Değilmiş
Söylenen bunca söz kalmış öğütte
vefa; semtin adı "bile" değilmiş...
Balık çıkmış, güneşlenir söğütte
İnen yağmur küle, "göle" değilmiş...
Hani insan donup kalır ya bazen
Dört mevsim gözünde tüllenir hazan
Ne dinleyen anlar, ne mutlu yazan
Yolculuk gönülden "dile" değilmiş...
Öğütür zamanı, akrep-yelkovan
Bize mekân dünya, arıya kovan
Temelsiz bir ömür, besbelli yavan
Kâinat bir gurbet, "sıla" değilmiş...
Yanılt beni, zannımdan geri çevir
İşte bu beklenen, yakışan tavır:
Fikrine yapışan putları devir
Her ter ve gözyaşı, "çile" değilmiş...
Kimi din satıyor, tezgâhında din!
Kin doldurur kimi, heybesine kin!
Kandan beslenenin, hüsranı yakin
Saplanan her çivi, "nala" değilmiş...
Rekabetle, husumet bir tutulur,
Sözler yara açar, öz uyutulur
Sunulan mı?... ne yenir, ne yutulur
Bütünlük görüntü "ile" değilmiş...
İnsan var darası özünden ağır
Bencil, poliyüzlü, ukalâ, sağır
Gir sen de şiire, bağır ha bağır:
Bunca naz ve endam "güle" değilmiş...
İnsana yatırım yapıp da kes ye (!)
Kazandığın, helâl midir keseye?
Dilerseniz, yazalım dört köşeye :
Ölmüşüz, okunan "sâlâ" değilmiş...
Ali Rıza MALKOÇ 22/05/2010 Bursa
Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri:
Gezelim Görelim Anadolu'yu
Gezelim Görelim Anadolu’yu
Samsun’da doğdum ben, attım ilk adım
Adım Ali Rıza, Malkoç soyadım
Ayrılığım, kaç yıl oldu saymadım
Gezelim görelim Anadolu’yu
Urfa’da gazel var, derin hoyrat var
İbrahim makamı, ruha hayrat var
Maddede manada, coşku gayret var
Gezelim görelim Anadolu’yu
Erzurum Çarşıda, bağrı yanıklar
Tatyanlar okunur, Hakk’a tanıklar
Baş köşeye oturtulur konuklar
Gezelim görelim Anadolu’yu
Sivas toprağından, seslenir ozan
Aşıklar, inceden dertleri yazan
Her dem bahardayız, uğramaz hazan
Gezelim görelim Anadolu’yu
Diyarbakır’da var, yanık Güzelses
Coşkulu davullar, nağmeli nefes
Haykıran sevgiye, dar gelir kafes
Gezelim görelim Anadolu’yu
Maraş’ta toprakta, şair bitiyor
Mana yüklü mesaj bize yetiyor
Meşhur dondurması, serinletiyor
Gezelim görelim Anadolu’yu
Trabzon, kemence horon deyince
Şenlenir yaylalar, mani duyunca
Üzülür mekanlar, görülmeyince
Gezelim görelim Anadolu’yu
İzmir’de efeler destan yazıyor
Egeli zeybeğim siper kazıyor
Tarih canlanmış da bize kızıyor
Gezelim görelim Anadolu’yu
Bursa’da Osmanlı gelir hatıra
Nasıl anlatayım, sığmaz satıra
Derdimizi yükleyip de katıra
Gezelim görelim Anadolu’yu
Ülkemiz sallansa, koşar Ankara
Medeniyet şehri, sanmayın kara
Dağlar mı dayanır, hazır akara
Gezelim görelim Anadolu’yu
Çanakkale deyince, durup da düşün
Yiğit şehitlerim, süslesin düşün
Ne duruyorsunuz, yollara düşün
Gezelim görelim Anadolu’yu
Van'a gelin hele kaleyi görün
Erek' in başında uşkunu derin
Van Gölü, Şah bağı cennetten yerin
Gezelim görelim Anadolu’yu
Dünyaya duyuldu Hatay'ın sesi
Meşhurdur ülkede şu künefesi
Görülmeye değer uzun çarşısı
Gezelim görelim Anadolu'yu
İstanbul, bir çağı açan şehirdir
Dünyaya, güzellik saçan şehirdir
Saymadığım yetmiş kalan şehirdir
Gezelim görelim Anadolu’yu
Ali Rıza Malkoç 08/09/2006 Bursa
Ali Rıza MALKOÇ
Kirlenmesin
Gönül kirlenirse, kalbe de yansır
Hayâ kirlenirse, hal de kirlenir
Ulaşır beyine, misafir olur
Meyve kirlenirse, dal da kirlenir
Rengârenk bir yaşam, cennetlere denk
Derinden bakınca, tütüyor ahenk
Kol kola tutuşan, eyleyince cenk
Beyaz kirlenirse, al da kirlenir
Temel sarsılınca, çatı çatırdar
Ne hatıra kalır, ne de hatırdar
Kıtaya sığmadı, hem de satır dar
Hece kirlenirse, dil de kirlenir
Avucumda tutsam, elimi yakar
Bırakırsam yere, kilimi yakar
Söylesem gerçeği, dilimi yakar
Kovan kirlenirse, bal da kirlenir
Çok lafa gerek yok, anlarız sözden
Baharın gelişi, bellidir güzden
Bir Güneş ki, utanıyor gündüzden
Aktör kirlenirse, rol de kirlenir
Büsbütün eyledik, tatlı acıyı
Sardık yaramıza, dinmez sancıyı
Bahçemizde, her canlı bize kıyı
Diken kirlenirse, gül de kirlenir
Ali Rıza MALKOÇ 07/03/2011 Bursa
Hayâ: ar, utanma duygusu
Cenk: Kavga, mücadele, çarpışma
Ali Rıza MALKOÇ
Onuncu Köy
Pusu kurmuş güneşe, gölgesinden korkanlar
Maskenin arkasında, yüzsüz yüzsüz adamlar
İnsaf yüklü olandan, azıcık olsun damlar
Kesip de yemek için, göstermelik severler
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Var olan yara alır, sökük vicdanlı bunlar
Utan yahu! demenin, muhatabı insanlar
Vahşet sergilenince, tasdikleniyor zanlar!
Sıkışınca riyakâr, sözü dilde yuvarlar
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Zekâ ile kurnazlık, bir değildir bilirim
Şeytana yâr olunmaz, insan varsa gelirim
Bu nasıl hukuktur ki, adalet dilim dilim!
Hak arayan yüzüstü, sultan oldu sığırlar
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Asrın kara lekesi, üstün ırk hezeyanı
Kınamalar yıldırmaz, sanki teşvik beyanı
Barış nârâlarının, kalmadı tutar yanı
Hele fırsat geçmesin, sığ derede boğarlar
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Dehşete kapıldım ben, bu bir cani stili
Yakılmak isteniyor, kıyametin fitili
Medeni vahşet gibi, suskun dünyanın dili
Barbarlık başlara taç, küme düştü değerler
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Ne zaman Osmanlı'nın, kılıcı girdi kına
İstikrar serap oldu, düşman geldi yakına
Ateşle oynayanlar, kına yaksınlar kına!
Nasıl duysunlar beni, kalbte çifte duvarlar
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Dünyamız onuncu köy, sen başka mekân ara
Haddini aşanları, atacağız kenara
Vicdana kan bulaştı, insanlık aldı yara
Çobanlar sahte çıktı, başsız kaldı davarlar
Doğruyu haykıranlar, dokuz köyü kovarlar
Ali Rıza Malkoç 01/06/2010 Bursa
Ali Rıza MALKOÇ
Değilmiş Şiiri