Ekmek Şiiri | Muhammed Eren Alaca
Ekmek
çiftçi amca buğdayı eker
vakti gelince buğdayı biçer
değirmende un olur buğday
un fırında ekmek olur
ekmeksiz karnımız doymaz
ekmeksiz sofra kurulmaz
emeğine sağlık çitçi amca
sana teşekkür etmesem olmaz
Ekmek şiiri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri amatör kısa şiirler
Ekmek Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Ekmek Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer Çiftçilik - Tarım Ürünleriyle İlgili Şiirler
Çiftçi Ve Oğullarının
1/:
Bizim köylü yaşlı çiftçinin böğrüne,
Saplanınca dayanılmaz bir ağrı,
Bıraktı babasından kalan karasabanı.
Çözdü yarı yaşlı yorgun atlarını,
Dört çekerli tahta arabasından
Demir dirgen ve tahta yabadan
Elini eteğini çekti
Bizim köylü yaşlı çiftçi
Galiba buradan gidecekti.
2/:
Çevresine çağırdı oğullarını,
Bostan boruk ekili bahçeden,
Üzüm koruk dikili bağdan,
Ve verimsiz çorak tarladan.
Daha durumunu yaban yad duymadan
Gideceğini bu dünyadan.
Vasiyetini söyleyecekti.
3/:
Yaşlı çiftçinin çevresini,
Sarınca izbandut gibi oğulları.
Yükseltti hasta adam cılız sesini,
Usul usul dedi ki: 'Vasiyetim,
Sakın ha bozmayın birliğinizi,
Tıpkı ben ölmemişim gibi.'
Sonra göründü yaşamın dibi
Göçtü bu dünyadan yaşlı çiftçi
Geldiği ilk gün ki gibi.
Ahmet Yozgat
Ahmet Yozgat
Kara Toprak
Dost dost diye nicesine sarıldım,
Benim sadık yarim kara topraktır.
Beyhude dolandım boşa yoruldum,
Benim sadık yarim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım,
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum,
Her türlü isteğimi topraktan aldım,
Benim sadık yarim kara topraktır.
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi,
Yemek verdi ekmek verdi et verdi,
Kazma ile dövmeyince kıt verdi,
Benim sadık yarim kara topraktır.
Karnın yardım kazma ile bel ile,
Yüzün yırttım tırnak ile el ile,
Yine beni karşıladı gül ile,
Benim sadık yarim kara topraktır.
Dileğin var ise iste Allah'tan ,
Almak için uzak gitme topraktan ,
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan,
Benim sadık yarim kara topraktır.
AŞIK VEYSEL
AŞIK VEYSEL
Çiftçiler
ÇİFTÇİLER
Şu kavgalı, gürültülü şehirlerden uzakta
Semaları sis görmeyen, o mübarek toprakta,
Sabahleyin uyanır, kuşlarla beraber
Ne şenlikli ömür sürer, iyi kalpli çiftçiler.
Güneş doğar, altın yaldız serpilir,
Çiçeklerde parıldayan elmas, çiğler belirir,
Korusunda bülbül öter, çağlayan derenin,
Kuzuların sesleriyle, çınlar her engin.
Rüzgar gelir, gökyüzünü kucaklayan tepeden,
Yelpazeler, ekinleri uzaktaki değirmen,
Çiftlik halkı bir, bir işlerine dağılır,
Çift sürülür, bir taraftan koyunlar, inekler sağılır.
Büyükbaba dinlenirken, çubuğuyla ormanda
Büyükanne tereyağı, kaymak yapar bir yanda,
Küçük kızlar, bahçelerden meyve, çiçek devşirir,
Anneleri fırında , taze ekmek pişirir.
Akşam olmuş, güneş artık sönüyor,
Kasabaya satış için giden oğul, çiftliğe dönüyor,
Yamaçlardan koyun, kuzu sesi duyulurken,
Çobanbaşı, sığırları ahırlara koyuyor.
Meleyerek ağıllara giriyorken kuzular,
Toplanırlar bir sofraya, ana, baba, yavrular,
Hazin hazin, kaval sesi oralara yayılır,
Çiftçilerin, şenliğine doğan ayda bayılır.
Yalan, hile, asla girmez bu köylünün içine,
Aldatanın, yalancının bu yerlerde işi ne,
Keder olmaz, hastalık yok, çünkü sağlam havası,
Gönüllere şifa verir, o yaldızlı berrak seması.
İyi kalpli çiftçilerin, elbet olmaz günahı,
Gökyüzünü düşünerek , öğrenirler Allah’ı,
Beğendinse bu hayatı, ey mektepli Arkadaş,
Şu kavgalı, gürültülü şehirden sende uzaklaş.
ALİ OSMAN ABACIOĞLU
Ekmek
Çiftçi sürer tarlayı,
Sonra eker buğdayı,
Boy verir azar azar,
Saplar gittikçe uzar.
Başaklar olgunlaşır,
İçleri dolgunlaşır.
Yazın artınca sıcak,
Sararır her bir başak.
Biçerler ekinleri,
Şenlenir harman yeri.
Olup bitince harman,
Ayrılır buğday saptan.
Bitmedi işler gene,
Oradan değirmene,
Buğdayı götürürler.
Değirmen taşı döner,
Ezer un yapar bunu.
Fırınlar alır unu,
Su, maya kor yoğurur,
Yapar bir güzel hamur,
Sonra fırına atar,
Pişirir, bize satar.
Güzel kokulu ekmek,
Olmaz seni sevmemek,
Sensin yemeklere baş,
Her yemeğe arkadaş.
Hasan Ali YÜCEL
Hasan Ali YÜCEL