Eğitim Sitesi

Şefkat Peygamberi Şiiri

Şefkat Peygamberi Şiiri | Mehmet sertpolat

Şefkat Peygamberi

Şefkat Peygamberi Efendim yoktun, vicdanlar sağırdı!
Kapalıydı basiretler ve gözler!
Diri diri kız gömmek ne ağırdı!
İnsan ki hep cehaletten tökezler!

Sen geldin aramıza bir nur doğdu.
Kapandı devri cahiliye birden.
İslam köle pazarlarını kovdu.
Kurtardı çocukları şirkten kirden.

Yetim büyüdüğün için mi bilmem?
Okşar tüm çocukları çok severdin!
Ondandır sana pür dikkat kesilmem!
Çocuk sevgisini bize sen verdin!

Bizlere gönderilen rahmetsin sen!
Ben ki rahmet peygamberiyim derdin!
Övülmüş Muhammed ve Ahmetsin sen!
Tüm çocuklara merhamet ederdin!

İlk örnek sevgin, Hasan'la Hüseyin!
Kâh omzundadır, kâh kucağında.
Onlar ki torun değil, göz bebeğin!
Ana kucağı, dede ocağında.

Her sözün sonsuz rahmettir, yağmur, kar!
Bin dört yüz yıldır yağar kalbimize!
Sözün sevgi pınarı gibi akar:
Merhamet edilmez merhametsize!

add

tag Şefkat Peygamberi Kutlu Doğum Haftası eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler bilgilendirici şiirler dersimiz.com şiirleri öğrenci şiirleri amatör seçme şiirler şiir okul şiir sitesi

Şefkat Peygamberi Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Şefkat Peygamberi Şiiri Hakkındaki Yorumlar

yunus oral bence çok güzel bende böyle birş ey istiyordum 2014-04-10

yunus oral çok güzel bir şiir olmuş 2014-04-10

Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.

Benzer Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri

Son Kardelen-3

Sıradan değil ama insansın
Biz kömür Sen değerli elmassın
En sevgili Ahmed'i göklerin
Güvenilir Muhammed'i yerin

Seni anmakla, titrer tüm kalpler
Sol kafese gider bütün eller
Salâvatlar söyler suskun diller
Aşkınla dolar mahzun gönüller

İnsanlık için rehber seçilen
Cennet müjdeleyen, yol gösteren
Allah'tan bize haber getiren
Zemheride biten SON KARDELEN

Adil BÜYÜKÇOLAK
14.04.2012

Adil BÜYÜKÇOLAK

Kutlu Doğum Haftası

Tarihi bir incele, resul dönemine in,
Huzuru göreceksin emrinde peygamberin...

Vicdanî merhametle toplumlar ilerledi,
Yalnız bilimle değil nefisler engellendi...

İslam ki medeniyet, hakikatte yürüyen,
Tevhitle ilerleyen, Rab'bimizi dinleyen...

Mehmet Tevfik Temiztürk

Mehmet Tevfik Temiztürk

Sevgili Peygamberim

Sen sağdan biz soldan
Paylaşırız her zaman
Seni özledik aman
Sensin benim Sevgili Peygamberim

İşte geldin şu dünyaya
Allah'ı tanttın
Bize anlattın
Sensin Alemlerin Sultanı

Ahmet Can Taylan

-40 Yaşındasın-

Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah azze ve celle

Ya rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni sa'd yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor beni sa'd yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik...seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...

Altı yaşındasın
Medine-i münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve ümmü eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke'ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu talip bir başka seviyor

Ya rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı ebva'ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen muhammed-ül emin' sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan " ah! " sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen nebiyullahsın
Sen habibullahsın
Sen rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
" amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin " diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş arş-ı Âla
" bu koşan kimdir " diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı fatımatüz-zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
" ağlama kızım " diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
"seni bizim elimizden kim kurtaracak" diyorlardı
Sen,
Sen " allah! " diyordun
Allah azze ve celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen " allah! " diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir' de " allah! " diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi :
" anam babam sana feda olsun " diyordu

Ya rasulallah
Medine-i münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar oğulları'nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
" beni seviyor musunuz " diye sormuştun onlara
" seni çok seviyoruz ya habiballah " demişlerdi
Sen de:
" allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum" demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar oğulları'nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak :
" görüyor musunuz ne kadar güzel " demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti :
" anam babam sana feda olsun ya rasulallah, onu bana ver "
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen " hayır " demediğini bile bile
" peki " dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun ebu hureyre' nin diliyle :
" benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler "
Ve hz. enes ile paylaşmıştın özlemini
" beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim"

Sultanım!
Ey medine minberinde " ümmeti, ümmeti " diye hüznü giyen sevgili
Ey mekke mihrabında alemler hesabına " allah! " diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...

ali safa

Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri, Şefkat Peygamberi Şiiri