Eğitim Sitesi

Çanakkale Girilmez Şiiri

Çanakkale Girilmez Şiiri | emre karadavut

Çanakkale Girilmez

Çanakkale bizimdir
Kimseye vermeyiz
Kara bir boğaz
Oradan geçirmeyiz

Bayrağımızı koruruz
Mutlu günler için
Çanakkaleden geçirmeyiz
Al bayraklar için

Çanakkale geçilmez
Kara boğaza girilmez
Al bayrak inmez
Vatan için.

add

tag Çanakkale Girilmez şiiri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri amatör kısa şiirler

Çanakkale Girilmez Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Çanakkale Girilmez Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Dicle Çok güzel olmuş. 2016-03-19

alara şize ben bir şiir söyleyim ÇANAKKALE DESTAN`I 330 sözün hakkın kelamı padişahın geldi büyük selamı emver beyin düşmanı kırmak meramı bugün bizden vatan razı olacak nefer şehit ordu gazi olacak euzü besmele çektim çıkarken şöyle bir baktım yüksek yerden bugün bizden vatan razı olacak nefer şehit ordu gazi olacak ben yorgun değilim içim bir tufan müslüman dan var mı savaştan kaçan türk ordusuna al bayrak açan bunu beğenene helal olsun 2016-03-18

meryem çok güzel ,di şiiri herkez begendi ögretmenim bile. 2016-03-17

gülçın çok güzel 2016-03-17

Anıl Arda BARUT şiir çok güzel tebrikler ama biraz daha hüzün katarak veya daha güzel olabilirdi ama genede çok güzel 2016-03-17

Yazılan son 5 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 5 yorum yazılmış.

Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri

Övün Ey Çanakkale

Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düşmana bir gün.
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin birden üştüğü yersin!

Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düşmana bir gün.
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin birden üştüğü yersin!

Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden,
Koştu senin koynundan çıkar çıkmaz evinden.
Sen onların açtığı bayrağın alevinden,
Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!

Toprağından fazladır sende yatan adamlar,
Irmağın kanla çağlar, yağmurun kanla damlar.
O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar,
Sen silahın inançla son sövüştüğü yersin!

Toprağından fazladır sende yatan adamlar,
Irmağın kanla çağlar, yağmurun kanla damlar.
O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar,
Sen silahın inançla son sövüştüğü yersin!

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

Ecenaz Dost

Çannakkale Geçilmez

Düşman geldi dört yandan
Duramadılar saldırmadan
Ama biz Türk milleti
Yendik onları hiç acımadan

Kazma,kürek ne varsa
Saldırdık biz düşmana
Yarımız şehit oldu ama
Devam ettik savaşmaya

Seyit on başı
Mermileri taşıdı
Ter,kan içinde kalsa da
Sonuna kadar savaştı

Biz çalıştık, çabaladık
Hiç pes etmeden savaştık
Toprağımızı alamazlar
O kötü düşmanlar

Çanakkale savaşını
Türk milleti kazandı
Düşman bizi yenemez
Çanakkale geçilmez!

Sudenaz

Seyit Onbaşı

18 Martta dünya şehit kanıyla dolmuştu
Müslüman şehitlerimizin mücadelesi gittikçe zorlaşıyordu
Çanakkale topraklarında Müslümanlarımız cansız bir bedenle
Kanlar içinde yere serilmişti
Onların yaşadığı o anı görünce
Bizim yüreğimiz o acıya dayanmazdı
Gözlerimizde akmadık yaş kalmadı
Yüreğimiz adeta parçalanmıştı
Ama ümitlerimiz tükenmemişti tükenmeyecekti de
ve biri vardı
tam 250 kilo ağırlığındaki mermiyi topa koyarak
Müslümanların mücadelesini sona erdirdi
böylece düşman ordusu yenilmişti
ve o kahraman SEYİT ONBAŞIYDI

Özlem AKTUZ

On Sekiz Mart Çanakkale Destanı

Firuze iki derya kuşanır Gelibolu,

Yarımada kıbleden yaslanıyor şimale.

Toprağı Rumeli'dir, havası Anadolu,

Yadigâr bu vatana rengi kanayan lâle!

Cennet'i anımsatan büyülü yarımada

Sükûtuma da sebep, tüten efkârıma da...

Seddülbahir'le başlar nihayeti Bolayır,

Safir kesilmiş suya zümrüt yansıyan bayır.

Kudret kalemi ancak çizerek dört kesmini

Yeryüzüne düşürür derya fonlu resmini.

Çevir yüzünü gitsin, kibri ahkâm kesenden;

Bu El-Kaviyy mührünü sökemez beşer senden.

Efsunkâr Şimal Tacı yedi yıldızlı hale

Yalnız senin başına yakışır Çanakkale.



İlahî bir lütuftur Çanakkale Boğazı,

Mavi senin tülünde ne efsunkâr mavidir.

Sanki ipek gergefte sülüs ve celî yazı

Akışı şiir gibi... Kalemi semavîdir!

Ege'yle Marmara'nın gökyâkutlu visali

Hayallere sığmaz ki; düşte düşün misali!

Amber buğulu Asya koparken Avrupa'dan,

Suyuna miski katıp dökmüş altın kupadan.

Mağribi güneşlerde tüllenen Marmara'yı

Süzerken yanan gözler nasıl seçsin karayı!

İbrişim sırmalanıp atlas kuşanan beden

Göze nasıl görünür acaba gök kubbeden?

İki derya coşkusu sığmaz hiçbir risale

Cebelitarık seni kıskanır Çanakkale!...



Beş bin yıllık tarihî antik kent Çanakkale

Savaş ve afetlerle yıkılsa da doğrulmuş.

Asırlarca ışığı sönmeyen bu meşale

İlim irfan yuvası kültür ile yoğrulmuş.

Karasi Beyliği'nden sancaksın Osmanlı'ya,

Senin yazdığın tarih bu kadar mı şanlı ya!...

Kilitbahir karşında şeklen yoncaya benzer,

Suya aksi düşmesin gülden goncaya benzer.

Var mı Kumkale gibi düşlerin en ırağı?

Ege'den meltem alan Asya'nın son toprağı.

Tarihî mirasından gönüllere kayan sır

Eceabat ufkunda denize başka yansır!

Yazılsa kâğıt yetmez; şiir akar makale,

Kalemleri tüketen şehrengiz Çanakkale.



Sömürgeci ve zalim itilaf devletleri,

Dört kıtanın ifriti yamyamıyla beraber;

İstanbul hayaline kesmişler biletleri,

Mücadeleden yılmaz aslanlardan bîhaber!

And içmişler birlikte Fransız İngiliz'i

Nâmert elle, Cennet'ten koparmaya filizi!

Avustralya, Senegal, Cezayir ve Kanada

Gözlerini karartmış güç yetilmez inada.

İngiliz'i anladık... istiladır emeli,

Peki ya şu Zenci'ye, Hindu'ya ne demeli?

Sökülmek isteniyor ki evlad-ı fatihan;

Avuç içi karaya yüklenmiş bütün cihan!

Melekler diyarında bu iş gelmez ihmale,

Şeytan'a geçit vermez şahlanır Çanakkale!



Yıl, bin dokuz yüz on beş: On sekiz mart zaferi!

Çanakkale Boğazı Sırat Köprüsü'nden dar,

Aslan kesildi o gün her Osmanlı neferi,

Kumkale tarafından Seddülbahir'e kadar!

Kilitbahir neresi. Yeni Zelanda nere?...

Düşman boğaz sanıyor... Çelik kollu cendere!

Zırhlı gemiler gelmiş dünyanın bir ucundan.

Kartal pençeyle kaptı deryanın avucundan!

Hangi tarih yâd etmez O vefakâr Nusrat'ı

Döşediği mayınlar aratmadı Sırat'ı!

Yarım Dünya geçiyor, Seyit Onbaşı davran

Kaldır top mermisini tarihe yazsın Havran!

Cennetin bu köşesi nasıl uğrar işgale?

Sükût ikrar dilidir, haykırsın Çanakkale!



Takdir-i İlahidir meleklerin yardımı,

Komutanı Cebrail, bütün ordusu melek...

Gemiler zırhlı diye İstanbul'a vardı mı?

Burası Çanakkale, tufan koparan felek!

Vurulan Kara Belâ yan yattı tabak gibi

Üç dakika içinde mekanı deniz dibi...

Yarım Dünya diyorsan kaderi ondan farksız,

Zırhından yara almış; dümeni kırık, çarksız.

Dokuz savaş gemisi su içinde kavruldu,

Mayın ve obüslerle kaderine savruldu.

İfritlere acımaz yol vermiyor Cebrail,

Yerden fışkıran derya göklere oldu nail.

Düşmanları boğazda kahreden bu şelale,

Nuh Nebi'den sonraki tufandır Çanakkale!



Seddülbahir benzeri sarsıldı Anzak Koyu

Sanki Kıyamet sesi, Sûr üflüyor İsrafil!

Conkbayırı ve Kirte yazılmaz ömür boyu,

Yer ve gökle beraber denizi sarmış gafil.

Mermi mermiyi vurdu, süngü süngüyü yardı;

Toprak yamyam kaynıyor kesilmez oldu ardı.

Adım atacak yer yok Hindu ve Berberi'den,

Anzak'la Kanada'lı koşturuyor geriden.

İngiliz başı çekmiş Fransız'la yarışta

Toprak kızıla dönmüş gördüğün her karışta!

İnsanlığın utancı bitmez görünen bu şer

Kıyameti kopmadan sanki kurulmuş Mahşer!

Dabbe'tül Arz çağrısı gibi gelir Deccâl'e;

Mehdi ve îman sende, vur gitsin Çanakkale!



Gül kokulu diyardır şehitlerin mekânı

Şehidim, meleklerden müjdelendi hediyen.

Ecrini sunmak ister var mı bunun imkânı

Vatan, şehitlerine minnettar ebediyen!

Gök kuşağı nakşolsa makberin kemerine,

Bahreynî inci mercan işlense mermerine,

Sandukası arusek örtüsü sim işinden,

Zemini yâkut olsa kubbesi fil dişinden:

Şehadeti Tevhid'le tattığı andan beri

Firdevs müjdesi alan ne yapsın ki makberi?

Şehide, Medine'nin münevver bucağından

İki Cihan Güneşi yer vermiş kucağından!

Rahat uyusun diye uğramasın ihmale,

Gül-i Rana kokusu başkadır Çanakkale



Şükranla okunsa da şehitlerin destanı

Kan sızan hecelere kalem nasıl dokunsun?

Fatiha'yla duayla ruhların serbest anı

Sana ithaf edilip kaç bin kere okunsun?

Şehadete ererken duyduğun kutlu sesi

Alnına nurla yazdı meleklerin busesi!

Ey şehit, bilinir ki: Ölümsüzsün, dirisin,

Hakk'ın, Cennet müjdeli kullarından birisin!

Kanınla suladığın yere toprak denir mi?

Mirasın korunmadan hakkın hiç ödenir mi?

Vatanın şükranıyken utancı oldu harbin

Şehit sayısına bak: İki yüz elli üç bin!

İçli dualar ile kayıt düştü icmale

Her sayfası yakıcı bir ağıt Çanakkale!



Tarihe ebediyen vurulan altın mühür,

Sökülmeyen perçindir şüheda tılsımından.

Ey şehit, yerin Firdevs meleklerden tezahür

Tescil edilmiştir ki Cennet'in üst kısmından!

Öyle kutlu zafer ki düşündükçe vecd eden,

Melekler secde eder alnı kalkmaz secdeden!

Rengi kanayan lâlem şühedanla bakîdir,

Yazdığın eşsiz destan... Gerisi afakîdir!

İhtirasın esiri yedi düvelden düşman,

Gelibolu'ya ayak bastığına bin pişman!

Mücevheri bilmeden çakıl sanmıştır zahir;

Bastığı toprak değil, cevahirdir cevahir!

Hilâl gökte tutkuyla gülümserken Zühal'e,

Kıyamet kopana dek varılan son merhale:

Böyle destan bir daha yazılmaz Çanakkale!...



İrfan Yılmaz

Dr. İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ

Çanakkale Zaferi Şiirleri, Çanakkale Girilmez Şiiri