Eğitim Sitesi

İhtimal Üçlemesi Şiiri

İhtimal Üçlemesi

Gönül acısını yakıcı kılan,

Belki özlem, belki hasret, belki düş.

Gülün yaprağını daldan ayıran,

Belki hazan, belki rüzgâr, belki kış.



İki gönlü tutuşturan aracı,

Belki nazar, belki bakış, belki göz.

Derin yaralayan mermiden acı,

Belki cümle, belki kelam, belki söz.



Sisli görüntüden geriye kalan,

Belki gölge, belki perde, belki tül.

Seher vakti suskunları şakıtan,

Belki sümbül, belki reyhan, belki gül.





Şubat - 2009

Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri:

Gettin Ki Tez Gelesen

Uzun zaman önce ayrılmıştım, Diyarbekir’ den.

Ak düşmemişti saçlarıma, şimdiki gibi.

Delikanlı ömrümün baharıydı, zaman.

Yalnızlık hadi neyse,

Garipliğe dayanılmıyor.

Sen de, yoksun yanımda,

Hasretin beni yakıyor, işte o zaman.

Eski bir çerçevede gördüm,

Adil Tekin imzalı, siyah beyaz resmini.

İçim sığmadı içime.

Yine dağladın, hatırlattın derdimi o an.

Seslendim, utanarak.

Konuş benimle dedim.



Anlat bana,

Ermeni cümbüşçünün nağmeleriyle,

Mahlede toy kuran muhacırları.

Deliloya katılan Süryani kızlarını,

Kürt delikanlının uzaktan sevdasını anlat.



Anlat bana,

Büyük mezğandaki, o aileyi,

Eyvanda içilen köpüklü kahveyi,

Leçekli bibileri, şubareli bebeyi,

Kuşhanada börek satan dedeyi anlat.



Anlat bana,

Gazi Köşkünde Celal’ın hoyratını,

Altuncilar içindeki, ustanın sanatını,

Ahmet Arif’in Adiloş bebesini, cigarasını,

Koşucu Tahar ağanın rahvan atını anlat.



Anlat bana

Taze ekmek kokusuyla Mecit ağayı,

Asaleti, kibarlığı Selahattin hocayı,

Puşici keke Yakoyu, kahveci Bozoyu,

Demirciler çarşısında Hasan ustayı anlat.



Anlat bana

Şeyh Güzelin dünyasında sırları,

Kör Yusuf’un dereginde şifa arayanları,

Efğanlıda kurulan arifler meclisini,

Fiskayanın gizemini, Hançepegin mertliğini anlat.



Bilirmisin, en çok neye gidiyor içim?

Bilirmisin, en çok neyi özlediğimi?

Dörtyolda, küncili simitle, salep içmeyi.

Pisküvit arasında, lokum ezmeyi,

Küpeli havuzunda, peştımalle yüzmeyi,

Paytona asılarak gezmeyi özledim.



Özledim,

Baharda, taze soğanla nergizlemeyi,

Ekmeğin üstüne taze salça sürmeyi,

Teneffüste kaynamış nohut yemeyi,

Kıtiyi, meftüneyi, patileyi özledim.



Özledim,

Toprak damlarda beyaz sıtareleri,

Yazın yıldızları sayarak, uykuya dalmayı,

Uyanınca yastık dibinde para bulmayı,

Galiba, kısa pantorlu çocuk olmayı özledim.



Sen, çocukluğumun hasreti,

Sen, gençliğimin sevdası.

Sen, benim iki gözümsen Diyarbekir.

Çok özledim, kendimi sende.

Özlemim hapis kaldı, çok yıllar öncesinde.

Uzaktayım diye, bana kızma ne olur,

Senin kıymetini sanma bılmiyem?

Kim, kendi ögünden gider ki uzaklara,

Kader atmış bizleri,

Hatırsız, tanışsız, yalavuz buralara.

Gettin ki tez gelesen diyorsun,

Tez gelişin, bumudur diye sitemin var.

Ne desen, ne söylesen haklısın,

Ben suçumu bıliyem.

Ayrılırken, başlayan yürek acısı,

Dinmedi, yekinın olsun.

Eger ki, ben ki benem.

Bekle beni, tez zamanda, ayağımnan geliyem.

Yok, eger gelemezsem,

Sahan söz, sahan yemin,

Yer aç bahan, bir kişilik Mardinkapı’nda,

El üstünde geliyem.





Mart_2010



Saygılarımla

Ecz.Abdulkadir Nur GÖRDÜK



Diyarbakır ağzı ve karşılıkları

Mezğan: Birden fazla ailenin yaşadığı büyük avlulu ev

Leçek: Kadınların kullandığı bir çeşit başörtüsü

Şubare: Bebek başlığı

Kuşhana: Büyükçe tencere

Künci: Susam

Meftune: Yemek adı

Patile: Peynirli gözleme

Sıtare: Tahtın çevresine sarılan bezden korunak.

Yekin: Emin ol, inan anlamında kullanılan bir yemin sözü.

Pantor: Pantalon

Yalavuz: Yalnız

Dereg: Dükkânda bulunan raf, çekmece.




Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Sürgün Cezası

Boşa değil, sana yaptığım sitem,

Rüzgârı saçını tarardı, her dem,

Güneşi seninle doğuyor, madem.

Bu şehri, ebedi terk edeceğim.



Gecem, ıssızlığa yol aldığında,

Sadece sen vardın, karanlığımda.

Sabahın o mahmur, aydınlığında,

Bu şehri, ebedi terk edeceğim.



Sen istesen, sana gönlüm yakardım,

Yıldızlardan, başına taç takardım.

Kendi sürgünümü, kendim çıkardım.

Bu şehri, ebedi terk edeceğim.



Son isteğim dedim, seher yeline,

Götür beni, sarsın ince beline.

Ne sana ulaştım, ne hayaline,

Bu şehri, ebedi terk edeceğim.



Gözlerim anlamsız, ufka dalacak.

İçime tarifsiz, korku salacak.

Buralarda, sen ve ah’ım kalacak.

Bu şehri, ebedi terk edeceğim.

Bu şehre bir daha dönmeyeceğim.



Saygılarımla



Mayıs_2009


Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Başım Üstüne

Bir haber gönder, çok uzaklardan

Sıcaklığın güç versin, can dostuna.

Issız gece ve kör karanlıklardan

Gelsin selamların, başım üstüne.



Hasreti anlatan, satırlarında

Gözyaşın ıslatmış mektuplarını

Buğulu bakışın, anılarımda.

Kalsın görüntüsü, başım üstüne.



Bahçemde, goncası açılan gülün

Dikeni, dalıyla kucaklaşırken

Bir ömür beraber, gidilen yolun

Bilsin kıymetini, başım üstüne.



Dilek tut, falında papatyaların

Sevmiyor çıksa da, tersini düşün

Mevsimsiz menekşe, begonyaların

Koksun bahar gibi, başım üstüne.



Ne çok sevdiğimi bilmeyeceksen

Anılar anlamsız, hayalin bensiz.

Çerçeveden çıkar, gelmeyeceksen

Solsun resimlerim, başım üstüne.



Bırakıp, gidenin tutmam yasını

Sadece içimi bir hüzün kaplar.

Kasvet kokan, ayrılık şarkısını

Çalsın kemancılar, başım üstüne.



Gezindim bakarak, boş sokaklara

Sen yoksun, umut yok, yaşamak için

Ölüm çare ise, ayrılıklara

Dinsin acılarım, başım üstüne.



Yiten mutluluğa, hep yanıyorsan

Acıyla kahrolup, kıvranıyorsan

Sende benim gibi, düşünüyorsan

Bitsin bu ayrılık, başım üstüne.

Ver elini, başım gözüm üstüne.





KASIM-2008

Ecz.Abdulkadir Nur GÖRDÜK


Abdulkadir Nur GÖRDÜK

İhtimal Üçlemesi Şiiri