Eğitim Sitesi

Seni Tuz Kadar Seviyorum Masalı

Ana Sayfa > Çocuk Masalları > Seni Tuz Kadar Seviyorum Masalı

Seni Tuz Kadar Seviyorum Masalı

Bir varmış, bir yokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir padişahın üç oğlu varmış.

 

Padişah, aklı oldukça kıt bir adammış. Yaşına, padişahlığına yakışmayan hareketler yapar, herkesi kendine güldürürmüş. Devlet işleriyle hiç uğraşmazmış. Vaktini hep ava gitmekle, eğlenceler tertiplemekle geçirirmiş.

 

Günlerden bir gün, üç oğlunu da yanına çağırmış, onlara :

 

Söyleyin bakayım, diye sormuş, beni ne kadar seviyorsunuz?

 

Babalarının böyle tuhaf hallerine alışık olan şehzadeler, onun bu sorusunu hiç yadırgamamışlar. Fakat, onun, sorduğu bir şeye karşılık verilmediği zaman da ne kadar kızdığını bilirlermiş. Önce en büyük şehzade cevap vererek :

 

Babacığım, demiş, sizi altın kadar, elmas kadar, pırlanta kadar seviyorum.

 

Büyük oğlunun bu cevabı padişahın pek hoşuna gitmiş. Kahkahalarla güldükten sonra, ortanca oğluna bakmış :

 

Ya sen beni ne kadar seviyorsun bakayım? diye sormuş. O da :

 

Babacığım, demiş, ben sizi bal kadar, börek kadar, kadayıf kadar seviyorum.

 

Ortanca oğlunun cevabı da padişahın hoşuna gitmiş. Gene kahkahalarla gülmüş. Sonra en küçük şehzadeye dönerek:

 

Söyle benim küçük oğlum, demiş, ya sen beni ne kadar seviyorsun bakayım?

 

Küçük oğlan, birdenbire cevap verememiş. Biraz yutkunduktan sonra:

 

Babacığım, demiş, ben sizi tuz kadar seviyorum.

 

Küçük şehzadenin bu beklenmedik cevabı karşısında, ağabeyleri, kendilerini tutamayıp gülmüşler. Padişahın da suratı birden asılmış. Kaşlarını çatarak:

 

Ne dedin, ne dedin?! diye bağırmış. Beni tuz kadar seviyorsun ha? Seni utanmaz, hain evlat seni. Dünyada tuzdan daha kıymetli bir şey bulamadın mı?!

 

Sonra, hiddetle, yanındaki küçük bir sedef sandıktan iki kese altın çıkarmış. Birini büyük oğluna, ötekini de ortanca oğluna atmış. Onlara, eliyle dışarı çıkmalarını işaret etmiş. Her iki oğlu da âdeta yerleri öpüp geri geri giderlerken, padişah ellerini çırpmış. İçeri bir arap girince:

 

Çabuk bana cellatları çağırın! Diye bağırmış.

 

Arap uşak hemen dışarıya çıkmış. Kısa bir zaman sonra, iri boylu, yarı çıplak bir halde, korkunç iki arap cellatla içeri girmiş.

 

Padişah, küçük oğlunu göstererek:

 

Çabuk bunu alın! Kafasını uçurun! Diye bağırmış. Eğer emrimi yerine getirmezseniz, ikinizi de parça parça doğratırım...

 

Herkes gibi sarayda küçük şehzadeyi cellatlar da pek çok severlermiş. Padişahın bu emri üzerine, onu tutup sürükleyerek dışarıya çıkarmışlar. Hemen iki at hazırlatmışlar. Birisi küçük şehzadeyi yanına almış. Atları dağlara doğru sürüp gitmişler.

 

Saraydan oldukça uzak bir yerde, bir dağ başında durmuşlar.

 

Küçük şehzade pek üzüntülü imiş. Dokunsalar nerede ise ağlayacakmış. Cellatlar onun bu haline acımışlar. Bir tanesi:

 

Şehzadem, demiş, biz sana kıyamayacağız. Ama, padişahımızın emrini sen de kulaklarınla duydun. Bari gömleğini çıkarıp bize ver de, bir tavşan yakalayıp onun kanına bulayalım... “İşte şehzadeyi kestik” diye kanlı gömleği götürüp babanıza verelim. Sen de buralardan uzaklaş, bir daha memlekete dönme!

 

Şehzade, cellatların bu teklifine sevinmiş. Hemen soyunup gömleğini onlara vermiş. Hayatını bağışladıkları için her ikisine de teşekkür etmiş. Atın birini de onlardan alarak uzaklaşmış, gözden kaybolmuş.

 

Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, altı ay bir güz gitmiş... Nihayet bir memlekete varmış. O kadar yorgunmuş ki, neredeyse, attan inerek yere uzanıp uyuyacakmış.

 

Şehre girerken, yol kenarındaki ilk evin kapısını çalmış. Kapıyı ihtiyar bir kadın açmış. Ona, şehzade olduğunu bildirmemiş, dünyada kimsesi bulanmadığını, bu memleketin de yabancısı olduğunu söyleyerek kendisini evlatlığa kabul etmesini rica etmiş. Zaten ihtiyar kadının da hiç kimsesi yokmuş. Zahmet çekmeden yetişmiş bir çocuk sahibi oldum diye sevinerek şehzadeyi evlatlığa kabul etmiş.

 

İhtiyar kadın, şehzadenin önüne yiyecek koymuş. Karnını doyuran şehzade, gidip çeşmede elini, yüzünü, ayaklarını güzelce yıkamış. Sonra atının da karnını doyurmuş. Bu işler bitince, kadının yaptığı yatağa kendini atarak derin bir uykuya dalmış.

 

Ertesi sabah uyandığı zaman, şehzade, pencereden halkın akın halinde bir tarafa doğru gittiğini görmüş, ihtiyar kadına:

 

Anacığım demiş, herkes böyle nereye gidiyor? Bayram filan mı var?

 

İhtiyar kadın:

 

Bayram değil ama oğlum, demiş, ondan daha önemli bir şey var. Bugün talih kuşunu uçuracaklar, padişahımızı seçecekler...

 

Bu sefer şehzade:

 

Ne olur anacığım, demiş, beni de götür. Hiç olmazsa seyrederiz.

 

İhtiyar kadın evlatlığını kıramamış. Kalkıp giyinerek sokağa çıkmışlar. Halkla beraber büyük meydana gitmişler.

 

Herkes toplandıktan sonra, talih kuşunu uçurmuşlar. Talih kuşu, kalabalığın üzerinde dolaşmaya başlamış. Kimisi, “acaba bana mı konacak?” diye heyecan geçiriyor, kimisi de, “benim başıma konsun” diye ayaklarının ucuna basarak boyunu yükseltiyormuş.

 

Ne ise, kuş, döne dolaşa gelip bizim küçük şehzadenin başına konmamış mı?

 

Buna hiç kimse razı olmamış. Her kafadan bir laf çıkıyor, kimisi de:

 

O yabancı, padişah olamaz! diye bağırıyormuş. Çaresiz seçimi bozmuşlar. Ertesi sabah tekrar toplanmaya karar vermişler.

 

Ertesi gün herkes gene meydanda toplanmış. Bu sefer de bir yanlışlık olur da, halkı kızdırırım diye, küçük şehzade, gidip yol kenarındaki mezarlıkta, bir taşın yanında oturmuş.

 

Talih kuşunu uçurmuşlar. Halk heyecandan kırılıyormuş. Ama kimsede de ses seda yokmuş. Gözler hep havada kuşun uçuşunu dikkatle takip ediyormuş.

 

Talih kuşu, döne dolaşa gidip bu sefer de mezarlık kenarında oturan şehzadenin başına konmamış mı?

 

Halk gene kıyameti koparmış. Bir taraftan da:

 

Olmadı, olmadı, Türk'ün şartı üçtür; diye bağıranlar olmuş. Çaresiz bu seçimi de bozmuşlar. Yeniden toplanmaya karar vermişler.

 

Ertesi sabah, halk meydanda çok erkenden toplanmış. Şehzade ile ihtiyar kadın evlerinden henüz çıkmış, meydana doğru gelirlerken, talih kuşu uçurulmuş.

 

Kuş gene kalabalığın üzerinde birkaç defa dönmüş. Sonra oradan hızla uzaklaşarak, gidip meydana doğru yeni gelmekte olan şehzadenin başına üçüncü defa konmuş. Bu sefer hiç kimse itiraz edememiş. Bizim küçük şehzade de padişah olarak o memleketin idaresini eline almış. Akıllı çocuk olduğu için, kısa zamanda halka kendini sevdirmiş. Birçok işler yapmış. Memleketi gül gibi idare etmeye başlamış.

 

Aradan yıllar geçmiş. Genç padişah, kendisini bildirmeden, babasına bir mektup göndererek, memleketine davet etmiş. Babası, komşu bir memleket padişahından gelen dâveti kabul etmiş. Gezip eğlenmeye bayıldığı için, bir tabur askerle birlikte hemen gelmiş.

 

Genç padişah, çok güzel yemekler hazırlatmış. Fakat hiç birine tuz koydurtmamış.

 

Genç padişah bıyık ve sakal bıraktığı için, ilk karşılaştıkları zaman babasının tanımadığını hissedince, pek sevinmiş.

 

Ne ise, akşam yemeğini yemişler. Misafir padişah yemekleri çok beğenmiş ama, tuzsuz oluşuna hayret etmiş. İçine baygınlıklar geldiği halde, hiçbir şey söylememiş.

 

Ertesi gün, askerlerini dolaşmış. Hatırlarını sormuş. Onlar da yemeklerin tuzsuz oluşundan şikâyet etmişler.

 

O gün öğle yemeğini yerlerken, misafir padişah:

 

Kuzum, sizin memlekette tuz bulunmaz mı? diye sormuş. Genç padişah, gülerek:

 

Vardır padişahım, diye cevap vermiş. Hem o kadar çoktur ki, bütün dünyaya tuz buradan gider.

 

Bu cevaba büsbütün şaşıran padişah:

 

İyi ama, demiş, bütün yemekleriniz tuzsuz. Sebebi nedir?

 

Genç padişah bu sefer:

 

Sizin tuzu hiç sevmediğinizi, yemeklerinize koydurmadığınızı söylediler de, demiş, onun için koydurmadım.

 

Padişah, derhal atılmış:

 

Katiyen efendim, demiş, yanlış söylemişler. Tuzsuz hayat mı olurmuş? Ben tuzu çok severim.

 

O zaman, genç padişah, gülerek:

 

Ama, demiş, küçük oğlunuz size: “Ben seni tuz kadar severim” dediği zaman, onu cellatlara teslim etmiştiniz?

 

Bu söz üzerine, padişah, kendine gelmiş. Karşısındaki genç padişaha dikkatle bakınca, oğlunu tanımış. Arkasından da gözlerinden iki damla yaş yuvarlanmaya başlamış.

 

Baba, oğul hemen kucaklaşmışlar. Sevinçleri görülecek şeymiş. Onlar ermiş muradına...

add

tag Masal Sitesi Masal Oku en Güzel Masallar Masal Kitabı Değişik Masallar Masalcı Masal Dinle Çocuk Masalları Çocuk Masalı Sevinç Kılıçkap

Seni Tuz Kadar Seviyorum Masalı Hakkında Yorum Yazın...

  

Seni Tuz Kadar Seviyorum Masalı Hakkında Yorumlar

Selim Yapacağınız hikayenin basitliği beni benden aldı babanın aşırı tepkileri üzerine düşünülmemiş anlaşılan padişahın psikolojik sorunları var Teşekkürlerr 2023-07-26

Fermude Bu masalı kızıma okuyordum ağlamaktan uyuyamadı... 2022-11-23

Beren Ecrin Kar Çok güzel ve anlamlı bir metin ben çok sevdim 2022-10-06

Aksa ❤️ ❤️ Çok uzun ve ben yazıyorum 2022-09-24

AzraKılıç Çok güzel masal BAYILDIM! 2022-04-26

Selim Şahin Tek kelimeyle MUHTEŞEM!!!! 2022-04-24

gülay begeç güzel hikaye herkese tafsiye ederim00 2021-08-17

macit muhtesem bir hikaye ama cooook uzun 2021-06-24

tolga 4-6 yaş grubu için guzel hikaye. ama bence çok saçma 2021-05-26

erdem tuz kadar seviyorum sözü aslında güzel 2021-04-27

AKİF SU ÇOK HARİKA 2021-01-04

AKİF SU Çok güzel bir hikaye 2021-01-04

Taner Yavuz Çok güzel olmuş bence helesonu 2020-12-24

Berjin Çok güzel bir hikaye 2020-12-23

Taner Yavuz Çok güzel olmuş bence helesonu çok iyi olmuş 2020-12-23

Taner Yavuz Masal çok güzel olmuş bence helesonu çok güzel 2020-12-23

Salima Bence çoooook uzun 2020-12-01

Elanur Çok duygulandim anlamlı bir hikâye herkese tavsiye ederim 2020-09-26

sinem su Bence bu metin çok güzel ben çok beyendim heleki metinin sonu 2020-03-27

Arzuw Ben aslynda tuzu sewmiyorum bu masaldan sonra tuzuda sewiyorum ben bu masaly aslynda TRT cocukda izlemisdim bu masalyn bicok yerini değiştirmisler .Coooook guzel bi masal tawsiye ederim 2020-01-06

YUSUF AZ KALSIN AĞLAYACAKTIM ÇOK GÜZEL OLMUŞ YAPANA ALLAH RAZI OLSUN 2019-02-09

Emra yaşar Çok güzel olmus elerinize sağlık ☺☺☺☺ 2019-01-27

songül ana düşüncesi ne söyler misiniz 2018-12-11

şeyma burada herkeze öneririm 2018-07-02

şeyma çok güzel bir masal çok beğendim yani harika olmuş 2018-07-02

Önceki Yorumları Göster

İçerikle ilgili 41 yorum yazılmış.

Yeni Eklenen Çocuk Masalları

Seni Tuz Kadar Seviyorum Masalı