Gençliğe...
Reh-i sevda diyerek; girmiş isen hakk yola,
Yol "Sırât-ı müstakîm" takılma sağa sola.
Sadâkat ve hasbîlik, hakk yolunun esası
Tevekkül ve itaat, değişmeyen yasası...
Yüreğimde dertlerin en güzeli bir sancı
Emr-i bi'l maruf yapmak, mücahidin inancı
Kırıp nefis putunu, boyan İlâhi renge...
Bir mü'min pek çok kâfir işte Bedir'de denge.
Ümit dolu bir sine, her şeyimiz bitse de;
Vermeye hazır gençlik, herşeyimiz gitse de.
Ahirzaman garibi, işte "Nebi; müjdesi
"Fetih yakındır!" diyor, bu da Kur'an'ın sesi...
Mehmet Ali KULAT Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Ulvi Gaye...
Ahsen-i takvim üzre yaratmış Rabb'in seni
Lâkin sen unutmuşsun; O en ulvi gayeni...
BİR DERDİ OLANA...
Haydi davran yiğidim,top senin çevgan senin
Irzı payimâl olan, cân senin, canân senin...
Kefere - fecerenin, çatlak sesi her yanda!
İslâm'ın son bekçisi, tek kaldın tüm cihanda...
Bak; Tunus, Cezayir'de, Suriye'de, Mısır'da...
Bu dâva düşmemişti, bak ki, hiçbir asırda!..
Afgan, Moro, Filistin... ağlar Mescîd-i Aksa
Tınmaz ruhu kimsenin, kafir Kâbe'yi yaksa!
Biliyorum yiğidim! Sırtındaki yük ağır!..
Sen hele bir gayret et! bir de rahmeti çağır!
Bir de karar vermeli; herşeyini vermeye!
Dünya ukbâ terk edip; şehadete ermeye!
Zonklasın şakakların! budur, en yüce pâye...
Allah bir! dâvasıdır, senin için tek gâye!
Kardeşlerim! diyerek, selam göndermiş Resûl
Sen onun kölesisin, kapısında bende-kul!
Canlanmalı seninle, bu davanın nefesi,
Mü'mine; fethi mübin! işte Kur'ân'ın sesi...
Mehmet Ali KULAT
Şükür, Dua Ve Niyaz...
Zaman, mekân ve şekil; Rabb'im hepsinden berî
Varlık ve yokluk ne ki? hepsi O'nun eseri!..
Kâinatın içinde insan küçük bir zerre!
Lakin; halife kılmış, Rabb'im onu bir kerre
Ol! emrinle var etmiş, fazlındandır kul etmiş!
İbret alalım diye... niceleri kül etmiş!
O Sultandır biz gedâ; diler ise affeder...
Karışmak kimin haddi!.. ister ise mahveder!
Fert, aile ve toplum... dahası bütün ümmet
Çölde susuz kalmışken... Rabb'im lutfetti rahmet
İlâhî! parça parça bölmüşler mü'minleri...
Vahdeti emrederken aziz olan dinleri...
Üç asırdır uyutmuş, bölmüş bölmüş yutmuşlar
Öne kim geçmiş ise; ardını yol tutmuşlar...
Kafaları karışmış bulanmış fikirleri...
İslam'dan ayrı düşmüş; köyleri şehirleri
Nefis; kullukta engel! insan; aşmalı onu...
Bunun için kurmuşlar bu hakikat yolunu!
Camiler örümcekli, mihrâb; yosun tutmakta
Televizyon eşkıya, basın neler kusmakta...
İğfal olmuş kitleler; siyahı beyaz sanır
Olmuş nefsine köle... nefsini ilah tanır!
"Mezar-ı müteharrik" bir kuru kalabalık
Yahudi oltasında tutulmuş alabalık...
Derken üç beş Müslüman, her biri ayrı yerde
Rabb'imin fazlı ile... sahip çıkmış bu derde
Uyanıp uyandırma işine girişmişler...
Birden aslına dönmüş tersine giden işler!
Her yandan bir çemenzâr... ayrı bir bâd-ı sabâ!
Niceler ortak olmuş, bu şerefli hesaba...
Bülbül güle kavuşmuş... can cananla serfirâz
Bu kutlu gelişmeye şükür, duâ ve niyâz!..
Mehmet Ali KULAT
Bu Gece...
Tefekkür ufkunda daldım bu gece
Ayaklarım bağlı... koşar yürürüm
Aşk halkasın tuttum, yığıldım kaldım
Gözlerim kapalı... lakin görürüm
Dilimde zikrullah, kalb ona uyar
İlahi bir renk ki her yanı boyar
Gördüğüm ne ola? Nere bu diyar?
Akıl uçtu gitti... ben düşünürüm.
Nedir bu? ne iştir? Şaşırdım kaldım
Şu anki zamandan öteye daldım
İlmim aciz kaldı... onu da saldım
Mağrur başım yerde, hep sürüm sürüm.
Mülk O'nun, Mâlik O! Gerisi hep boş
Hissim allak bullak, duygularım hoş
İçmedim ve lakin olmuşum sarhoş
Varlığa kör oldum... O'nu görürüm.
Bu gece ruhumun dolduğu gece
Yalnızca O kaldı, sade bir hece
Herşeyin sahibi mutlak bilmece
Dilerse yaşarım... öl der, ölürüm.
Mehmet Ali KULAT