Ömer Acar Harika yazmışsın Kafkas ellerini ne güzel ifade etmişsin kalemine sağlık ARKADAŞIM 2006-03-18
Kafkasyam
Ayrı düştüm vatanımdan,yarımdan
Kafkasyam, baharım öz diyarımdan.
Anlamaz oldum dil, töre, arımdan
Kafkasyam, baharım, öz diyarım
Kırıldı kanadım, sarardı yaprağım
Nerde vatanım, kendi öz toprağım
Seslenin artık, yükselsin bayrağım
Kafkasyam, ilkbaharım, öz diyarım.
Gül kokuyormuş, göremedim dağını
Kanla sulamışlar kutsal toprağını
Bekliyor beni açmış kucağını
Kafkasyam, ilkbaharım, öz diyarım.
Haber ver nerde yamçılı nartlarım,
Bir zamanlar şahlanan kıratlarım,
Şeyh Şamillerim, Hacı Muratlarım?
Kafkasyam, ilkbaharım, öz diyarım.
Uç ak güvercinim, uç dağlarından
Haber eyle Dağıstanım, sanımdan
Öz vatanım, şahdamarım, canımdan
Kafkasyam, baharım, öz diyarımdan
Gül-bülbül misali aşığım sana
El açıp yalvarıyorum yaradana
Ya Rab! kavuştur beni vatanıma
Kafkasyam, baharım, öz diyarıma
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Önce hamurumuzu yoğurdun
Sonra da doyurdun bizi toprak
Nice gariplere sadık yar oldun
Bağrına basarak korudun toprak.
Babamız, anamızsın, yarimizsin
Var mı biri hakkını inkâr etsin
Şahidim vallah kim ne derse desin
Dertli başımızın tacısın toprak.
Sen, bol bol, ye iç ürün vermeye bak
Yokluğu açlığı bir yana bırak
Son bir nefes, son umut, en son durak
Yutarsın insanı doyarsın toprak.
Gökten yağan her şeyin talibisin
Yerden biten mahsullerin sahibisin
Unutma, acıların tabibisin
Kor yürekleri soğutursun toprak.
Yağmur yağınca ağaçsız tepeye
Kalkıp gider karışırsın dereye
Yolculuk başlar kim bilir nereye
Göle mi, yoksa denize mi toprak?
Yüzünü yırtıp ne tohumlar verdim
Senin bitirdiğin mahsulü yedim
Son nefeste yine kapına geldim
Al beni bağrına, al beni toprak.
Ahmet ALPTEKİN
Dumanlı başınla yüce göklerde,
Yıldızlarla, semayla konuşursun.
Eteklerin altın kumsalda, yerde,
Engin mavi sularla buluşursun.
Bir başkadır senin heybetin Süphan.
Arzın kalbinden fışkırdın göklere,
Yücelik kattın konduğun yerlere,
Eteğinle yayılmışsın düzlere,
Duruşun farklıdır başka dağlardan,
Alemi yandırır ateşin Süphan.
Ahlat,sarılmış eteğine, beline,
Sual olmaz kara, kışa, seline,
Garip köylüm bakar durur eline
Baharla birlikte canlanır her yan,
Halkımı doyurur himmetin Süphan.
Acın var bilirim, ama nerende?
Elif mi, Mahmut mu yandı sinende?
Bir garip sesler duyulur bazen de,
Yanık türküler söylersin durmadan,
Gönlümü kavurur yakışın Süphan.
Ad konurken ta ezelden dağlara,
Yaradan adını bahşetmiş sana,
Sözüm yoktur azametinden yana,
Korku salarsın düşmana uzaktan,
Kalpleri titretir bakışın Süphan.
Ahmet ALPTEKİN
Bir çok deve bir merkep başlarında,
Yükün aldı, düştü yollara kervan.
Irmak kenarında, su başlarında,
Oturup dinlendi, su içti pınardan,
Kaynağın arayıp sormadı kervan,
Eşeği önlerine rehber etti,
At ile devenin zoruna gitti,
Geçitli dağlarda yolları yitti,
Etrafını sardı toz ile duman,
Nice haramiye bac verdi kervan.
Bazen kârı oldu, bazen zararı,
İnsanlarla doldu taştı hanları,
Fedailer kolladı sarp dağları,
Kum saati ters döndü, değişti zaman,
Bir gidip,bir geldi bu yolda kervan.
Yıllar geçti koca ömür çürüdü,
Tüccar yük vermedi ayak sürüdü,
Harami yol kesti, itler ürüdü,
Yine de yol aldı ardına bakmadan,
Kalktı yürüdü durmadı kervan.
Çölleri geçerken Mecnun’ u gördü,
Bağrında bir ateştir yanıyordu,
Gözleri dolarak Leyla’yı sordu,
Kervancı da doldu, yutkundu bir an,
Gördüm diyemedi kahroldu kervan.
Ticaret ayrıldı bilmem kaç kola,
Ne han kaldı, ne gurbet, ne sıla,
Dönüp baktı gidip geldiği yola,
Katarlar dizilmiş, dönmüş o devran,
İzini yitirdi kayboldu kervan.
Ahmet ALPTEKİN