Sen Değişme Çocuğum Şiiri | Halil MANUŞ
Sen Değişme Çocuğum
Değişse de pek çok şey
Sen değişme çocuğum
Olsan bile ağa, bey
Sen değişme çocuğum
Her şey sanki toz duman
Akıp giderken zaman
Değişim var da; aman
Sen değişme çocuğum
Büyürken boyun yaşın
Seçilir yüzün kaşın
Değişenlere karşın
Sen değişme çocuğum
Arar durur birçoğu
Kaybetme çocukluğu
Kolaylaştır zorluğu
Sen değişme çocuğum
Nasılsa gelir final
Değişmez ki bu kural
Bugün gibi çocuk kal
Sen değişme çocuğum
HALİL MANUŞ
Sen Değişme Çocuğum çocuk şiirleri çocukluk ile ilgili şiirler eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri değişik şiirler Halil MANUŞ
Sen Değişme Çocuğum Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Sen Değişme Çocuğum Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer Çocuk - Çocukluk Konulu Şiirler
Dünya Çocuk Hakları Günü 10
Her çocuk, korunmalı, barındırılmalıdır,
Sevgi ve saygı ile değer kazanmalıdır...
Çocuk, eğitilmeli bu onun ilk hakkıdır,
Ahlak ve terbiyeyle meslek sağlanmalıdır...
İhmal, şiddet, istismar, hiç düşünülmemeli,
Her ne hakları varsa güvence verilmeli...
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Uluslararası Çocuk Günü 6
Bugün çocuk günümüz hem de dünya çapında,
Hem anar hem kutlarız alkışlar arasında…
Sonra dağılacağız kutlama bitti diye,
Açlıktan ölenler varken düşünmeyiz niye?
Savaşta ölenler öldürülenler duyulur,
Tek ses dahi edilmez kuvvetliden korkulur…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Çocuk
Böyle çıtır çıtır
Çıtırdamazdı ocaklar
Sen olmasan.
Mırıl mırıl
Ninni bilmezdi dudaklar
Sen olmasan.
Neye yarardı oyuncaklar
Sen olmasan.
Ve soğurdu, yavrum, kucaklar
Sen olmasan.
Arif Nihat ASYA
Arif Nihat ASYA
Kağıttan Mermiler
toprak yolların tozunda öğrendik yürümeyi
dizimiz yara, elimiz bere içindeyken
hiç oyuncak küreklerimiz olmadı bizim
ha babam tırnak sallardık derecik kumlarına
naylon pabuçlarımız sevkıyat kamyonlarımızdı
üç adım öteye vızır vızır işleyen.
boyumuzun yettiği çatılardan aşırdığımız
kiremitlerden inşa ederdik "tombik" kulelerini
mahallenin en büyük tümseğini "kale"den sayardık
"kale benim"der zaptederdik tepedekilerin "kale"lerini
"kızdı kızdı"larımız vardı saklı kemerlerin şaklayan sesiyle
silahlarımız tahtadandı, ölmemek için "kıpırdama"yeterdi.
makaradan "okatan"lar, lastikten sapanlarımız vardı
birde üfleme borularımız...
mermileri kağıttandı.
marifetti eline batırmadan soymak "şeker dikeni"ni
bedavadan şeker bulmuşcasına sevinirdik
gün boyu kolay kolay girmezdik evlere
körpe sarmaşık yapraklarıyla bastırırdık açlığımızı
çağlasını talanla tükettiğimiz zerdali ağacının
gövdesinden sızan "bal"a üşüşürdük
aç bebelerin memeye saldırması gibi.
sundurmalardan yürüttüğümüz naylon terlikler
ya yüz gram kırık leblebi ederdi
yahut elli gram keçiboynuzu
parası olanlar beş miskete
bazen bir elmalı şeker ısmarlardı
bazen de tornavida ucunda şeker macunu.
hiç eskimezdi katmerli naylon toplarımız
"yakan top" "tek vuruş", "tek kale"
ve tek top ile oynanırdı bütün bu oyunlarımız
"aşık" atardık, malzemesi koyun dizinin eklem yerinden
"ilik" oynardık gazoz kapaklarıyla
gazoz kapaklarının bir değeri vardı o zaman
yani paramız yoktu ama oyun çoktu bizde
"kuyu kazmaca", "uzun eşek" filan
bir çocuk dünyamız vardı ki bizim
biz küçücüktük, o dünya kocaman.
Hürdemi Nevzat Bayramoğlu
Hürriyet Demir