Sülo
İhtibarım yere düşmesin diye
Kendini her yerde överdi sülo
Hiç kimse kapıdan geçmesin diye
Bağ itiyle gezer kovardı sülo
Sülonun küçük bir aynası vardı
Saçını yan döker havası vardı
Kıçında dört büyük yaması vardı
Ağanın kızını severdi sülo
Fabrikaya girdik yine buluştuk
Aynı işte uzun yıllar çalıştık
O gün yoksa biri ölmüş alıştık
Yalandan dizini döverdi sülo
Bir işe yaramaz portifle gezer
Çalışır cihazı elleyip bozar
Kıvrılır aradan sıvışıp sızar
Konuşmaz o günü duvardı sülo
Haftaya dönerdi bize vardiye
Süloya bir önlük geldi hediye
Giymezdi saklardı kirlenir diye
Yağlı pis tulumu sıvardı sülo
Görücüye gittik sönük dediler
Kekeme diline yenik dediler
Bu sümüklü kalık kemik dediler
Kovulduk deyince söverdi sülo
Sülonun sonunda hatçesi oldu
Azeri şivesi lehçesi oldu
Gidip de dönmeyen akçesi oldu
Gözünü BAKÜYE çevirdi sülo
Yaşar Kılıç
Yaşar KILIÇ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Davacıyım Beyim
Biri göllerine nehir bağlamış
Davacıyım beyim davacıyım ben
Biri bir bardak su deyip ağlamış
Davacıyım beyim davacıyım ben
Kendini met edip hava atandan
Beleş aldığını beşten satandan
Senenin her günü bomboş yatandan
Davacıyım beyim davacıyım ben
Musa Tur dağında sarıktan çıktı
Şişti ayakları çarıktan çıktı
Şimdiki alim pir çıyrıktan çıktı
Davacıyım beyim davacıyım ben
Her kimi gördüysem birini tutmuş
Kalemi okunur kitabı yutmuş
Garip gurabayı cüzdana katmış
Davacıyım beyim davacıyım ben
Korkarım kalp kırıp gülüp geçmekten
Haram kazanıpta yiyip içmekten
Utandım beyim ben namert seçmekten
Davacıyım beyim davacıyım ben
Yaşar KILIÇ
Yaşar KILIÇ
Kırnav Kalesi
Bak yıllara meydan okurcasına
Nasılda bakıyor kırnav kalesi
Kütle taşla nakış dokurcasına
Sökülmüş akıyor Kırnav kalesi
Gölgesiyle kura nehrine çökmüş
Ardahan eline zehrini dökmüş
Kara zindanları diş tırnak sökmüş
Ah almış çekiyor Kırnav kalesi
İhanet önünde dağlar mı durur
Demirden duvarlar içini korur
Yüzüne bakınca öfke savurur
Buz gibi bakıyor Kırnav kalesi
Harabe taşları öreni süsler
Karganın uğrağı üstünü pisler
Kaç mezar kaç kırbaç izini gizler
Küflenmiş kokuyor Kırnav kalesi
Çayağzı köyünün sağ yakasında
Yaylanın yolunda dağ arkasında
Ormanı sırtlamış cenk ortasında
Çok canlar sıkıyor Kırnav kalesi
Yaşar KILIÇ
Yaşar KILIÇ
Hep Ayrı Gitti
Şu karşı dereyi geçeyim dedim
Dere ayrı gitti düz ayrı gitti…
Eğildim suyundan içeyim dedim
Ayak ayrı gitti diz ayrı gitti…
Bu yılki rızkımı tarlaya serdim
Sarı başak gelir diye beklerdim
Tohumu rüzgarla sellere verdim
Tahıl ayrı gitti toz ayrı gitti…
Elimin altında küçük kuştular
Gün geldi yuvadan kaçıp uçtular
Uzaklara gidip kanat açtılar
Oğul ayrı gitti kız ayrı gitti…
Güllerin bağında seyrine daldım
Arı gibi çalışarak bal aldım
Kış gelmeden karla borana kaldım
Bahar ayrı gitti yaz ayrı gitti…
Felek benim elim kolum bağlamış
Dert çilesi Yaşarı'mı dağlamış
Öksüz Yavrum deyip anam ağlamış
Üvey ayrı gitti öz ayrı gitti.
Yaşar KILIÇ
Yaşar KILIÇ