U ÇOK GÜZEL 2020-11-24
Çanakkale Şiiri | Şefik Aydemir
Çanakkale
Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar.
Her karış torağında bin,şehit bir mezar.
Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Sen rahat uyu ey şanlı şehit.
Gölgesinde gölgelen al bayrağın.
Hangi kem göz sana edebilir nazar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Yedi cihana yeter yazdığın destan.
Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam.
Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.
Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.
Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.
Şefik Aydemir
çocuk şiirleri okul şiirleri eğitici şiirler öğretici şiirler amatör şiirler şiirlerimiz öğrenci şiirleri belirli gün ve haftalar şiirleri
Çanakkale Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Çanakkale Şiiri Hakkındaki Yorumlar
İçerikle ilgili 90 yorum yazılmış.
Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri
Binbir Çanakkale Gözyaşı
Ağlama ölürümm sana
ağlatma ardından bizi
Boğma binbir düşen gözyaşlarına
toplar tüfekler yetmez bana
Getir düşmanı ezeyim ayaklarımla
Yeter ki ağlatma bizi binbir gözyaşına
Adını kalbime yazmışım
Bekliyor seni orada usulca
Ölmeyecek orada bekliyecek ömrü boyunca
Adını yazdırmayacak düşmanlara
yazamaz yazdırmaz Çanakkale GEçilmez GEçilemezzz...!!!
sıla yaren geyik çamlık ilkokulu 4/A
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Mehmet Akif ERSOY
Çanakkale Savaşı 4
Savaş gemileriyle,
Boğazlar zorlanarak,
Onurlu milletimde,
Sabır taşırılacak…
Çanakkale sevdası,
Ardından İstanbul’la,
Yakın illerimizden,
İşgaller yapılmakla…
İngiliz’in rüyası,
Fransız’ın düşüncesi,
Diğer tüm milletlerin,
Gasp etme felsefesi…
Yapılacak savaşla,
Ülkem yıpratılacak,
Çanakkale’mden sonra,
Yer bırakılmayacak…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Çanakkale'm! Senin Uğruna Canımı Veririm Ben
çanakkale geçilmez arkadaş!
demiştir atalarımız
seyit onbaşı 270 kglik mermiyi
taşırken sırtında tek başına
biz yan gelip yatardık orda
ÇaNaKkAlEm SeNiN uĞrUnA cAnImI vErİrİm BeN
SEN YETERKİ İSTE GELEYİM YANINA
SEN YETER Kİ İSTE ÖLEYİM SENİN UĞRUNA
SEN YETERKİ İSTE VEREYİM CANIMI VATANIM UĞRUNA
SEN YETER Kİ İSTE CANIMI VERİRİM ÇANAKKALEYE
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ DENİLDİ GEÇİLMİYECEKTİR
BİZLER GEÇTİK DÜŞMANLARI
SEN KİM OLUYORSUNDA ÇANAKKALEYİ GEÇMEYE ÇALIŞIYOSUN
EYYY DÜŞMAN
BİRAZ KENDİNE GELSEN İYİ OLACAK
ALAMAZSINIZ BİZİM ELİMİZDEN
ÇANAKKALEYİ
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ EVLAT!!!
ZEYNEP RAMAZAN