Ümitvar
Umman bir çarşaf gibi serilmiş önüme,
Ufukta dumanları çıkan bir baca çarptı gözüme.
Derken ağır ağır yaklaşan bir gemi;
İncitmeden taşıyor sanki sevdiğimi.
Şu durgun denize bak, şu simsiyah duman,
Yıldırım yüklü bulutlarla örtüldü asüman.
Sevdiğimi benden kıskanan sular kabardı,
Duman yükselmeyi bırakıp gemiyi sardı.
Mevc a mevc cûş eden deniz, şimdi sessiz mi sessiz
Uzun bir bekleyiş…galiba ölüm bıraktı beni sensiz.
Çeşmim iki çeşme olmuş, durmaz akıyor,
Balıklar deryayı unutmuş, göz yaşımla yıkanıyor.
Göz yaşlarımı içince yavru balıklar,
Dayanamayıp da hicranıma Allah’a yalvardılar:
"Ya Rabb! Çeşmi çeşme gibi akan şu aşığı,
Kavuştur maşuğuna silinsin alnındaki hüzün kırışığı,"
Dualarına dedim amin, oldum bir ehvar,
Ehveri bekliyorum, Allah’tan ümitvar!
Âşık SEYHANÎ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Hayâl
Bakışlar sabit, bir şeyler aramakta
Elem, sevinç, ümit, yeis var orada
Kaşlar çatık, dudaklar gergindir arasıra
Bütün bunların sebebi sensin be hayâl
Fakir zengin olur seninle
Köylü ağa olur, tesbih elinde
Memur ise amir yerinde
Hayata neşe katan sensin be hayâl
Kızlara gelinlik giydirirsin,
Bekârları hemen evlendirirsin,
Aşığı maşuğuna kavuşturuverirsin
Sen olmazsan nasıl yaşarız be hayâl
Önümde güzel bir âlem kurulu
Orada herkes güleç, hertkes mutlu
Hayatını yaşa, düşünme sonu
Hayata neşe katan sensin be hayâl
Seninle ben hep mutlu oldum,
Sende hep iyiyi güzeli buldum,
Ne kadar kötülük olsa hayra yordum,
Sen olmazsan nasıl yaşarız be hayâl
Beni hiçbir zaman yalnız bırakmadın,
Çoğunlukla da namazda niyazda yakaladın,
Aşkı getirip aklı seyahate çıkardın,
Sen benim başıma bela mısın be hayâl
Tahayyül ederken onun hayâlini âlemi hayâlde,
Devamlı sevda ateşi yanıyor güzel gözlerinde,
Dudaklarına koyduğum sıcak bir buse bile
Senin sayende oldu sağol be hayâl.
Seyhânî artık bırakacak hayâli
Çünkü hayâl ediyor gerçek hâli,
Gerçek hayat onun için oldu tâli
Gerçek hayâl oldu, hayâl gerçek olsun,
Hayâl gerçek olsun, dua et be hayâl!
Âşık SEYHANÎ
İstanbul
Ah İstanbul!
Sisler altında silüetin
Gülüyor mu ağlıyor mu
Belli değil...
Yıldırım yüklü kara bulutlar
Umut dolu güneşi mi vaat ediyor?
Ayasofya bağrında ağlarken
Çamlıca'nın sefa sürmesi
Gücüne mi gidiyor?
Ramazanda kandillerin sönük
Karanlık geceni Beyoğlu aydınlatıyor,
Süleymaniye'nin sesi kısık
Üsküdar'ı Beşiktaş'ın kahkahası inletiyor.
Dövünecek misin şimdi,
Nil gibi, Tuna gibi, Sakarya gibi
Akacak mısın eyvahlar denizine?
Biçare umutlar, biçare çırpınışlar...
Yedi kandilli Süreyyanın kovamadığı karanlığı
Yedi başlı ejderle mi korkutacaksın?
Sevgi koyamadığın kalplere nefret mi dolduracaksın?
Sen ne bulunmaz Hint kumaşısın
Ne de güç bulunan bir mücevhersin!
Sen ki alemin gözünü kamaştıran bir güzelsin!
Peşinden koşanların oyuncağı değil,
Ardından gelenlerin bayrağı olmak için,
Sen fetih atını hazırla!
Fatihin binmesi an meselesidir.
Aşık SEYHANİ
Âşık SEYHANÎ
Yalnızlık
Açmayın pencereleri, örtün perdeleri
Işıklar yalnızlığı ürkütmesin bu gece.
Kapatın kapıları, çekin sürgüleri
Yalnızlıkla muhabbetim var bu gece.
Zamanın ne başındayım ne de sonunda,
Biraz dinleneyim kaf dağının yokuşunda,
Anka'nın meclisinde, hayâllerin aguşunda
Yalnızlıkla muhabbetim var bu gece.
İstemem yalandan sözü, sahte gülüşü,
Müziğiniz sizin olsun,bozmayın düşü,
Yeter bana zümrüdümün ötüşü,
Yalnızlıkla muhabbetim var bu gece.
Ağlamak yok gülmek haram bana
Mutluluk elem, keder sevinçtir bana,
Zulmetin gölgesinde umuda çeyrek kala,
Yalnızlıkla muhabbetim var bu gece.
Saki, yavaş dök meyi, efkâr dağılmasın,
Gözler konuşsun ses duyulmasın,
Söze söz katılmasın, söz yabana atılmasın,
Yalnızlıkla muhabbetim var bu gece.
Mazi acıyla dolu, âti gebe eleme,
Bir güzel söz düşmez ki kaleme,
Seyhâni sakın kimseye kin besleme,
Yalnızlıkla muhabbetim var bu gece.
Âşık SEYHANÎ