Eğitim Sitesi

Gitmeliyim? Şiiri

Gitmeliyim?

Kararım kesindi bu kez;

Bu kez kesin gitmeliydim…

Bir elimde bavulum,

Diğerinde harcanmış umutlar,

Yakılmış mektuplar;

Sırtımda mahzun çehreli bir ceket,

Zihnimde, yaşanan onca yılı harab etmiş

Anlık bir cinnet…

Kararım kesindi bu kez;

Bu kez kesin gitmeliydim…



O orada otururken öylece,

Gözleri çakılıyken sisli bir meçhûle;

Elleri titrek, dilleri lâl,

Boğazında demirden bir kelepçe…

Bende yürek ağrısı bir pişmanlık,

Dağlar sırtında bir yalnızlık,

Semalar dolusu karanlık…

Yürüdüm gözlerim kapalı,

Ellerini tutan ellerim yaralı…

Kararım kesindi bu kez;

Bu kez kesin gitmeliydim…



Yerde, deminki kavgadan artakalan,

Her zerresi inleyen cam kırıkları.

Yerde hayâller, yerde umutlar;

Yerde anılar, yerde yarınlar…

Yerde deminki kavgadan artakalan,

Her zerresi inleyen yürek kırıkları…

Yürüdüm kapının eşiğine,

Yürüdüm, meçhûle giden gemilerin kalktığı

O küflü, o en eski iskeleye…

Kararım kesindi bu kez;

Bu kez kesin gitmeliydim…

Ahmet YANIT Şiirleri

  

serhat karanlık gecelerden 2008-06-09

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer Ahmet YANIT Şiirleri:

Aşk Ve Ayrılık

Yüreğimize çocuksu bir heyecan düştü önce,

Hayatımızı, yeni doğan bir güneşin

O tatlı sıcaklığıyla ısıtıyorduk.

Onun yanında olmadığımız zaman,

Her yer “gurbet”ti.

Yalnızca yârin sînesini

“Sıla” addediyorduk…

Gözlerimizdeki parıltı, umut saçıyordu.

Sonra yüreğimizde yangınlar,

Sonsuz nârlar çıkmaya başladı.

Koyun koyuna terlemelerin sayısı,

Gün-be-gün artmaya başlamıştı.

Buluşma yerlerinde vuslat ânını,

Kalbimizin o telaşlı atışlarıyla

Muhasebe ediyorduk.

Sonra, o geldiğinde,

Sanki “her şey” onunla birlikte geliyordu…



Hâlâ ellerim titrer,

O ellerini ilk defa ve usulca

Elimin içine aldığım günü yâd edince.

Hâlâ dudaklarıma bir yangın düşer,

O bal dudaklarını acemice tattığım gün hatırıma gelince…



Sonra mı?

Bir acı poyraz esti, yalnız onu biliyorum.

Şimdi, neden “beklenmediğimi” düşünsem,

Mahzun, yorgun bir çehreyle

O sisli hatıralara dalıyorum…



Bundan sonrası için yalnız şunu söyleyebilirim:

Gelen bu zemheri ay’ı,

Epey uzun süreceğe benzer…

Ahmet YANIT

Sensizim...

Bir diyâr-ı efkârdayım ey yâr,

Sensizliğin koynunu mesken addetmişim.

Şimdi âfâkımda yalnız sisler var,

Bir meçhûlde yollarımı kaybetmişim...



Nicedir hiçbir ziyâ değmedi gözlerime,

Ben tüm bir cihânı kara bilmişim.

Yokluğunda set kurmuşum sözlerime,

Dilimdeki her lisanı lâl etmişim...


Ahmet YANIT

Beyhûde...

Artık her şey beyhûde...

Zaten, zoraki gülmelerle hep avuntularımız.

Bir tekerrürden ibaret değil mi, söyle,

Şu perîşan hayata kattıklarımız...



Yalnızlığın buğusu çöktü gönül penceremize

Yollar hep kapalı, giden, birbirimize.

Biliyorum ey mehlika! Önce karlar yağacak

Akabinde çığlar düşecek zülüflerimize...



Artık her şey beyhûde...

Gönlüm ne feryâd eder artık, ne figân.

Kucaklar dolusu mutluluk döksen önüme,

Vîran olur karşımda, olmaz tercümân...



Çekerim, sensizlik yazılmışsa şâyet, kaderime.

Zahmet etmesin tabîb, derman yoktur derdime.

Sonrasında yak istersen, târ u mâr et beni,

Temennîmdir; gözlerin son kez değsin gözlerime...

Ahmet YANIT

Gitmeliyim? Şiiri