okan gercekten cok güzel olus tebrikler 2009-04-18
Sevda
Altın sarısı o kumral saçların,
Buğdaysı tenine ne güzel uymuş.
İçimi yaktı yeşil bakışların,
Sevda dedikleri galiba buymuş.
İncecik belinle fidansı boyun,
Ceylanı andırır ürkektir huyun.
Kafkaslı mı yoksa kız senin soyun,
Belli, asaletin yüzüne vurmuş.
Yıllardır aradığım “Seni” buldum,
Bakışlarını bir an hayra yordum.
Usulca yaşınız kaç diye sordum,
Çok yazık benden bir hayli ufakmış.
Yanındakine, kim bu ,diye sordun,
İçime düşen bir ateştin, kordun.
Beni derinden , ta kalbimden vurdun,
Sen de farkettin gözlerim dolmuş.
Hissettim gözlerini çektiğini,
Bana nasıl bir rol biçtiğini.
Anladın aklımdan ne geçtiğini,
Üstelik senin bir sevdiğin varmış.
Niçin burktun bu yaralı yüreği,
Mutluluklar sana iyilik meleği.
Zamansız açan kardelen çiçeği,
O gülen yüzünü gamzeler sarmış.
Elime bir tutam karanfil verdin,
Soyuldu yaram, tazelendi derdim.
Ya ben bu dünyaya çok erken geldim,
Ya da , biri gelmede çok geç kalmış.
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 21 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 21 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Geçen yıl bu zaman, yani baharda
Çoban olmuştu, köyün davarına.
İlk kuzuyu bu köyde verdi kurda
Sevda ateşi düşünce bağrına.
Sevdalandığı, ağanın kızıydı
Taze, fidan boylu, saçlar topukta
Kız da, kızdı ha! Zühre yıldızıydı
Yaktı garip çobanı bir bakışta.
Ağa kızı sevmek senin neyine
Boşver çoban gel avutma kendini
O kızını verir beyin birine
Yakar ateş inan yandırır seni.
Vazgeçmedi çoban içinden yandı
Karşılık gelmedi ağa kızından
Kızı karşı köyden bir bey aldı
Türküler yakıldı çoban ağzından.
O günden sonra çok ses yankılandı
Dağların yücelen doruklarında
Kayalıklarda göz yaşı yıkandı
Pınarın kaynayan oluklarında.
Sesi duyup ağladı tüm koyunlar
Nağmeyi dinleyen döndü şaşkına
Dağlar, taşlar, sessiz duran yosunlar
Şahit oldular çobanın aşkına.
Yolunuz geçerse bir gün o köyden
Çoban aşkına türküler söyleyin
Bir an sıyrılın dünyadan, her şeyden
Yanık sese kulak verin, dinleyin.
Kamış kavaldan dökülen nağmeler,
Yanan bir yüreğin habercisidir.
Aşkın masumiyetini besteler,
Duyulan yanık çobanın sesidir.
Ahmet ALPTEKİN
Gamze dediğin yanakta iki çukur,
Mutluluktan gülerken gül açarmış.
Seherde aşık sevdiğini bulur,
Kanatlanıp kuş misali uçarmış.
Bülbül bir gül ile gül bahçesinde,
Türküler yakar acı var sesinde,
Gül eser, gül kokar, gül nefesinde,
Güler güler, durmaz yine kaçarmış.
Gül, bülbülü şakımaktan yorunca,
Seher yeli mola verip durunca,
Kızgın güneş gül fidana vurunca,
Utanır pembe gül, al al açarmış.
Gülistanda güller açar gülerken,
Koşar gelir bülbül her sabah erken,
Yeni bir sevgili bulayım derken,
Bülbül gülsüz, gül bülbülsüz yaşarmış.
Bülbülün sevdası düşer de dile,
Şen sesiyle öter durur, susmaz bile
Mor menekşe, bir bülbüle, bir güle,
Garip garip, bakar durur, şaşarmış!
Ahmet ALPTEKİN
Bir nazlı gelin gibisin göklerde,
Süzdürür durursun gözlerini.
Kutsal bir ışık olursun yüzlerde,
Gözlerim dolar seyrederken seni.
Milli marşımı dinlerken törende,
Gönlümdeki bam teline dokunur.
Nazlı nazlı salınırsın gönderde,
Mutluluğun gözlerinden okunur.
Yıldızın hilale ne güzel uymuş,
Al rengini şehitlerden tanırım.
Seni sevdiğimi dünyalar duymuş,
Okşadığın rüzgârı kıskanırım.
Şehidim bir başkadır kucağında,
Bağrı yanık ana gibi sararsın
Bakışların yurdun dört bucağında,
Mavi göklerde, her yerde sen varsın.
Savaşlarda, barışta da öndesin,
Duruşun gurur verir milletine.
Rüzgârlar estikçe duyulur sesin,
Türküler söylersin kendi kendine.
Alma n’olur gözlerimden ferini,
Derdin varsa soyle nedir bileyim.
Sen tayin et göklerdeki yerini,
Emret seni oraya ben çekeyim.
Türkmen gelinim,canım, al bayrağım,
Sar, sar beni kollarında öleyim.
Sıcak kucağın olsun son yatağım,
Cennette dirilip sana geleyim.
Ahmet ALPTEKİN