Eğitim Sitesi

Ebşir İhvani... Şiiri

Ebşir İhvani...

Bir nesil yetişiyor; Kur'an ile tanışan

Sîmalarda hakikat gamzeden kutlu nişan

Şimdi korksun kafirler, şimdi küfür perişan

Doğdu kutlu bir şafak, tüllendi nurlu sabah!

Dilde tekbîr! kalbde hû! Lâ ilâhe illallah!

Toprağa düştü cemre, fışkırdı kardelenler

Bâsu bâde'l mevt gördü, üç asırdır ölenler

Şükür secdesinde hep; bugünlere erenler

Doğdu kutlu bir şafak, tüllendi nurlu sabah!

Dilde tekbîr! kalbde hû! Lâ ilâhe illallah!

Akıl nakile teslim, ilim onun zîneti

Amel ihlasla süslü, rızâyı Hakk niyeti

Dün çekilen çileler, bugünlerin diyeti

Doğdu kutlu bir şafak, tüllendi nurlu sabah!

Dilde tekbîr! kalbde hû! Lâ ilâhe illallah!

Ölür Ebû Cehilller, doğar şanlı İkrime

Neler lutfeder Allah! Sığdıramam fikrime

Ben gedâyım-Sultan O! Ben bakarım zikrime

Doğdu kutlu bir şafak, tüllendi nurlu sabah!

Dilde tekbîr! kalbde hû! Lâ ilâhe illallah!

Gözyaşıyla sulanmış yıllar yılı umutlar

Çölleri gülşen etti, rahmet yüklü bulutlar

Ebşir İhvânî! Diyen Peygamber bunu kutlar

Doğdu kutlu bir şafak, tüllendi nurlu sabah!

Dilde tekbîr! kalbde hû! Lâ ilâhe illallah!

Mehmet Ali KULAT Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Mehmet Ali KULAT Şiirleri:

Yiğidim...

At oynatırdı ecdadım; üç kıtada nal sesleri...

Sayesinde kesilmişti küfrün çatlak nefesleri!

Ebû Bekir gibi sıddîk, ve Osman misâli; hilim,

Ömer'e hasret adalet, Ali'yi bekliyor ilim!

Hamza'yı özlemiş meydan, Abdullah bin Cahş olmalı

Zaman; tersine dönüpte... şanlı Mus'ab'ı bulmalı

Habbab bin Ered benzeri; muallim olunsa herhal

Ne kadar sergerdan varsa; gelirdi Hak yola derhal!

Hanzale bin Amr gibi ol! Kevserler yıkasın seni

Sen Şahadet yudumlarken, melekler biçsin kefeni!

Halid bin Velîd'in aşkı; sinende kıvılcım ola!..

Yüklen bu aziz misyonu; yüreğin imanla dola!

Ah yiğidim bir tanısan! deden Yavuz'u Fatih'i

Abdulhamid cennetmekân, Kanunî muhteşem dâhî

Ahenk verirdik cihana; nizâm-ı ilâhi ile!

Hayrandı adaletimize... o günün kâfiri bile...

Denizlerde at sürerdik, gemi yürüttük karada

Hak ileydik gecelerde, gündüz halkla bir arada

Sonra zevk-u sefâ devri, çürüdük biz içten içe

Vahdet gitti, fitne geldi! Bölündük ki nice nice...

Üç asırlık bir uykuda... Ashab-ı Kehf bize misal!

Derken Rabb'im lutfeyledi; yeni doğuş kutlu visal!

Başa kondu devlet kuşu; Nebî "tûbâ li'l gurebâ!" der.

Bu fırsatı kaçıranlar; "Yâ leytenî küntu turebâ!" der.

Mehmet Ali KULAT

Simitci Çocuk...

Diz boyu kar kaplıydı yer, havaysa çok soğuktu

Simiit! diye bağıran bir küçücük çocuktu...

Yüzü soğuktan gergin, titriyordu vücudu...

Donuk donuktu gözü, sanki bitmiş umudu...

Diz kapağı yamalı, eskiydi pantolonu...

Büyük bir çeket giymiş, korusun diye onu,

Kıpkırmızı elleri morarmaya yüz tutmuş,

Simiit diye bağırdı... üşümeyi unutmuş.

"Yavrum bir simit!" dedim, yaklaştım biraz ona

Parlayan gözler ile seğirtti hemen bana...

Başındaki tepsiyi, indirdi hemencecik

Uyuşmuş ellerini, ovuşturdu azıcık...

"Ağabey!" dedi uzattı, sevinç doluydu sesi

Havada helezonlar çiziyordu nefesi...

Birden içim titredi; şu yavrunun haline...

"Oğlum gel" dedim; ona, çağırdım onu yine!

Dedim; "gel yaklaş bakam, adın ne senin söyle;"

Bir garip baktı biraz... umursamazca öyle...

"Abdullah" dedi adım! "Niye sordun adımı"

Biraz para çıkardım; "al!" dedim "bu yardımI!"

Sert sert baktı yüzüme... itti elimi geri

Beni şaşırttı birden! bu mükemmel özveri...

"Hamdolsun Allah'ıma ben dilenci değilim

Şükür! sağlam şimdilik ayaklarım ve elim!"

Alnımın teri ile kazanmayı severim...

Sonra da Rabb'imin rızkına şükrederim!"

"Ağabey!" dedi tekrar... gözleri çakmak çakmak

"Çalışanı kul sever, Rabb'de sever muhakkak"

Simit dolu tepsiyi tekrar kavrarken eli...

Dedi; "Dilenmek değil, didinmeyi bilmeli"

Mehmet Ali KULAT

Omuzumuzdaki Yük...

Her tarafta rezalet; herşey belden aşağı

İnsanlar ya paranın, ya makamın uşağı...



Karı-kız, açık saçık, şeytan oku kalplere

İnsan; belhum a'dal'de, benzer oldu kelplere



Tavansız kumarhane; kazı-kazan, piyango

Loto, toto... yetmezse; ganyan ve bingo-bango



Televizyon, sinema, tiyatro, film, müzik...

Şerefli bir ümmetken ne hale düştük yazık!



El, kol, ayak, göz, kulak; aleyhte veya leyhte

Dünya ahrete tarla, gerisi boş ve sahte...



Arınmalı! Günahtan, tevbeyi nasûh ile...

Hesap günü gelipte her şey gelmeden dile



Kur'ânî bir çizgide yeniden diriliş bu

Peygamberin izinde en şerefli bir iş bu



Makam mansıp hastası; maddenin tutsakları

İstiklale erecek! Beşerin uşakları...



Yevme lâ yenfeû'ya hazırlanma işidir

Gerçek pehlivan kişi; nefsi yenen kişidir



Belhum a'dal'e düşmüş pejmürde güruhları

Âlâyı illiîne yüceltmedir ruhları...



İman, amel ve ihlas bu hizmetin temeli

Rızayı Hakk'a erme, mü'minlerin emeli



Bu dava karşısında; küçüktür her büyüklük

İhsan-ı İlâhi bu! omuzumuzdaki yük!

Mehmet Ali KULAT

Ebşir İhvani... Şiiri