Eğitim Sitesi

Bana Seni Gerek Seni Şiiri

Bana Seni Gerek Seni Şiiri | Mustafa Güneş

Bana Seni Gerek Seni

BANA SENİ GEREK SENİ
Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni

Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni

Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler, külüm göke savuralar
Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni

Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni

Yunus'dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni

Yunus Emre

add

tag Bana Seni Gerek Seni Yunus Emre Şiirleri dini şiirler eğitici şiirler

Bana Seni Gerek Seni Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Bana Seni Gerek Seni Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Dini Şiirler

Ahirette Ölüm Yok

Dikkatli olmak gerek merhamet hususunda,
Rab'bin hakikatinde, Hakk'ın kurallarında...

Bu kurallarla edin nefis terbiyesini,
Terbiyeyle Rab'be var artır kul seviyeni...

Bu iş batılla olmaz, batıl seni saptırtır,
Sonun cehennem olur yani seni aldatır...

Ahiret ki kalıcı içinden çıkılmaz yer,
Rab'bin cehenneminde bu da seni mahveder...

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Türbedeki Kaplumbağa

Terk edilmiş bir mezar şehrin ilerisinde,
Caddenin kenarında en gizli bir yerinde…

Belki sahipsiz mezar belki eski bir yatır,
Belki de boş bir türbe bahçesi kapalıdır…

Kalın eski demirler sanırım açılmamış,
İçeri girilmemiş ayak da basılmamış…

Dağıtılmamış gibi tarihi değerleri,
Alınıp kırılmamış duvar döşemeleri…

Demirler çakılmamış levhalar konulmamış,
Çıkar sağlamak için halka da açılmamış…

Adi yeşil boyalar sürülmemiş şekilde,
Az bir şey de kalmışsa orijinal biçimde…

Dedim, bu şahıs için hem dua okuyalım,
Hem araştıralım hem de fikir kazanalım…

Tanınmamış bir kişi gizletmem gerekecek,
Kul girmesin diye mahvedilmemesi gerek…

Ansam bir ekip gelir fark edilir çok şeyler,
Bir tarih yok edilir bırakılmaz değerler…

Çünkü Yasin okurken kaplumbağası vardı,
Buruk bir sevinç ile kaplumbağa canlıydı…

Zamanında girmiş etrafı orman iken,
Demir perdeden sığıp geçebilecek iken…

Rahat ettiğinden mi çıkmayı düşünmemiş,
Yaşam sevinciyle doymuş ve de beslenmiş…

Derken, yollar yapılmış tüm ağaçlar kesilmiş,
Binalarım yükselmiş canlarım tüketilmiş…

Merak edilmeyince mezar, kenarda kalmış,
İnsan eli değmemiş çıkarlar sağlanmamış…

Kaplumbağamız ise pek de fark edilmemiş,
Kabir çerçevesinde bir sıkıntı çekmemiş…

Tümsekler çok olunca derin derin çukurlu,
Salon kadar bir bölge aynı anda yokuşlu…

Düz bir zemin değil ağaç bile yetişmiş,
Üstelik de bakımsız dedik ya girilmemiş…

İçi temizlenmemiş yabani bitkilerden,
Sahipsiz olduğundan izin vermediğinden…

Bunlar tahminlerim samimi görüşlerimiz,
Ne olur kınamayın içten fikirlerimiz…

Herhalde kaplumbağam o zamanlar yavruymuş,
Şimdi yüz yaşından fazla tam bir erişkin olmuş…

Ancak iştahsız, solgun biraz da vitaminsiz,
Üç beş tür ot yemekten kalmış mı çelimsiz?

Hemen manav aradım hem de ilerilerde,
Bir benzinlik yanında dinlenme tesisinde…

Üç beş sebze ve meyveyle olgun kavun aldım,
Hayvan seçsin ve yesin dedim ve uyguladım…

Çöplük olur diyerek yaptıklarım gizlidir,
Üç beş kul sebze atar diğerleri de zehir…

Şahsımın düşüncesi hayvancağız doyacak,
Sebzeler yetişecek hayvan sıkılmayacak…

Duvarın iç kenarı en görünmez köşesi,
Toprağıyla ekmişiz salatalık fidesi…

Dışarıdan uzanıp duvarların dibine,
Üç beş çeşit ekmiştik bahçenin zeminine…

Soğan kavun benzeri tohum serpiştirildi,
En gizli şekillerde fide yetiştirildi…

Üç beş kere uğradım hem dua hem vicdan,
Meczup zannetmiştir üç beş uzağımdan bakan…

Demiştir garip biri menfaat ummakta,
Belki soyma gereği içini yoklamakta…

Hayvan beslensin diye uğraşılar verdik,
Sonraki günler için tabiat geliştirdik…

Oysa öyle değildir düşüncemiz iyilik,
Lafım ihbar değildir biraz olsun dertleştik…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Sen Bizim Rab'bimizsin

Ruhumuzu yarattın, Kur'an'ı hatırlattın.
Zamandan münezzehsin, kâinatı donattın...

Rab'bim bir sual sordu: Rab'biniz değil miyim? ''
Bizler cevaplandırdık, sen bizim Rab'bimizsin...

Çünkü Kalû Belâ da Rab'bimizi bilmiştik.
Evet, manası ile sözümüzü vermiştik...

Rab'bimiz yüce ALLÂH(c. c.) sözde eşit değiliz,
Yarın anlaşılacak, samimiyetlerimiz...

Bir irademiz vardı, Dünya'da cayacaktık,
Sözümüzde duracak belki caymayacaktık...

Hakikatler görüldü buna evet denildi.
Tasdikler eşit miydi, kim sözünün eriydi...

KUR'ÂN belletilmişti, bizler de tasdik ettik!
Tasdikimizi yazdık, Rab'bimizi bir bildik...

Yollarımız çizilmiş, her şeyde anlaşmıştık.
Nimetleri görmüştük, samimi olmalıydık...

Altı günde yaratmış, arşı, semayı, arzı.
Aslı Levh-i Mahfuz'da ve misal âlemini...

Rab'bim göğü yükseltmiş, yeri de döşemişti.
Kâinat noksansızdı, emrimize vermişti...

Artık imtihandayız, dini yaşamaktayız,
Kur'an'a iman edip, Rable yaşamaktayız...

Bazen unutmaktayız ve oyalanmaktayız.
Dünya güzelliğinde, ahdi unutmaktayız.

İmtihana gelmişiz, Dünya'ya kanmayalım.
Ölümü tadacağız, sözü unutmayalım...

ALLÂH (c. c.) 'a inanalım, onu bir tanıyalım,
Azrail(a. s.) alacaktır sözümüzde duralım...

Bu gün imtihandayız ve oyalanmaktayız,
Dünya güzelliğinde, ahdi unutmaktayız...

Rab'biniz değil miyim? Rab'bimizden sualdi,
Bizse cevaplandırmıştık, resuller tembihledi...

Mademki Kalû Belâ, unutturulamıyor,
Kâinattan çıkış yok, şirk yutturulamıyor...

Sözümüzde duralım, sözü unutmayalım,
Dünyanın hayaline, dalıp kapılmayalım...

İşte son tercihimiz, sen bizim Rab'bimizsin.
Sen bizim Rab'bimizsin, sen bizim Rab'bimizsin...

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Size Geldim

Bu ömrümün kötü cilvesine,
Yandı yüreğim felek ateşine,
Nankör kaderimin hilesinde,
Koştum da size geldim.

Pirim İmam Ali diye diye,
Güzel Allah aşkıyla pişe pişe,
Kafirlerin elinde perişan kaldım,
Güzel cemaline secdeye geldim.

Rabbimin güzel isimleri dillerde,
Mümin kulların yanıyor ateşlerde,
Bazen kederli bazen üzüntülerde,
Senin aşkına yanmaya geldim.

"Dünya peşin ahret veresiye" dediler,
Azgın Deccal'ı ilah edindiler,
Dostlarını birer birer ateşe verdiler,
Allah'ı sevdim de geldim.

Dereler, deryalar çağlayıp akar,
Yer gök ehli Allah Allah diye ağlar,
Müminler perişan, sana gönül bağlar,
Gönlümün nuru Allah'a koştum da geldim.

Bazen ağladım bazen perişan kaldım,
Azgın Canavar'ı sana saldım,
Ulu Rabbim sana sığındım,
El aman deyip Ehlibeyt'e geldim.

Her şeyi bilen gören sensin,
Yerin göğün hükümranı yücesin,
Hasan Hüseyin'in sevdiği, alimsin,
Sıratı Müstakim de yürüdüm de geldim.

Hasan Hüseyin BAYAR

Hasan Hüseyin BAYAR

Dini Şiirler, Bana Seni Gerek Seni Şiiri