okul şiirleri eğitici şiirler öğretici şiirler amatör şiirler şiirlerimiz öğrenci şiirleri belirli gün ve haftalar şiirleri
Fetih Zamanı Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Fetih Zamanı Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.
Benzer İstanbul'un Fethi - İstanbul Şiirleri
Şahane İstanbul
Boğaziçi köprüsünden geçerken,
Deniz pırıl pırıl
Gözlerimi kamaştırır
Ah!İşte güzel İstanbul...
Beşiktaş'ta martılar uçar,
İnsanlar simit satar.
Ne güzel bir hayat
Ah!İşte güzel bir hayat
Bir de Kız Kulesi
İçinde restoranlar ve daha neler neler...
İşte hayat
Ah!İşte güzel İstanbul...
Gizem Asya Yılmaz
Gizem Asya Yılmaz
Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüzgar onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle Istanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir "Katibim" i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...
Necip Fazıl KISAKÜREK
Necip Fazıl KISAKÜREK
Bizans Göründü Karşıdan
BİZANS GÖRÜNDÜ KARŞIDAN
Geldik surların önüne,
İçimizde garip bir sevinç
Tamamlamışız vuslatın tadını
Böyle hiç.
Yeditepe kardeş kardeş gülümser,
Boğaz'ın mavi rüzgârları,
Bir esinti sarhoşluğu içinde
İstanbul sizin der.
Elbet bizim olacak İstanbul,
İnanmışız,
Denizlerden, dağlardan, ovalardan gelen
Bu nurlu bahar içinde yıkanmışız.
Temiz ellerimizde açacak,
İstanbul çiçek çiçek.
Şimdi surlar önünde dalgalanan bayrak,
Yarın Bizans göklerine yükselecek.
Arif Hikmet PAR
Arif Hikmet PAR
Müjdelenmiş Şehir İstanbul
Asırlardır işaretli cennetten o bahçe,
Değer biçilir mi hiç, ne altın ne de külçe?
İstanbul der yürekler yanmakta içten içe,
Karadan yürür gemi Galata’dan Haliç’e.
Akşemseddin’le biter manevi o kusurlar,
Fatih ile aşılır aşılmaz koca surlar,
Gönül köprüsü kurar uçtan uca vapurlar,
Martıların sesleri gidenleri uğurlar.
Tuzla Fatih Sarıyer Beşiktaş Şile Pendik,
Kız Kulesi duruyor zamana inat dimdik,
Surlara ilk sancağı Ulubatlıyla diktik,
Muhammedi şuurla surda açıldı gedik.
Nice sultana hane saraydan öte Topkapı,
Her köşesinde durur Mimar Sinan’dan yapı,
Süleymaniye, Eyüp, Ayasofya, Sultan Ahmet,
Ne güzel müjdelemiş O Âlemlere Rahmet.
Ramazan YILDIZ