Müşkülat
Aşk elinden köz misali, yanar ocağım külsüz.
Neye yarar güllerin, kokar mı hiç bülbülsüz.
Bazen kırağı çalar, bazen ayaz vursa da,
Gönlümde sıcaklığın, dertli ama müşkülsüz.
Şubat- 2009
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Ölü Çocuk Tiyatrosu
Biri Bosna, biri Babil diğeri Filistinli,
Yatıyor orta yerde, kefen yok tabutta yok.
Üçü de kız çocuğu, saçları kurdeleli,
Daha küçük olanda, omuz kopmuş kafa yok.
Tabelasından belli, sanki okul burası
Bomba düşmüş çatıya, herkes sırada kalmış.
Hani çocuk sesleri, hani oyun da ebe,
Teneffüse zil çalmamış, sanki hayale dalmış.
Çocukları öldüren, senin üvey kardeşin
Çünkü efendiniz bir, sistemin aynı adı.
Okul, cami, çarşı, köprü bombalayanlar,
Ölüyü hesaplamaz, diriyledir inadı.
Çocukları öldürmek adamlık mıdır sizce.
Sarı öküz meseli tekrardır yaşananlar.
Zulme sessiz kalanlar, ortağıdır zalimin.
Hani, nerde kocaman vicdanlı inananlar.
Ortadoğu’yu kana bulayan efendiler.
Emir kulu buldukça, burada ceset bitmez.
Ruhlarını insanlıktan arındırmış köleler,
Kahrolsun düzeniniz, adı neyse fark etmez.
Saygılarımla.
OCAK_2009
EcZ.Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Çıkmaz Sokak
Vura, vura, bin tür hal etsen beni.
Ötüşen bülbülken, lal etsen beni.
Ağulu, peteksiz bal etsen beni.
Utanır, bakamam senin yüzüne.
Meyvesiz ağaca, dal etsen beni.
Sofranın yanına, cal etsen beni.
Herkesin içinde, kal etsen beni.
İnan karşı koymam, senin sözüne.
Okyanusta, çürük sal etsen beni.
Züğürt tüccarlara, mal etsen beni.
Çirkinin omzuna, şal etsen beni.
Bil ki katlanırım, senin nazına.
Genç yaşta, sahipsiz dul etsen beni.
Yoksulun evine, çul etsen beni.
Devranın kuluna, kul etsen beni.
Yaslanırım yine, senin dizine.
Çıkmaz sokaklara, yol etsen beni.
Yırtılmış mintana, kol etsen beni.
Alemin sağına, sol etsen beni.
Çoğu tercih etmem, senin azına.
Kavrulan toprağa, bel etsen beni.
Issız vadilerde, sel etsen beni.
Zemheride esen, yel etsen beni.
Bükerim boynumu, senin özüne.
Kokusuz, yapraksız gül etsen beni.
Akşam güneşine, tül etsen beni.
Ateşte bırakıp, kül etsen beni.
Yakarken, üflemem senin közüne.
Vahası kurumuş, çöl etsen beni.
Bulanık, balıksız göl etsen beni.
Esir pazarında, köletsen beni.
Üzülme, görünmem senin gözüne.
Yetmez mi, bu kadar yalvarışa naz,
Geçen ömrün, geri dönüşü olmaz.
Son nefese kadar, rabbime niyaz,
Mahşerde rastlarım, belki izine.
Saygılarımla.
Ağustos_2009
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Resmin Efendisi
Resmederken hayalini, önündeki perdeye
Dökülür iç dünyası, fırçayla tuvaline.
Renk cümbüşü yaratan, duyguların savaşı
Çalışma bittiğinde, döner eski haline.
Bulutlarla kaplanmış, dağların dorukları
Ayrılmaz dost misali, bir kır manzarasında.
İçindeki fırtınanın, dış dünyayla uyumu
Bir siyah, bir de beyaz, iki renk arasında.
Yetersiz kalınca söz, coşkuyu anlatmaya
Kalem başlar çizime, gönülden kopanları.
Fırçadan dökülen ruh, can katarken resime
Manzaranın derinliği, kuşatır yapanları.
Sanatçısı tarafından, dünyaya gönderilen
İnsan denilen varlık, bir sanat şaheseri.
Mücevherin değerini, ancak sarrafı bilir
Kaynağından el almış, eser çizer eseri.
Tasarımı yapılmıştır, önce onun kalbine
Sen sanırsın ezber çizer, panosuna resmini.
Yansıması dışa vurur, fırçanın izlerinde
Ressam, kendi gölgesine sade yazar ismini.
Saygılarımla.
Ekim_2008
(Değerli dostum Ressam Ahmet BENLİ ye ithafen, O nun şahsında tüm sanatçılara)
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
akadirgorduk@yahoo.com.tr
Abdulkadir Nur GÖRDÜK