Kulak kabartmak
Kulak kabartmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-10-17 01:29:15
Çaktırmadan, belli etmemeye çalışarak dinlemek.
"Dayanamayıp yanındakilerin konuşmalarına kulak kabarttı."
"Merak ettiğimden yan masadakilerin konuşmalarına kulak kabarttım."
"Bizi de ilgilendiren bir konu olduğu için kulak kabarttım."
"Makbule geçen kulak kabartmış, sizin kızı isteyeceklermiş."
Koltuklarını kabartmak
Koltuklarını kabartmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-11-09 18:04:04
1. Kıvanç duymaya, övünmeye, iftihar etmeye yol açacak bir şey yapmak.
"Milli takım, aldığı galibiyetlerle koltuklarımızı kabarttı."
"Üniversiteyi kazanan öğrenciler, öğretmenlerinin koltuklarını kabarttı."
"Evlatlarım başarılarıyla koltuklarımı kabartmaya devam ediyor."
2. Bir olaydan dolayı kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek, gururlanmak, iftihar etmek.
"Babası, koltuklarını kabartmış en baş köşede oturuyordu."
"Müdür, koltuklarını kabartmış öğrencilere teşekkür konuşması yapıyordu."
Göğsünü kabartmak
Göğsünü kabartmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-11-09 18:04:19
1. Kıvanç duymaya, övünmeye, iftihar etmeye yol açacak bir şey yapmak.
"Milli takım, aldığı galibiyetlerle göğsümüzü kabarttı."
"Üniversiteyi kazanan öğrenciler, öğretmenlerinin göğsünü kabarttı."
"Evlatlarım başarılarıyla göğsümü kabartmaya devam ediyor."
2. Bir olaydan dolayı kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek, gururlanmak, iftihar etmek.
"Babası, göğsünü kabartmış en baş köşede oturuyordu."
"Müdür, göğsünü kabartmış öğrencilere teşekkür konuşması yapıyordu."