Eğitim Sitesi

Uyu İstanbul Şiiri

Uyu İstanbul

Uyu İstanbul, uyumana bak sen!

Sen uyanırsan,

Tüm dertler uyanır,

Acılar uyanır.

Yürekler dayanmaz

Bulutlar boşalır.

Sen uyanırsan bir kez daha ölür fakir

Zengin keyif sürer, gariban olur hakir,

Bir ölümdür bir de uyku dertlere deva

Çekmesin diye felek sefa

Uyu İstanbul, uyumana bak sen!

Çekilsin sokakların gürültüsü,

Bitsin gariplerin çilesi

Kesilsin hastaların iniltisi,

Uyu İstanbul, uyumana bak sen!

Sen uyurken fakir de bir zengin de,

Bekâr da bir evli de...

Veli de bir deli de…

Uyu İstanbul, uyumana bak sen

Seyhanî için için ağlar

Hastaya ağlar, dertliye ağlar,

Yalvarır yakarır çareyi Allah’a bağlar

Uyu İstanbul, uyumana bak sen.

Sakın yanlış anlama,

Sevgiyi, neşeyi çekemiyor diye.

Yıllar yılı kader bize niye gülmez niye?

Mutluluğu bir kez rüyada görelim diye

Uyu İstanbul, uyumana bak sen!

Âşık SEYHANÎ Şiirleri

  

erdal ŞİİRİN ÇOK GÜZEL OLMUŞ TEBRİK EDER BAŞARILARIN DEVAMINI DİLERİM.ŞİİR KİTABINIDA İNŞALLAH YAKINDA ÇIKARIRSIN BEKLİYORUZ. 2006-01-21

ahu güzel bir şiir ama dörttlük olsaydı daha iyi olurdu 2005-10-31

Fatih İstanbul başını tenha alıp gider
Senden ço çok zaman kurulur.
Bi dertli masla bir hasta mızrap
Bir dertli şair ki İstanbul'a yanık...
İstanbul aşkına...
2005-10-10

sinem inanışı anlatan bir şiir aslında olmayacak bir inanış ama var olduğunu düşünmek iyi ve kötüyü eşit kıldığı için hoş bir şiir;))) 2005-10-02

Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.

Benzer Âşık SEYHANÎ Şiirleri:

Bayram!

Kimse çalmasın kapımı, evde yokum.

Bayrama mı geldiniz,

Kutlamaya,

Sevinci paylaşmaya…?

Hangi bayram,hangi sevinç?

Bayram yıldızlardan da ötede.

Kimse gelmesin açmam, açamam kapıyı…

Açamam kapıyı, dıştan kilitli,

Anahtarını dağa atmışlar,

Dağ yanmış kül olmuş...

Çilingir de getirmeyin açamaz kapımı,

Felek mühürlemiş, efsunlamış.

Güneşin önüne de perde çekmiş,

Karanlığa mahkûm etmiş beni.

Anladınız işte açmam,açamam kapıyı.

Duvarlar üstüme üstüme geliyor,

Ne kadar da küçükmüş dünya..

İşte hepsi dört duvar

Ha çivili tahta, ha demirli beton,

Ne fark eder?

Çiviyi çakan da sağlam çakmış canım!

Ne yel götürür, ne sel alır.

Canlı çıkamaz dışarı, ceset içerde kalır.

Gelmeyin, yoklamayın kapıyı açmam,açamam.



Bak, karanlık nasıl çöktü pencereme,

Geçen bütün günlerden daha karanlık içerisi.

Birazdan baykuşlar öter,

Karabasanlar çöker, kâbuslar başlar,

Ve ardından kafama kafama atılan taşlar…

Çığlık çığlığa sesler, bağrışmalar, haykırışlar:

Atın, gözüne gözüne!

Görmesin güzelliği.

Atın, yüzüne yüzüne!

Kalmasın güzelliği,

Atın, dizine dizine!

Çıkamasın çamurdan…

Atın, atın!..

Atın, yakanızdan düşsün!

Gömülsün bataklığa, çıkamasın oradan.

Anladınız işte, vurmayın kapıma

Açmam,açamam kapıyı.



Sonra uyanırım.

Dünyaya sabah olmuş.

Yine neşeli, yine mutlu insanlar.

Mutlu yatmışlar, mutlu kalkmışlar.

Büyükleri ziyarete gidiyorlar…

Bu sefer duymadım ayak seslerini

Kapımın önünde.

Sessizce geçip gidiyorlar,

Burunları kapalı…

Ne kokuyor, kokan ne?

İşte şuradan geliyor, içerden,

Adamın köpeği mi öldü acaba?

Haber verin polise, kırsın kapıyı.

Ben demiştim zaten

Bu evde insan yok diye.

Anladınız işte,

Zorlamayın açmam,açamam kapıyı.



Sesler daha net geliyor şimdi.

Ama insanlar neden kızgın bu kadar:

Neşemizi bozdun uğursuz!

Gönlümüzü soğuttun,

Apartmanı kokuttun,

Çocukları korkuttun!

Bayramda da ölünür mü!?

Artık kimse gelmez kapıma,

Çalmaz zilimi.

Kimseye sormayın, sorulmasın adım.

Bayram, bayram!.bağırın siz,

Benim tükendi nefesim.

İyice örtün üstümü, duyulmasın sesim.

Tamam, rahat olun, gidin artık!

Korkmayın açmam, açamam örtümü.

Bağladım ben Mevla’ya gönlümü.

Âşık SEYHANÎ

Sabır

Asık suratla karşıladı beni evvelki akşam

Neşeyle selam verdim, dedi: Olsun kısa.

Aylarca dolaştım hâlime ağladı anam,

Mana gülüverdin,ruhum bürünmüşken yasa.



Atak davranmış benden önce, sanki birisi

Gafil mi sandın ki beni, hemen inanayım.

Dudaklarından dökülenler de yalan serisi

Ah! Gözler olmasa hani, vicdansız sanayım.



Duruldu sular, akmam diyor Seyhan ırmağı,

Itırlı çiçekler grev yaptı,kokmuyor artık.

Ses yok, ötmüyor kuşlar, tabiat sır yumağı,

Essela demeden müezzin insaf et artık.



Yareliyem,hem de gönülden, merhem bulunmaz,

Hicrana dayanamaz kalbim,imdat İlâhî!

Aklımı koru benim, derde derman bulunmaz.

Nazenîne vicdan, bana sabır ver Ya Rabbi.

Âşık SEYHANÎ

Hayâl

Bakışlar sabit, bir şeyler aramakta

Elem, sevinç, ümit, yeis var orada

Kaşlar çatık, dudaklar gergindir arasıra

Bütün bunların sebebi sensin be hayâl



Fakir zengin olur seninle

Köylü ağa olur, tesbih elinde

Memur ise amir yerinde

Hayata neşe katan sensin be hayâl



Kızlara gelinlik giydirirsin,

Bekârları hemen evlendirirsin,

Aşığı maşuğuna kavuşturuverirsin

Sen olmazsan nasıl yaşarız be hayâl



Önümde güzel bir âlem kurulu

Orada herkes güleç, hertkes mutlu

Hayatını yaşa, düşünme sonu

Hayata neşe katan sensin be hayâl



Seninle ben hep mutlu oldum,

Sende hep iyiyi güzeli buldum,

Ne kadar kötülük olsa hayra yordum,

Sen olmazsan nasıl yaşarız be hayâl



Beni hiçbir zaman yalnız bırakmadın,

Çoğunlukla da namazda niyazda yakaladın,

Aşkı getirip aklı seyahate çıkardın,

Sen benim başıma bela mısın be hayâl



Tahayyül ederken onun hayâlini âlemi hayâlde,

Devamlı sevda ateşi yanıyor güzel gözlerinde,

Dudaklarına koyduğum sıcak bir buse bile

Senin sayende oldu sağol be hayâl.



Seyhânî artık bırakacak hayâli

Çünkü hayâl ediyor gerçek hâli,

Gerçek hayat onun için oldu tâli

Gerçek hayâl oldu, hayâl gerçek olsun,

Hayâl gerçek olsun, dua et be hayâl!

Âşık SEYHANÎ

Uyu İstanbul Şiiri