Diyemem
Kendime atlastan bir dünya ördüm
Tül sarayda mutlu oldum diyemem
Atılan taşları yaralı gördüm
Taşın esrarını bildim diyemem
Dosta selâm saldım, olmaz oralı
Boynum bükük kaldı, ciğer yaralı
Felek sillesini vurdu vuralı
Hakikate nazar kıldım diyemem
Gözündeki yara gördü yâr beni
Sitemliydi, yara sürdü yar beni
Bir vefasız yâra verdi yâr beni
Sahrada Leyla’yı buldum diyemem
Dünyanın kaç kulaç boyuyla eni
Gaye idrak etmek bu serüveni
Gecenin zülfünde gündüz güveni
Ben bendeki pası sildim diyemem
Dünyanın ahvali kor beni derde
“Her hale tahammül göster” der birde
Yaşamanın yalan olduğu yerde
Kırk boşaldım, iki doldum diyemem.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Dil Etti Beni?
Sırrı hakikatin yârine vardım
Gönüller okşayan el etti beni
O cihanda birdi, eyledi yardım
Arısız, kovansız bal etti beni
Emir dedi, hissedilir, duyulur
Ölüm olsa yoluna baş koyulur
Sultan yasa yapar şeksiz uyulur
Söyleyeyim diye dil etti beni.
Ben nasıl kızarım, sözüm kızarır
Yüzüne bakınca yüzüm kızarır
Bülbül dala konar özüm kızarır
Muhabbet bağında gül etti beni
Bu yalan dünyanın ahvali yazık
Ömür ki, üç eğri, dört doğru çizik
Bana gönül verdi ezik mi ezik
Düşkünler yurduna yol etti beni
Ardıç ağacının görkemi güzel
Nedir ki meyvesi, döker mi gazel?
Tepetakla eder görünmez bir el
Tutunayım diye dal etti beni
Vuslata yaklaşır insan an be an
Kainatta zikir, en büyük nişan
Tek ülkü, tek rehber Rasûl-ü Zişan
Lâyık değil idim bol etti beni
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Yıldızlama
Yarda seyrek sakal, yerde karınca
Derlemiş, denk etmiş azın azını
Tavukta hasretlik göğe varınca
Örselemiş keloğlanın kazını
Saksağana akıl verir kel karga
Saksofon methiye düzerken orga
Ayak basmayınca beyler. Kadırga
Ot bürümüş, ıtır örtmüş yüzünü
Kedi palazlanmış haram süt ile
Çakal yoldaş olmuş uyuz it ile
Kavgası var pirelerin bit ile
Kene var ki unutturmuş izini
Göle dadanınca ördek kaçığı
Karabataklarda döşün pöçüğü
Dikten dalar boynuzlunun küçüğü
Manda çalar aygır atın sazını
Cılız oğlak karıştırmış yuvayı
Akbabalar mesken tutmuş ovayı
Bu sene gömüye girmemiş ayı.
Tilki tutmaz olmuş han’ın sözünü
Semaya yükselir tül ince ince
Örümcek mahirce ağı örünce
Şivan düşer akreplere görünce
Yanılır, iğneler kendi dizini.
İtler ürer, keyfi olur kurtların
Yola çıksa ardı gelir dertlerin
Nefesi kesilir iki cırtların.
Üzerinde yırtar kaputbezini
Göğü kuzgunların göçü bürümüş
İzan sarp, yol yalın, yaya yürümüş
Harami kurtların içi çürümüş
Unutmuşlar haysiyetin yazını
Kartallar kargaya ömrünü sormuş
“Bu akıl işidir” cevabı almış
Altta köstebeği görünce dalmış
Kargaya vakfetmiş yürek közünü.
Martılar hamsiye hücum edende
Uykulu ayılar homurdar inde
Derler ki; “siper al, bir yere sin de.
Bir hamlede çıkar çaylak gözünü”
Kuyruğuna girmiş sivrisinekler
Bir tekmede sütü döker inekler
Bağımıza bağban olmuş dönekler
Yellozlar da çeker olmuş nazını
Çöplüğün arkası olunca yokuş
Çınarın dibine tuz döker baykuş
Haramzadeler ki, haremi alkış
Duyar hayat bulur, yazar tezini
Tazılar beğenmez körpe etini
Çullukçular arka tutar çetini!
Denilmedi daha sözün bütünü
İşte, söz yitirmiş sözün özünü
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Be Oğul?
Gözle yaralayan, su ile kanan
Toprağı kazıyan aştır be oğul
Kolayı zor edip, zorda tıkanan
İzansız akıldır, baştır be oğul
Muhtacı olduğum tek şey bir Allah
Şiiri O vermiş elime silah
Odur yaratanım, O bana ilah
Bu hayatın sonu yaştır be oğul
Bakışır toprakla verir başağı
Rızık olur derya atınca ağı
Haramı görünce indir aşağı
Gören göz, koruyan kaştır be oğul
Dünyaya nazar et, tek bir canandır
Gönlünde yeşeren yüz ki anandır
Nasıl kıyarsın ki, sevdiğin candır
Merhametsiz gönül taştır be oğul
Ana, bacı, yar olduğun bilenle
İzzet iffet var olduğun bilenle
Ağustosta kar olduğun bilenle
Baban sana gönüldaştır be oğul
Benim işim bir âmâya yol olmak
Gönülde yeşermek gönle gül olmak
Tek amacım Hak Teâlâ’ya kul olmak
Gözüm iki çeşme yaştır be oğul
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ