Eğitim Sitesi

Uzlet Şiiri

Uzlet

Gördüm yapayalnız,
Bu asırda samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet gayret, uzlet hayret,
Uzlet rahmet, uzlet nimet,
Uzlet hikmet, uzlet izzet,
Ve dahi uzlet ancak samimiyet.

Gördüm yapayalnız,
Şol zamanda samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet iffet, uzlet ibret,
Uzlet nöbet, uzlet cevvaliyet,
Uzlet teslimiyet, uzlet mazhariyet,
Şüphesiz uzlet ancak samimiyet.

Gördüm yapayalnız,
Bir köşede samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet velinimet, uzlet istikamet,
Uzlet mahviyet, uzlet keyfiyet,
Uzlet ciddiyet, uzlet meymenet,
Ve dahi uzlet ancak samimiyet.

Gördüm yapayalnız,
Ağlıyor samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet muhabbet, uzlet merhamet,
Uzlet ubudiyet, uzlet afiyet,
Uzlet azîmet, uzlet haşyet,
Şüphesiz uzlet ancak samimiyet.

Gördüm can çekişiyor,
Artık samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet hicret, uzlet himmet,
Uzlet ibadet, uzlet inayet,
Uzlet rağbet, uzlet saffet,
Ve dahi uzlet ancak samimiyet.

Gördüm can çekişiyor,
Şol zamanda samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet sadakat, uzlet sebat,
Uzlet bir sünnet, uzlet velayet,
Uzlet saadet, uzlet galibiyet,
Şüphesiz uzlet ancak samimiyet.

Şair'ül İslam Yunus Kokan

Yûnus KOKAN Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Yûnus KOKAN Şiirleri:

Haçlılar Çanakkale Boğazı'nda

Tarihler 18 Mart 1915’i gösteriyordu,
Ve saat 10.30 idi,
Gelen Haçlı ittifakı,
İslâm düşmanlarının donanması,
Düşman gurur mu gururlu.

Tarih 18 Mart,
Ve 18 büyük savaş gemisi,
Beraberlerinde sayısız destek gemisi,
On sekiz zırhlı ve diğerleri,
Savaş düzenine girdi,
Zafer o gafiller için garanti idi (!)
Mehmetçik ne yapabilirdi?
Bunlar dünyanın
En güçlü savaş gemileriydi.

Nereden bilsin küffar?
Mehmetçiğin yüreğindeki
Sarsılmaz azmi,
İman ve İslâm’ın verdiği
Emsalsiz cesareti.

Ürker mi Mehmetçiğim,
Ürker mi bu demir yığınından şimdi?
Şehadet onların özlemi idi.

Göğsünü siper etti,
Ve asla tereddüt etmedi,
Ölüm Allah’ın takdiri,
Ecel ki ne zaman değişti?
Mehmetçiğin itikadı bu idi,
Ve tertemiz idi, tevhid idi,
Şehadet ki şerbet,
Kana kana içmeli,
O Hakk ne vaad etti de vermedi?

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN

Amellerini Ateşe Atma

Ey Yûnus!
Kıldın diye iki rekât namaz,
Zannetme azap sana hiç uğramaz,
Dilin gıybet ve yalan ile olmuş ise yaramaz,
Neye yarar kıldığın o namaz?

Ey nefsim!
Sen oruç tutuyorsan
Oruç da seni tutmalı,
Oruçtan mânâ, yalnız açlık sanma!
Amellerini ateşe atma!

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN

Seyit Onbaşı

Çelik püskürtüyor deniz,
Ve Mecidiye Tabyası’nı altüst eden ateş,
Mermi yağıyor âdeta,
Cesur Mehmetçiğimin üzerine.

Ve bir emir
Takım subayı Fehmi Bey’den:
Sığınağa gir, asker hemen!
Allah’ın erleri sığınağa girer,
Cephaneliğe bir mermi isabet eder,
Kahraman Mehmetçik şehadete erer.
Seyit Onbaşı bayılmıştı,
Ayağa kalktı
Ve etrafa baktı,
Gözü omuz omuza çarpıştığı
Yiğitleri aradı,
Ayakta bir tek Ali vardı,
“Ey Ali! Arkadaşlar neredeler?” oldu suali,
On dört şehit verdik,
Ve yirmi dört yaralımız var Seyit, der Ali.

Ayakta kalan Seyit Onbaşı
Bir de Ali ,
Koca Seyit denize bakar,
Düşman gemileri alev saçar
Ve tabyada kullanılabilir
Bir tek top var,
Haçlı ittifakı kıyıya
Yaklaştıkça yaklaşır,
Top mermisini kaldıracak alet arızalıdır.

Seyit’te büyük bir heyecan,
Ali’den yardım umar,
“Yardım et yâ Ali!
Yardım et ki şu gülleyi sırtlayayım.”

Ali bir yerdeki mermiye,
Bir de Seyit Onbaşı’ya bakar,
Bu mermi tam iki yüz yetmiş altı kilo idi,
Kaldıramazsın Seyit! Dedi,
Kaldıramazsın o mermiyi.

Lakin Seyit kararlıydı,
O mermi yerden kaldırılmalıydı,
Başka çare kalmamıştı,
Bir deneyeyim diyerek
Merminin yanına vardı.

Ve ellerini
Kartal pençesi misillü açarak:
“Bismillah!” dedi,
Mermi baştan ayağa yağlıydı
Ve ellerinden kaydı.

Koca Seyit ellerini
Toprağa buladı,
Mermiyi iyice kavradı,
“Yâ Allah! Bismillah!” dedi
Ve mermiyi sırtladı,
Sendeledi; ama pes etmedi.

Merdivenlerini güçlükle çıktı topun,
Ve sürdü mermiyi ağzına namlunun.

Zaman çok dardı,
Namluyla düşmanı hedef aldı,
Mesafeyi ayarladı,
“Bismillah!” dedi,
Ve topu ateşledi.
İşte o an وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ رَمٰىۚ (Dipnot) âyeti,
Gönüllerde yankılandı,
Mermi en önde geleni yakaladı,
Ocean denen gemi
Arkasından yaralandı,
Harmanladı,
Etrafındaki tüm gemiler kaçıştı,
Allah’ım O nasıl bir kaçıştı?

Zaferden sonra,
Seyit Onbaşı’nın yanına gelen,
İsteğidir kumandanların,
Bir fotoğraf için,
O merminin kaldırılması Seyit’ten.

Uğraşır, uğraşır
Bir türlü kaldıramaz mermiyi,
Seyit kan ter içinde stresten,
Ama ne çare,
Kalkmaz bir türlü mermi yerinden.

Mermiyi ne kaldıran,
Ne de atan Seyit’ti belli,
Çaresizlik anında etmişti tecelli,
Yetişmişti imdada kudret-i ilahi.

Kumandanların şaşkın bakışlarla bekleyişi,
Ve paşanın sormadan edemeyişi:
Evladım! O zaman nasıl kaldırdın bu mermiyi?
Seyit’ten gelen cevap manidar mı manidar,
Çıktı mı Kumandanım gâvur karşıma,
Biiznillah yine kaldırırım,
Ve yine sürerim mermiyi namluya.

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

(Dipnot): “Ve attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı.” (Enfâl Sûresi, 8/17)

Yûnus KOKAN

Uzlet Şiiri