imza kelimesinin mecaz anlamı:
Herhangi bir dalda ün yapmış yazar, sanatçı.
İstediğiniz Kelimenin Mecaz Anlamını Arayın
Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir. Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.
Bu sözlük çalışması Türk Dil Kurumunun (TDK) en son değişikliklerine uygun olarak düzenlenmiştir.
ımızganmak kelimesinin mecaz anlamı Kararıp söner gibi olmak.
çelikleşmek kelimesinin mecaz anlamı Çelik gibi sağlam olmak.
dağ adamı kelimesinin mecaz anlamı Kaba, görgüsüz kimse.
köprü kelimesinin mecaz anlamı İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey.
tabiat kelimesinin mecaz anlamı Huy.
parmak kelimesinin mecaz anlamı Bir işe karışmış olma ilgisi.
Mecaz Anlamlı Kelimeler Sözlüğü
kırkambar kelimesinin mecaz anlamı Birçok şey bilen kimse.
sopa kelimesinin mecaz anlamı Dayak, kötek.
zebani kelimesinin mecaz anlamı Zebella.
mekanik kelimesinin mecaz anlamı Makine gibi olan, düşünce ya da istencin etkisi olmadan yapılan.
hayta kelimesinin mecaz anlamı Serseri, külhanbeyi.
kılıf kelimesinin mecaz anlamı Yolsuz bir işe bulunan sudan gerekçe.
kubarmak kelimesinin mecaz anlamı Çalımlı bir tavır takınmak.
hoca kelimesinin mecaz anlamı Akıl öğreten, öğüt veren kimse.
yaldız kelimesinin mecaz anlamı İç yüzü kötü olan bir şeyi, herkesin gözünü boyayarak iyi gösteren hal.
tatlı kelimesinin mecaz anlamı İnsanı çeken, sevilen.
el kelimesinin mecaz anlamı Aracı, vasıta.
tutulmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Birine tutkun olmak, sevmek. 2. Bir işe ya da birine canı sıkılır olmak.
palazlanmak kelimesinin mecaz anlamı Paralanmak, varlığı artmak.
çaktırmadan kelimesinin mecaz anlamı Belli etmeden, sezdirmeden.
orsa boca kelimesinin mecaz anlamı Bata çıka, iyi kötü.
muamma kelimesinin mecaz anlamı Anlatılmaz iş.
boyut kelimesinin mecaz anlamı Durum, içerik derinlik, genişlik, büyüklük kapsam.
yaşamak kelimesinin mecaz anlamı 1. Yer tutmuş olmak. 2. Hoş vakit geçirmek, keyif sürmek. 3. Birine "ne mutlu" olmak. 4. Süredurmak.