Eğitim Sitesi

Nazım'ı Anlamak Şiiri

Nazım'ı Anlamak

NAZIM'I ANLAMAK

Devri devranlar kahpece sinsice dönüyor
Sahip çıkacak yok yiğitler usturanın karşısında
Namlunun ucunda kara topraklar a gömülmüşler
Sürgülü demir parmaklıkların zindanların taş duvarların
Yaren yoldaş dertlerine sırdaş yaşadığın günler
Kolay geçmek bilmiyor saatler dakikalar saniyeler
Memleketinin özlemine doyamayacağın belkide
Bir daha göremeyeceğin şu kısa anı kim yaşamak ister
Kim bu yedi bela zulmü üzerinde taşımak
Yaralı bir ceylanın yürek atışlarında
Senin sesizliğini çaresizliğini uğradığın hakarete
Dayanarak yanlış bir hükümün kararını taşımak ister

Yol karmaşık yol dikenli yol bilinmeyen bir sonsuz gidişte
Yol ömrün sancısını kuşların kanadına takılmış
Gök yüzünü süsleyen uçutmalar kadar
Keyifsiz bulutlar misali hüzünlü yağmur kadar
Islak bir ağaç kuytusuna sığınacak kadar
Mesnetsiz her zerresini kıracak parçalayacak kadar
Göğüsüne saplanan bir iğrenç sızıdan farksız
Ama bu yol ki seni değerlerinle yüceltecek kadar
Dünyayı sana hayran sevgiyi sana yakıştıracak kadar
Doyumsuz eşdeğer olacak saf bem beyaz tertemiz

Bırakıp gittiğin gibi olmayacak hayat tatsız ve tuzsuz
AHMED ARİF'İN prangalar eskittiği hasretliğinde
SEBAHATTİN ALİ'NİN kahır işkenceleriyle tükendiğinde
Zerresi yok insafın insanlığın iğrençlik pazarında
Katı bir bataklığa gömülmüş sülükler kan emer
Yapış yapış sarılmış günahsız bedenlerde
Çocukların sana el sallarken dinmeyen yaşlı gözlerinde
Damla damla dökülürken öksüz kaldığını anlar
Bir cevri cevher i kaybettiğini görür topraklar hışkırarak
Matemli bir kara yasa bürünür bu sürgün sevdanda karalar bağlar

Nafiz YILMAZ

Nafiz YILMAZ Şiirleri

  

Kazım ŞEKERCİ Sevgili Nafiz Bey zarafetiniz, paylaşımcılığınız ve o yüreğinizden kopup gelen Nazım Hikmet sevgisi hiç unutulmayacak. Çok teşekkürler. 2024-03-29

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer Nafiz YILMAZ Şiirleri:

Dilek Ağacı

DİLEK AĞACI

Yaşlı kurumaya yüz tutmuş
Kaç asırlar geçirmiş bilinmez
Kaç sevdalar eskitmiş
Sözler verilmiş bezler çaputlar bağlanmış
Kaç yağmurlarla fırtınalarla boğuşmuş
Kaç yolcular kervanlar konmuş göçmüş
Gölgesinde hayvanlar barınmış
XXX
İşte sessiz bir tarih duruyor
Dalları budakları kuru çalıya benzeyen
Sanki durmaktan yorulmuş bıkmış
Dünyanın gamını çilesini çekmekten
Yıldırımlar vurmuş gölgesine
Simsiyah kömür gibi yakmış
Kurumaya yüz tutarken
Gelen geçen sadece bakmış
XXX
Vicdansızlığı sadece insana mahsus sanmayın
Parçalanmış bir kayanın dağıldığı
Gösterişli bir binanın dökülüp harap olduğu
Bir sokak çeşmesinin kesildiği gibi
Yılların asırların hengâmesine direnmek
Zamanla yarışmak yenilmek boyun eğmek
Kolay mı bir geçmişi yangına küle göndermek
XXX
Çaresizsin biliyorum dilek ağacı
Mümkün olsa çabalasam yerinmesem
Ellerimle sana güç versem yeşertsem
Al yeşil saçaklı dallarınla gürleşsen
Sahipsizsin biliyorum dilek ağacı
Bir sevdalı olsan coş sanda sevinsen
XXX
Şu vefasızlık yeryüzünde hangi nesnede yok
Hangi canlıda bir başlangıç gibi
Ölümsüz bir hazin yok
Bu belki de seninle son konuşma
Son ayrılıktır son veda
Gidiyorum belli olmaz dönmem bir daha
Yaralı bezenmiş mazinle sana elveda

Nafiz YILMAZ

Nafiz YILMAZ

Diyetini Ödettiler

DİYETİNİ ÖDETTİLER
Sefaletin diz boyu yaşandığı zamandayız
İyiliklerin yok edilip kötülüklere yer açıldığı
Sözün kıl kadar değerinin olmadığı
Küfrün sevap doğruluğun mubah sayıldığı
Başımızda dönen türlü belalar
Yaşam boyu çekilen kahır işkenceleri
Yok ki; eşim dostum can yoldaşım seninle düşmanlığım
Bir alıp veremediğim nedir bu hiddet tavırları
Nedir, aramıza sokulan kardeşlik kavgaları
Diyetini ödettiler, hesabımızı bir kuruşa kestiler
İnsan varlığı gözüyle görmeden umursamazcasına
Şöyle bir hatırlıyorum da, bundan yirmi yıl öncesinde
Bir dilim ekmeği paylaşmak bir yudum suyu beraber içmek varken
Zalimlerin katmerlice türediği cellâtların çoğalarak baş kestiği
Daha düne kadar esamisi okunmayan varlığı bile hissedilmeyen
Haydutlar eşkıyalar kan kusasıcalar
Ömrü harap olasıcalar sürüneniceler kodoşlar sarmış dört bir yanı
Diyetini ödettiler, çaresizliğimizin emeğimizin
Arın teri döktüğümüz göz nuru ile işlediğimiz
Gece gündüz çalışarak bir yavan kuru aş'a muhtaç
Perişan ser sefil bir köşeye itilmiş
Yoksulluğun duygularla karışan gözyaşı damlalarında
Diyetini ödettiler, haklarımızı gasp ettiler çalarak yok sayarak
Onlar, zevkle sefayla saltanatla utanmadan gezerlerken
Lüks gazinolarda galeryalarda tatil köylerinde
Onlar, fakir halk'a belini büken taşınmaz yükün bedelini ödettiler

Nafiz YILMAZ

Nafiz YILMAZ

Bu Dünya

BU DÜNYA

Doğruyu söylemek kâr etmiyor
Hainin fesadın olmuş bu dünya
Dost görünenler şeytan sıfatında
Fitnenin kalleşin olmuş bu dünya
Maske ile saklıyorlar yüzünü
Haram'a dikmişler aç gözünü
Kaybeden çok benliğini özünü
Uğursuzun fetvazın olmuş bu dünya
Çalıp çırpıyorlar yetim hakkını
Yalanla çeviriyorlar çarkını
Anlamıyor kimse olanın farkını
Namussuzun vefasızsın olmuş bu dünya
Yılmaz'ım yaşadım bire bir bunu
Yoksulun evinde yok ekmeği unu
Nasıl bitecek bozuk düzenin sonu
Nağmerdin kahpenin olmuş bu dünya

Nafiz YILMAZ

Nafiz YILMAZ

Nazım'ı Anlamak Şiiri