Göreceksin Sonunu...
Kim senden ne bekliyor, sen neyin peşindesin
Artık yankılanmalı Mesih-edâ gür sesin...
Makam, mansıp, mal, melal; set olmasın yoluna
Nasılsa cennet hazır... Hakk'ın sadık kuluna...
Dostlar hep seni gözler... gözleri buğu buğu
Seninle kesilecek, küfrün hırçın soluğu...
Hakk Teâla lutfetti; bataklıkta gül oldun
Herkes dünyaya meftûn, sen Allah'a kul oldun!
Bu yol çileli elbet... şehadet; belki kader
Hedef rızaya ermek, Hakk razı olsun, yeter
Bosna'dan Çeçenya'ya, Kerkük'ten Türkistan'a
Herkesin hasreti sen, umutlar bağlı sana...
Önünde Hakk dostları; ufkunu açtı bir bir
Diline tesbih koydu; Tevhid, Tahmid ve Tekbir
Herkes ümit kesmişken; sen şaşırttın herkesi
Senin için açılır... sanki gaybın perdesi...
Birazcık daha gayret; dikkati ve sabırlı...
Mercan misali sessiz... ümitli ve kararlı!
Dün hedef Viyana'ydı... sen onu aşmalısın
Newyork'ta hafif kalır; semaya taşmalısın...
Yüklenmek sana düşer, dedenin misyonunu
Bu günden daha tatlı; göreceksin sonunu...
Mehmet Ali KULAT Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Gülüm...
Bülbül olup, kaybolan güle ağlamak
Çaremidir? Bilmem... kara bağlamak
Kanayan yüreği... korla dağlamak...
Fenâdan ebede, erdirir ölüm!...
Dünyadan Ravzaya dikildi gülüm.
İlk şehidin adı... adı olmuştu!
Cennetten misafir, sanki bir kuştu,
Azrail su olmuş... o suya düştü!
Esbab perdesiyle dürülü ölüm!..
Nasipse kavuşmak! Cennette gülüm...
Acziyet bir anda! Emr-i Hakk vâki
Çok şükür günahsız! Olmadan şâki
Kınalı kuzuma; bir hasret... tâki
Biz Allah'tan geldik dönüşü ölüm!
Kavuşmak ukbâya kaldı be gülüm.
Gidenler gelmiyor! bekleyip durdum
Tükenmiş gözyaşım hep ağlıyordum
Kutlu ufuklardan umutla sordum...
Kur'an'da ölümsüz olmakmış ölüm!
Geleceğim ben de nasipse gülüm.
Her nefis ölümü tadacak birgün
Kâfir için ölüm gayyaya sürgün
Lâkin mü'min için; Ravza'da düğün!
Ağuşunda yavrumu üşütme! ölüm...
Toprak gül bitirir... gül oldun gülüm.
Hüküm Allah'ındır! Kul O'na tâbi
Veren de O! Alan da! O'dur sahibi
Tesellîde O'ndan, O kalb tabîbi!
Biz Allah'dan geldik dönüşü ölüm...
O vermişti O aldı! değil mi gülüm.
Mehmet Ali KULAT
Simitci Çocuk...
Diz boyu kar kaplıydı yer, havaysa çok soğuktu
Simiit! diye bağıran bir küçücük çocuktu...
Yüzü soğuktan gergin, titriyordu vücudu...
Donuk donuktu gözü, sanki bitmiş umudu...
Diz kapağı yamalı, eskiydi pantolonu...
Büyük bir çeket giymiş, korusun diye onu,
Kıpkırmızı elleri morarmaya yüz tutmuş,
Simiit diye bağırdı... üşümeyi unutmuş.
"Yavrum bir simit!" dedim, yaklaştım biraz ona
Parlayan gözler ile seğirtti hemen bana...
Başındaki tepsiyi, indirdi hemencecik
Uyuşmuş ellerini, ovuşturdu azıcık...
"Ağabey!" dedi uzattı, sevinç doluydu sesi
Havada helezonlar çiziyordu nefesi...
Birden içim titredi; şu yavrunun haline...
"Oğlum gel" dedim; ona, çağırdım onu yine!
Dedim; "gel yaklaş bakam, adın ne senin söyle;"
Bir garip baktı biraz... umursamazca öyle...
"Abdullah" dedi adım! "Niye sordun adımı"
Biraz para çıkardım; "al!" dedim "bu yardımI!"
Sert sert baktı yüzüme... itti elimi geri
Beni şaşırttı birden! bu mükemmel özveri...
"Hamdolsun Allah'ıma ben dilenci değilim
Şükür! sağlam şimdilik ayaklarım ve elim!"
Alnımın teri ile kazanmayı severim...
Sonra da Rabb'imin rızkına şükrederim!"
"Ağabey!" dedi tekrar... gözleri çakmak çakmak
"Çalışanı kul sever, Rabb'de sever muhakkak"
Simit dolu tepsiyi tekrar kavrarken eli...
Dedi; "Dilenmek değil, didinmeyi bilmeli"
Mehmet Ali KULAT
Akdoğuş Muştucusu...
Zonkluyor şakaklarım; dertlerim, hece hece...
Ne gün? Nasıl? Ne zaman? İç içe bir bilmece
Gözlerim AKDOĞUŞ'u bekliyor gündüz gece
Yetiş!.. bugün ben sana her günkünden muhtacım,
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Bu şerefli ümmetin, sahibini buluşu...
Felaketler asrında yeniden var oluşu!..
Müjde verdin UHUD'da bu yeniden doğuşu...
Nolur artık himmet et!.. Ah! Sultanım baştacım,
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Rabb'imin rahmetiyle biliyorsun ahvâli...
Liyakatim yok, zahir... Senin himmetin âli
Aşamadım bir türlü, mazeret; kıylu-kali...
Kurban olam yoluna, Sensin benim ilacım,
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Ağlar; Mescid-i Aksâ, lakin; bir Ömer gerek
İmanla dolu sîne; sevdayla dolu yürek!
Müjdeyi Sen vermiştin; KARDEŞLERİM! Diyerek
Muştuna muhatap kıl!.. çaresizim muhtacım,
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Günahlarım dağ gibi, inlerim sızım sızım...
Çeçenistan, Türkistan, her biri alınyazım
Kur'an'da FETH-İ MÜBÎN!.. belki... ben sabırsızım
Ah! Pişdâr-ı pürşüvâm, ah! Sultanım, baştacım,
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Ümit; değişmez katık: gözyaşı sofrasında...
Velî'nin muştusu var, ümidin arkasında
Başım Rabb'e secdede... elim aşk halkasında
Ben gedâyım SEN SULTAN! Affet beni baştacım
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Altın Nesil gelmede tüllenmede yamaçlar...
Bu ısmarlama nesle tüm insanlık muhtaçlar
O gelince doyacak; garip, yetim ve açlar!
Beni de kabul eyle! Derde derman; ilacım!
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Ahirzaman Garibi! Nûrun has şakirtleri
Kur'an'a hadim olmak, tek biricik dertleri
Bu geliş korkutmakta; şimdiden nâmertleri
Varlığın varlık sırrı; himmet eyle; baştacım!
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Zamanın söz sultanı; sevdalın önlerinde
Rahmetin ifadesi; gözyaşı gözlerinde...
Zamanı durduracak bir iksir sözlerinde
Beni de dahil eyle! Âl-i himmet, baştacım
Peygamberim, Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım... (SAV)
Mehmet Ali KULAT