Naz Süper olmuş 2017-04-23
Çanakkale Şehitlerine Şiiri | Mehmet Akif ERSOY
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
çocuk şiirleri okul şiirleri eğitici şiirler öğretici şiirler amatör şiirler şiirlerimiz öğrenci şiirleri belirli gün ve haftalar şiirleri
Çanakkale Şehitlerine Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Çanakkale Şehitlerine Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Yazılan son 3 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 3 yorum yazılmış.
Benzer Şehitlik Konulu Şiirler
Mehmetçiklerim
Hakikatte gönüllü melek gibi şahıslar,
Rab rızası gözeten askerlerimiz onlar...
Rahatça uyuyorsak Mehmetçiklerimizden,
Bol bol geziniyorsak huzur verdiklerinden...
Her biri içimizden Ahmet, Mehmet, Aliler...
Vatan savunmasında dağ kadar yürekliler...
Askerim ey askerim, ey Mehmetçiklerim!
Şahsiyetim, şerefim Rab'be gönüllülerim...
Mehmet Tevfik Temiztürk
Mehmet Tevfik Temiztürk
Şehidimiz Gazimiz
Bak da gör nasıl kurtuldu vatan
Şehitlerimizdir toprakta yatan
Bölünmez yürekleri toplu atan
- Unutturmamak için mazimizi
- Yad edelim şehidimizi, gazimizi
Koca bir imparatorluk iken dün
Bölünüp parça parça olduk bugün
Yapamasın diye düşman toy, düğün
- Unutturmamak için mazimizi
- Yad edelim şehidimizi, gazimizi
Çanakkale'de denendi sabrımız
Tek vücut oldu oğlumuz, kızımız
'Hür' diye yazılmış alın yazımız
- Unutturmamak için mazimizi
- Yad edelim şehidimizi, gazimizi
Dumlupınar'dan tutun Sakarya'ya
Kimimiz atlıydık kimimiz yaya
Türk'ü yeniden tanıttık dünyaya
- Unutturmamak için mazimizi
- Yad edelim şehidimizi, gazimizi
Yeni destan söyletip dilimize
Sokmadık düşmanları ülkemize
'Anadolu' dedik son kalemize
- Unutturmamak için mazimizi
- Yad edelim şehidimizi, gazimizi
Halil, şehitlik iste Yaratandan
Renk alsın bayrak dökeceğin kandan
Bu rütbe için geçilmez mi candan?
- Unutturmamak için mazimizi
- Yad edelim şehidimizi, gazimizi
HALİL MANUŞ
Halil MANUŞ
Dumlupınar'da Şehît Asker'în Mezarı Başında
Bu kabarmış toprağa yüzünü sür, kucakla,
Elbette bağı vardır "olmuş"un "olacak"la.
Dudağa değer gibi şimdi alnı her erin,
Bu havada ruhları dolaşır şehitlerin.
Biz, bu kutsî havanın içinde var olmuşuz,
Biz, bununla yoğrulmuş, biz bununla dolmuşuz.
Sâdece döğünmedik "Vatan! İstiklâl!" diye,
Sakarya boylarından çıktık Kocatepe'ye;
Bu yol ki hürriyetin, kurtuluşun yoludur,
Zincirsiz yaşamanın tek çıkar yolu budur.
Bir daha nikaylıydık sevgili hürriyete;
Kahramanlık Tanrı'dan vergidir bu millete...
Bir damla asîl kanda bir mucize saklıdır,
Bu topraklar Türklüğe inanmakta haklıdır.
Akdeniz'e tank gibi koştu bütün kağnılar,
Ey sevgili istiklâl, ey güzel Dumlupınar!
Elbet yiğit olanlar lâyık böyle toprağa;
Selâm şanlı orduya, selâm şanlı bayrağa,
Selâm ey Başkumandan, Mustafa Kemal selâm;
Emânetin yaşıyor, güven, imânımız tam:
Omuzlarımız hisar, başlarımız burç yurda,
Can vermeğe and içtik hepimiz tek uğurda!..
Bir târihten gelinir, bir târihe gidilir;
Yaşamak istiyenler savaşmasını bilir.
Zamanın kahramanlar gelebilir hakkından,
Bize sesler geliyor uzaklardan, yakından.
Duyuldu mu bir kere "-Haydin silâh başına!"
Yeniden girişiriz istiklâl savaşına...
Ödü varsa düşmanın, meydan açık, hazırız:
Bu toprakta biz doğduk, biz yaşadık, biz varız!
Kından sıyrılmış kılıç, top ağzında mermiyiz,
Dumlu çocuklarıyız, hiç yoldan döner miyiz?!
Söz verip baş koymuşuz: İstiklâl bize haktır,
Buna göz diken düşman çıksın, kahrolacaktır!..
Osman ATİLLÂ
Osman ATİLLÂ
EŞİME
Daha dün havalar ne hoş, günler ne güzeldi
Sevgisi içimde tomurcuklanan eşimdi
Bilmiyorum bu ayrılık da nereden geldi
Adı Yaşar dı ama o artık şehitti
Bir dram oynanıyordu Doğuda
7 Mayıs 1999 da Diyarbakır Dicle'de
Mayına basan mertlikti,şimşekti, yürekti, eşimdi
Yakılan köyleri anlatıyor biri
Dili dolaşıyor benzi sapsarı
Gidenler bir daha dönmüyor geri
Senin bırakıp bizi gittiğin gibi
Gün doğarken bir sabah, dağlarda yürüyüş
Koşarken güle oynaya, bir anda toprağa düşüş
Mutluluğunu yansıtan, gözlerindeki o tatlı gülüş
Bir anı kaldı, bu sakin sessiz, tanrıya süzülüş
Şehidimin geride oğlu var, kızı var
Yanmış yürekleri dinmez sızımız var
Geride kaldı gözlerindeki ışık ve umutlar
Ama, vatan için ya şehadetin, yüzümüzde hep gurur var
Doyamamışsın kızına 27 günlüktü yüzü
Boş kalan yastığına oğlun koydu başını
Sorulsun artık, tüm şehitlerin hesabı
Kalmasın yerde ne Yaşar'ımın, ne Mehmetlerin kanı
Artık bu alemde tabiat gibi hürsün
Kalbimize doğar, evlatlarınla yaşar, içimizde büyürsün
Şehitsin sen, kabre kefensiz gömülürsün
Bizleri merak etme
Hep bıraktığın gibi bulacaksın
ŞEHİT EŞİ
Selma GÜLLER
18 MART 2004
SELMA GÜLLER