abdullah avcı süper olmuş bende ahlatlıyım 2009-02-15
Ahlat Size Ağlıyor
Bugün böyle mahzun,
Garip durduğuma bakmayın,
Sitemim var size,
Küsüm de ondan gülmüyorum.
Hayattan vazgeçtim sanmayın,
Hergün yeniden.
Yeniden diriliyorum.
Ama içimde bir hüzün var.
Geçmişe ait özlemim.
Eski günlerimi hatırladım.
Onun için ağlıyorum.
Kardeşlerim Belh ve Buhara,
Selam göndermez oldular.
“Kubbet-ül İslâm”dık bir zamanlar.
Nur saçardık o çağda.
Üç kardeş gibiydik alemi İslâmda.
Bizi kimler, niçin ayırdılar?
İlk Türk mührü bana vurulmuştu.
Bizans’a giden yol benden sorulmuştu.
Açılan kapısıydım Anadolu’nun,
Erenler bağının, Yesevi Yurdunun,
Gelen göçleri ben karşıladım.
Ev sahipliği yaptım onlara,
Yavrum diye bastım bağrıma
Onları ben ağırladım.
Ahlatlı olsunlar,
Burda kalsınlar istedim.
Çoğu konup göçtüler,
Yuvadan uçan kuş misali,
Bir bir terk ettiler beni.
Kimi Halep te kimi Şam’da,
Musul’da, Kerkük’te yerleştiler,
Kayı Boyu, Söğüt’tedir dediler.
Ya beşiğini salladığım,
Ertuğrulum. Osmanım nerdeler?
Gözüm yollarda yıllardır bekledim,
Bekledim ama dönmediler.
Van Gölü kabardı, taştı,
Sel gibi akan gözyaşlarından
Ne zamandır haber beklerim
Haber beklerim kardaşlarımdan
Alparslan’ı görürüm bazen,
Beyaz bir at üstünde
Şu karşı tepeden,
Abdurrahman Gazi’den,
Beni selâmlar.
Beni selâmlar, Malazgirt’te yatanlar.
Mezar taşlarıma bir bakın,
Orhundaki kitabeler gibidir.
Kümbetlerim Anadolu’ya serpilmiş,
Ecdat kokan toprağım,
Türkiye’nin tapu senedidir.
Depremler yıktı, yangın kavurdu.
Hazan esti külüm savurdu
Hiçbiri zoruma gitmedi.
Asıl beni vefasızlık vurdu.
Bundandır size sitemim,
Bunun için küsüm.
Eski günlerimi hatırlıyorum,
Kendime değil, size ağlıyorum.
Tapusuna sahip çıkmayan bir ülkenin,
Geleceğinden korkuyorum.
Kendime değil,
Size, size ağlıyorum.
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Ufkumu sardı kapkara bulutlar
Söndü gitti o güzelim umutlar
Kötüler toplanmış halay başına
Ben kan ağlarım, onlar bayram kutlar.
Sormayın gardaşlar yaram derinden
Yoruldum, sıkıldım, bıktım ilinden
Kargalar anlamaz bülbül dilinden
Mor güller kahrolur, kozalar patlar.
Sabır taşım çatladı beklemekten
Gurbet ellerinde hasret çekmekten
Bizlere pay düşer mi hiç gülmekten
Acılarım artar, dertlerim katlar.
Bunca yıldır verdiğimiz emekler
Kimler, kimden, nerde ,bilmem ne bekler
Bir söz ile kırılırmış yürekler
Gönüller burkulur, sineler çatlar.
Ahmet ALPTEKİN
Ağaran şu siyah saçlar
Hatırla diyor ölümü.
Masum duran sessiz taşlar
Hatırla diyor ölümü.
Yer vermeyin kalpte kine
Feryat eder yanar sine
Ömründen giden her sene
Hatırla diyor ölümü.
Ağız açmış kara toprak
İstiyor insanı yutmak
Sonbaharda düşen yaprak
Hatırla diyor ölümü.
Deprem olur yer çalkalar
Ecel aniden yakalar
Göz altında mor halkalar
Hatırla diyor ölümü.
Bel bükülür, tutmaz dizler
Fersiz bakar yorgun gözler
Yüzündeki derin izler
Hatırla diyor ölümü.
Bir gün gelir göçler başlar
Durmaz, akar gözden yaşlar
Kışın göçen göçmen kuşlar
Hatırla diyor ölümü.
Mevlam versin inanç, iman
Zonklar beynin durmaz bir an
Akıp giden bunca zaman
Hatırla diyor ölümü.
Boyun büker dostun ağlar
Taşır seni kalan sağlar
Güzleri bozulan bağlar
Hatırla diyor ölümü.
Bir gün olur biter çile
Kurtlar, kuşlar gelir dile
Eskiyen libasın bile
Hatırla diyor ölümü.
Gücün varsa gitme diren
Var mı şimdi dalya diyen
Gece gündüz ömür yiyen
Hatırla diyor ölümü.
Hayat böyle gelen gider
Kimi ağlar kimi güler
Hüzün veren kamış neyler
Hatırla diyor ölümü.
Ahmet ALPTEKİN
Bir çok deve bir merkep başlarında,
Yükün aldı, düştü yollara kervan.
Irmak kenarında, su başlarında,
Oturup dinlendi, su içti pınardan,
Kaynağın arayıp sormadı kervan,
Eşeği önlerine rehber etti,
At ile devenin zoruna gitti,
Geçitli dağlarda yolları yitti,
Etrafını sardı toz ile duman,
Nice haramiye bac verdi kervan.
Bazen kârı oldu, bazen zararı,
İnsanlarla doldu taştı hanları,
Fedailer kolladı sarp dağları,
Kum saati ters döndü, değişti zaman,
Bir gidip,bir geldi bu yolda kervan.
Yıllar geçti koca ömür çürüdü,
Tüccar yük vermedi ayak sürüdü,
Harami yol kesti, itler ürüdü,
Yine de yol aldı ardına bakmadan,
Kalktı yürüdü durmadı kervan.
Çölleri geçerken Mecnun’ u gördü,
Bağrında bir ateştir yanıyordu,
Gözleri dolarak Leyla’yı sordu,
Kervancı da doldu, yutkundu bir an,
Gördüm diyemedi kahroldu kervan.
Ticaret ayrıldı bilmem kaç kola,
Ne han kaldı, ne gurbet, ne sıla,
Dönüp baktı gidip geldiği yola,
Katarlar dizilmiş, dönmüş o devran,
İzini yitirdi kayboldu kervan.
Ahmet ALPTEKİN