Eğitim Sitesi

Veda Şiiri

Veda

Ey müslüman Türk Genci, kulak ver dinle beni!

Vatanıma vefa borcum var sizlere veda.

Ecdadımın emeli böyle görmekti beni,

Ceddime sadakat borcum var, sizlere veda.



Malazgirt kapısından evvela tekbir girdi,

Herkesin gönlündeki bir, ufkundaki BİRdi.

Dillerdeki müthiş sedâ Allahüekber'di,

Malazgirt'e tekbir borcum var, sizlere veda



O zaman elde kılıç, dilde Kur'an vardı,

Sînede Allah sevgisi, sîmadaki ardı,

Sözlerde belagat, gözlerde feraset vardı,

Aslıma asalet borcum var, sizlere veda.



Neden tırmanıyordu surlara Ulubatlı'm

Kızgın yağ dökülür, çıkar hâlâ Ulubatlı'm

Ayyıldızlım surda, yardım etti Ulu Adlı'm

Bayrağa hürmet borcum var sizlere veda.



Neden sabaha kadar yalvardı Akşemseddin?

Neden genç yaşta bayrağı aldı Fatih ceddin?

Ecdadın vatan aldı, can verdi, sen ne verdin?

Fatih'e fatiha borcum var sizlere veda.



Gez, gör kuzeyde, güneyde, doğuda, batıda,

Kanlarla sulanmış her noktada, her satıhta,

Enbiya, evliya, sahabe bekler ayakta,

Mezkûra refakat borcum var sizlere veda.

Âşık SEYHANÎ Şiirleri

  

ERDAL SAYIN AŞIK SEYHANİ SENDE BİR ŞİİR İSTİYORUM AMA KIŞLA İLGİLİ OLSUN.BAŞARILAR 2006-01-21

Âşık SEYHANİ Bu şiir ünlü yorumcu Meçhul Kaptan tarafından CD'ye okunmuştur. 2005-04-16

Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.

Benzer Âşık SEYHANÎ Şiirleri:

Uyanamadın İstanbul!

El ayak tutmaz, vücut yerde sürünür

Âlem acır hâle, hep zavallı görülür

Aydınlık karanlığa, karanlık aydınlığa bürünür

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Dil söyler, hâl çırpınır, ses çıkmaz şaha

Gözden kan dökülür başlar eyvaha

Alın toprakta, medet eder Allah’a

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Umut fakirin ekmeği, hâyâl tuzu

Yazan bozar, bozan yazar, böyle alın yazı

Hayat henüz oynamadı son kozu,

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Mazlum kanser olmuş verem olmuş kime ne…

Ne ah etti kâr ne vah dedemle nineme…

Halimi havale ettim bilinmezi bilene,

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Allah isterse zerreyi kürre, küreyi zerre eder

Zehri şifa eder, bertaraf olur keder

Gönlünü ferah tut, etme kendini heder

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Herkesin derdi kendine yeter

Berikinin derdi öbüründen de beter

İlâhi yumruk bir gün diyecek :”Yeter!”

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!

Âşık SEYHANÎ

Düşün Biraz!

Vakit akşam,

Düşün biraz!

Neyi?

Seni, beni, bizi...

Dün neredeydin, kiminleydin?

Zihninde ne vardı, yüreğinde ne?

Ya dilinden dökülenler...

Söyleyemediklerin?

Söylediklerin mi Hak'ça idi,

Söyleyemediklerin mi?

Mazluma üzüldügün kadar, zalime direndin mi?

Dur dedin mi arsızlıga, haksızlığa?

Yolsuzluğa, vurgunculuğa engel oldun mu?

Görmezlikten mi geldin,

hayal ettiklerini görmek arzusuyla?

Görebildin mi bakkalın önünden, bakkal yokmuş farz edip gidenleri?

Üstad'ın dediği gibi 'bir pulu dokuz kul paylaşırken

Dokuz pulu bir kulun götürdüğünü,

Görebildin mi?

Duyabildin mi?

Gecede gündüzde, kuytuda köşede,

Neredeyse Arş'a çıkan hıçkırıkları,

Şuh kahkahaların arasından

Duyabildin mi?

Kalbinin sesini,

Allah, Allah dedi mi hiç?

Düşün biraz!

Belki sabah uyanırsın,

Yeniden doğarsın,

Günü karanlığa kör, sağır, dilsiz mi boğarsın?

Düşün biraz...



Âşık SEYHANÎ

Âşık SEYHANÎ

Gel!

Selam gönderirdim baharda

Haber alırdım hazanda

Her gülenden mutluluk, her eğlenceden neşe

Her çiçekten bir koku taşırdı

Uzak diyarlardan gelir, dağı taşı aşardı.

Güneşin ışıltısından, suyun şırıltısından

Kuşların cıvıltısından sevdiğimin mutlu olduğunu anlardım

Mektup elimde sevincimden yaşın yaşın ağlardım



Güneş karanlığı aralar

Günler günleri kovalardı

Her gün arefe gibiydi

İple çekerdim bayramı

Bir gün haber gelecekti

Bağışlayacaktı felek sevenleri

Bağlayacaktı aşkı aşka...

Başkaydı bu sefer, bu bayram bambaşka

Her bayram sevdiğimin geleceğini anlardım

Sevincimden yaşın yaşın ağlardım.



Bu aşk böyle sürüp gitti uzaktan uzağa

Kavuşturmadı kader, düşürdü tuzaktan tuzağa

Bir kâğıt tutuşturdular elime yazısı kırmızı

Kalbimden başlayıp sardı tüm bedenimi ince bir sızı

Son mektubu sanki yarin, yazısı iyice soluklaşmış

Harfler kavuşmuş birbirine; gözler donuklaşmış

Anladım ki artık yârin kendisi gelecek

Gözlerimin yaşını mendiline silecek

Ruhumu yâr gelene kadar sakladım

Akşamdan sabaha yaşın yaşın ağladım.



Gel ey sevgili, gel!

Gel ki ruhum ruhunla kucaklaşsın

Bu diyardan birlikte uzaklaşsın.


Âşık SEYHANÎ

Veda Şiiri