Eğitim Sitesi

Zaman Su Gibi Akar Şiiri

Zaman Su Gibi Akar

Gündüz, geceye bakar,
Gece, gündüze akar.
Yûnus’un gözünden
Kanlı yaşlar akar.

Zaman su gibi akar,
Ömürden şafak atar,
Günahlar bir bir artar,
Hayat, memata akar.

Allah diyen yürekler,
Aşkla bir başka atar,
Tevhid yüze nur katar,
Günah yüzden nur atar.

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Yûnus KOKAN Şiirleri:

Ümmet-İ Bülbül

Ey gül!
Gül hadi!
Sen bülbüle.
Bülbül harap oldu,
Hep sen diye.

Ey Gül Muhammed Mustafa!
Gül, ümmet-i bülbüle!
Gül Muhammed şefaatinle!
Gül, ümmet-i bülbüle!

Bülbül tutulmuştur güle,
Uyku girmez gözlerine,
Seher vakti nöbetlerde,
O güzel sesi ile,
Verir âlemlere neşe.

Ey Gül Muhammed Mustafa!
Gül, ümmet-i bülbüle!
Gül Muhammed şefaatinle!
Gül, ümmet-i bülbüle!

Yağmur yüklü bulutlar,
Ve o güzelim rüzgarlar,
Bir de o, o topraklar…
Hayran kaldı bu aşka,
Bülbülün sevdası bir başka.

Ey Gül Muhammed Mustafa!
Gül, ümmet-i bülbüle!
Gül Muhammed şefaatinle!
Gül, ümmet-i bülbüle!

Bülbülün dilinde hoş nağmeler,
Aşk kokan o dizeler,
Âşık bülbül hep gül ile,
Bülbüle hasret tüm sevenler,
Arşa çıkar bu özlemler.

Ey Gül Muhammed Mustafa!
Gül, ümmet-i bülbüle!
Gül Muhammed şefaatinle!
Gül, ümmet-i bülbüle!

Bu firakı taşıyamaz.
Gözlerinde yaş kalmaz,
Bülbül gülden ayrı olmaz,
Yürek buna dayanamaz,
Bülbül gülsüz yaşayamaz!

Ey Gül Muhammed Mustafa!
Gül, ümmet-i bülbüle!
Gül Muhammed şefaatinle!
Gül, ümmet-i bülbüle!

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN

Ömer Halisdemir

Rüya değil,
Sanki gerçek.
Toprak damlı bir mekân,
Ve içinden gelen hoş bir seda.
Başını içeri uzattı Ömer.
Resûlullah (s.a.v) ve etrafında yirmi kadar sahabe,
Pür dikkat onu dinliyorlar;
Resûlullah (s.a.v) seslendi:
“Gel Ömer! Gel, sen de bize katıl!”
Ömer adımını kapıdan içeri attı,
Heyecandan kan ter içinde kaldı;
İşte tam o sırada uyandı.

Aradan birkaç gün geçti,
Yıl iki bin on altı,
Aylardan Temmuz,
On beş Temmuz gecesi,
Ve günlerden Cuma idi,
Ömer âdeta uçacaktı.
Saat dokuza vardı,
Babasını aradı:
“Yerimde duramıyorum,”
“Ben çok hırslanıyorum baba.” dedi.
Yirmi senelik asker,
İlk kez böyle söyledi.
Hasan Hüseyin şaşırdı:
“Oğlum bir su iç!”
“Besmele çek ve korkma!” dedi.
“Ben hazırım!” dedi arslan Ömer.

Güneş battı,
Şafak attı,
Gündüz geceye aktı.
Telefon çaldı,
Ömer telefonu aldı
Ve cevapladı:
“Emredin komutanım!” dedi.
Arayan Zekai Aksakallı,
Özel Kuvvetler Komutanı,
Korgeneral Zekai:
“Ey Ömer!”
“Tuğgeneral Semih Terzi bir darbecidir, vatan hainidir!”
“Onun karargâha girmesine müsaade etme!”
“ O haini öldür!”
“Bu işin sonunda şehitlik var yâ Ömer!”
“Seninle yirmi yıllık hukukumuz var.”
“Hakkını helal et!” dedi.
Hiç düşünmeden:
“Emredersiniz komutanım!”
“Hakkım helal olsun!”
“Siz de hakkınızı helal edin!”
Dedi Astsubay Ömer.
Ve tarihi görevini üstlendi.

Vatan haini Semih Terzi,
Ve beraberindeki on kişilik timin hepsi,
Geldiler, karargâha kadar.
Ömer kendini vatana adar,
Tek başına karşılarına çıkar:
“Zekai Paşa’nın emri var!”
“Karargâha giremezsiniz!” der.
Tim üzerine atlar,
Başçavuş Ömer kurşun atar,
Alnının tam ortasından vurur darbeci haini.
Yığılıp kalır orada Semih Terzi.
Davranır silahlara hainin koruma timi;
Kurşun üstüne kurşun yağar,
Gafiller tam otuz kurşun atar,
Kalpleri taş kesmişti, sanki demir
Şehit olur Ömer Halisdemir.
Onun şehadeti,
Olur, bu vatanın selameti.
Baba Hasan Hüseyin rüyasında görür Ömer’i:
“Nereye gidiyorsun oğlum?”
“Baba nöbetim var.”
“Nöbete gidiyorum.” der Ömer.
Artık Ömer Halisdemir,
Vatanı şehitlerle bekler.

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN

Bu Kibir Gurur Ne Diye?

Söyler Yûnus aşk ile,
Dinler mü’min ibret ile;
Bu kibir gurur ne diye?

Seni yarattı Ehad,
Hikmetle donattı Samed;
Bu kibir gurur ne diye?

Eller mi gözler mi senin?
Ayak mı kulak mı senin?
Bu kibir gurur ne diye?

Mal, mülk ne varsa emanet,
İmandadır tüm selamet;
Bu kibir gurur ne diye?

Ne var ki sahip olduğun,
Bak gül misali soldun;
Bu kibir gurur ne diye?

Rabbimizden güzel kelam,
Şâir’ül İslâm’dan selam;
Bu kibir gurur ne diye?

Sofralar sermiş önüne,
Perde mi indi gözüne?
Bu kibir gurur ne diye?

Bak şu kırmızı güle!
Aşkla dolu bülbüle,
Bu kibir gurur ne diye?

Aldanma makam mevkiye,
Kalmaz hiçbirimize;
Bu kibir gurur ne diye?

Bu nimetler hediye,
Rabbimizden bizlere;
Bu kibir gurur ne diye?

Aldandın, gafletle doldun,
Haramlara köle oldun;
Bu kibir gurur ne diye?

Zikirden yüz çevirdin,
Kendini neye çevirdin?
Bu kibir gurur ne diye?

Vahdeti unutup da,
Kesrete dalıp boğulma!
Bu kibir gurur ne diye?

Ellerini kime açtın?
Sen duadan niye kaçtın?
Bu kibir gurur ne diye?

Ağaçtaki yapraklar,
Ellerini Hakk’a açar;
Bu kibir gurur ne diye?

Yalan, yanlış ve hile,
Gıybet, iftira ile;
Bu kibir gurur ne diye?

Sözün özünden olmalı,
Özün sözünle dolmalı;
Bu kibir gurur ne diye?

Defterini doldurdun,
Biter dünya yolculuğun;
Bu kibir gurur ne diye?

Sandın ebediyim diye,
İsyan ettin Ebedi’ye;
Bu kibir gurur ne diye?

Kulak vermedin Resûl’e,
Ermem mi dedin vusûle?
Bu kibir gurur ne diye?

Rükûya hiç yaklaşmadın,
Secde ile ulaşmadın;
Bu kibir gurur ne diye?

Bilenle bilmeyen bir mi?
Hiç diriyle ölü bir mi?
Bu kibir gurur ne diye?

Verdin ellerin ile,
En yakınlarını kabre;
Bu kibir gurur ne diye?

Sevgili’ye, Sevgili’ye...
Dönüşümüz Rabbimize;
Bu kibir gurur ne diye?

Geldin bir damla su ile,
Gidişin bir tohum ile;
Bu kibir gurur ne diye?

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN

Zaman Su Gibi Akar Şiiri