Eğitim Sitesi

Severim Kırşehir'i Şiiri

Severim Kırşehir'i Şiiri | Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Severim Kırşehir'i

Severim Kırşehir’i, hayalimde, duamda,
Dedelerimin şehri hep Fatihalarımda…

Annem, babam, ailem, soyum, sülalem, ceddim,
Gelmişim ve geçmişim, apaçık Kırşehirliyim.

Fakat uzaklardayım, Rab’bim hep benimledir.
Gönlüm memleketimde, ruhum Kırşehir’dedir,

Kırşehir yüreğimde, Kırşehir geçmişimde,
Bedensiz dolaşırım hep ziyaretlerimde.

Bilinçaltımdan çıkmaz, rüyalarıma hep girer,
Rable yakınlaşırım, olmadım hiç derbeder.

Uyurum Kırşehir’deyim, melekler reddetmez,
Dedelerim görmezler, babamsa engellemez.

Fakat hepsi meşguldür çünkü bunlar rahmetli,
İlgilenen hiç olmaz, derim bu nasıl Kırşehirli?

İçlerinden geçerim, kanatlanır ulaşamam,
Toprağında yaşarım, yine de başaramam.

Çektiğim tüm günahım, ayağımı basamadım,
Belki en uğrak yerim, daha hiç yaşayamadım.

Kırmızılı güllü Hoca, derler böyle anılırım.
Kırşehir’in gülünü, yıllardır yakamda taşırım,

Hep sanal âlemlerde, ruhların âleminde,
Ölsem de yaşasam da Kırşehir içerimde.

Ne ulaşılamaz ne hasret veren bir şehir,
Yarın Rab’den isterim, ahirette Kırşehir.

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

add

tag Severim Kırşehir’İ eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Severim Kırşehir'i Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Severim Kırşehir'i Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer İller, İlçeler, Beldeler, Mahallelerle İlgili Şiirler

Şirin Gökçeli

ŞİRİN GÖKÇELİ

Gökçeli Niksar’ın incisi, süsü,
Yeşile bürünmüş bitki örtüsü,
Dillere dolanmış bereket türküsü,
Bolluğun diyarı Gökçeli Beldesi.

Üzümü, pekmezi dünya markası,
Yaprağı ince süper dolması,
Halkın emeği, gelir kapısı,
Bereketli yerdir güzel Gökçeli.

Toprağı verimli yetişir sebze,
Hepside doğal, hepside taze,
Daha çok ürünler sunuyor bize,
Bereketli belde güzel Gökçeli.

Üzüm beldede altın gibidir,
Ekmek parası alın teridir,
Yaprağın merkezi başkentidir,
Bereketli yerdir güzel Gökçeli.

Yaprağı tanınır hemen her yerde,
Damarsız dışı incecik perde,
Tadını tat bir daha verde,
Bir başka güzel bizim Gökçeli.

Üzümü öz kendi markası,
Dışının rengi altın sarısı,
Tarlada geçer yılın yarısı,
Çalışkan insanlı güzel Gökçeli.

Dilim Kayalar nerede sor,
Acayip şekilli, renkleri mor,
Binlerce yılda oluşmuş zor,
Bir başka güzel bizim Gökçeli.

Gökçeli yakın kolay varması,
Her taraf bağlık, üzüm asması,
Birinci gelir yaprak sarması,
Cennet’ten köşe Yeşil Gökçeli.

Üzümü sıkılır şıra yapılır,
Tavada kaynarken toprak atılır,
Şişeye konup sonra satılır,
Üzümün başkenti güzel Gökçeli.

Yaprağı kopar, dalından yeşil,
İçini doldur ateşte pişir,
Çevreyi seyret, görünce şaşır,
Bir başka güzel bizim Gökçeli.

Ünal GÜNEŞDOĞDU

Ünal GÜNEŞDOĞDU

Kırşehir'in Mucurlusuyum

İstanbullu değilim, İzmirli hiç değilim,
Ne Ankaralıyım ne de diğer illerdenim...

Doya doya da olsa bu illerde yaşadım,
Sevdiğim Kırşehir'e adım da atamadım...

Çocukluğum Ankara sonra İzmir'de geçti,
İstanbul gençliğim, ufkumu genişletti...

Eskişehir, Rize dâhil yerleştim ve yaşadım,
Kayseri, Yozgat, Bitlis beşer yılımı aşırdım...

Gezdiklerimiz hariç yerleştiğim yerlerdir,
Şu an Konya'dayım on yıl geçirilmiştir...

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Yayla Sahili

Saros, Ege'de gözüm; Yayla, gözümde inci!
Sahiline dökülmüş gökyüzünün bilinci!
Simli her kum tanesi parlarken yıldız gibi
Samanyolu'na benzer Yayla'nın kum sahili.

Bronz heykel gibidir sahildeki insanlar.
Kumlarına yatarlar, kumdan evler yaparlar.
Balıkçı tekneleri kısmete ağ atarak
Martılarla birlikte suda nasip ararlar.

Evlerin bahçeleri süslüdür çiçeklerle;
Sümbül, zambak, gül, lale, papatya..menekşeyle
Dallarda ötüp duran saka ve bülbülüyle
Aşiyan diyarıdır Yayla'nın kum sahili.

'Yayla Köyü' dendi mi hemen geçme, dur biraz!
Gönlündeki tortuyu kumlarına dök biraz.
Tertemiz sularında bir kaç kulaç atarak
Her çeşit yorgunluğu sularına saç biraz!

Yayla'nın kum sahili uyuyan bir melektir!
Kumu okşayan deniz, ürkek bir kelebektir!
Şırıl şırıl ninniyle uyuduğu geceden
Aynı şırıltılarla uyanan bir bebektir!

Açar açmaz gözünü, güneş sahile akar!
Mavi deniz usulca kumun yüzünü yıkar!
Babalar çocuklarla denize olta atar.
Yayla'nın kum sahili her sabah huzur kokar.

Kimi de uykusunu mavi sularda açar
Kurbağalama, kelebek...sırt üstü suya yatar..
Yeni uyanan deniz, şaşkın gözlerle bakar!
Bir kaç martı gülerek havada pike atar

Semaya bakan sular platonik aşktadır
Kavuşmak özlemiyle sanki tutuşmaktadır..
Çok uzakta beliren minik minik dalgalar
Beyaz yunuslar gibi sahile akmaktadır...

Birbirinin üstünden kaya kaya ilerler
Yeleleri masmavi beyaz salyalı taylar!
Sahile varır varmaz kumlarda erir gider
Tayların ağzındaki bol köpüklü salyalar..

Uzaktaki tepeler sık sık renk değiştirir.
Yayla'ya nispet diye sanki süslenmektedir.
Buluttan şapka yapıp, bazan allık sürmekte
Yayla'nın sahiline her gün özenmektedir!

Uzanır iki yana sahilin bol kumları
Danişment, Erikli'de..Vakıf'tadır kolları!
Taş limana girince balıkçı kayıkları
Canınıza can katar Yayla'nın balıkları!

Dört bir yana dökülür yorgunluklar, elemler!
Tarlada mantar gibi kumsalda şemsiyeler.
Yakamozlu suların sihirli parıltısı
İnsanların gözünün bebeğinde yüzerler!

Evlerde, bahçelerde insanlar hep mutludur.
Martılar bile burda, yarından umutludur!
Güneşin tayfı vurur onun ılık suyuna
Yayla'nın Sahili'nde mavi renk en mutludur!

İnsanlar mavi bakar! Çiçekler mavi kokar!
Martılar mavi gökte, masmavi kanat açar!
Gece gündüz duyulur sahilin her yanından
Dalga sesleri gibi o mavi kahkahalar!

Kemanesi denizdir, kumları keman teli
Kemanın tellerini okşar denizin eli!
'Kasap'ı fısıldarken kumun simli telleri
Dökülür sahiline tüm Keşan türküleri!

Yayla'nın sahiline her gelen iz bırakır.
Kumsaldaki bu izler mavi suya karışır.
Alır götürür onu hışırtılı dalgalar
Bambaşka sahillere sizden selam bırakır!

Yayla'nın sahilinde deniz hep 'çarşaf gibi '
Yüzmeye doyamazsın buruşur diye teni!
Onda yüzen her insan olur onun bir ben'i!
Yayla'nın denizinde yüzmeye doyamazsın!

Çoluk çocuk, genç yaşlı, gezerler sahilinde
Ne arasan bulunur Yayla'nın rençberinde
Güneşin bakışları her an insan teninde,
Yanmaya doyamazsın Yayla'nın Sahili'nde!

O kadar sıcaktır ki sahilin simli kumu
Çıplak ayaklarınla kumlara basamazsın.
Pırıl pırıl, tertemiz gök mavisi suyuna
Gökten düşmüş sanarak bakmaya doyamazsın!

Eğer dayanamazsan güneşin kucağına
Bir meşe gölgesinde otur gönül dalıma!
Gönlünün sıcağını bırak meltemlerime
'Gönlümü Yayla yaptım ' Yayla Sahille

Ali Koç Elegeçmez
19.nisan.2019/Keşan

Ali Koç Elegeçmez

Gündüzün Koynunda Saros'un Gözleri!

Zıtların birliğinde dört nala akan zaman
0 sanal varlığıyla belirince ufuktan
Saros’u bir cennete benzetmek ister gibi
Sihirli fırçasını çıkarır fıtratından!
*
Her seher vakti güneş, geçer aynı yerine
Döker bütün nurunu semanın üzerine
Seher denen bu anda, sema benzerken güle
Cennetin aksi düşer körfezin tuvaline!
*
Yıldızlarla süslenmiş simsiyah bir geceyi
“Sema” adlı mavi gül, ayırırken uzaydan
Bu gülün yaprakları altındaki körfezi
Yedi renkli zümrüte benzetir artık zaman
*
Bu anda, yarımada çıkar suyun üstüne
Bin renkli bindallıyı giyinir üzerine
Yemyeşil rimelini sürünce kirpiğine
Aşkın mavisi düşer denizin gözlerine
*
Ufukta dansa başlar deniz, mavi gök ile
Etekleri savrulur upuzun kum sahile
Güneşin ateşiyle yanarken engin deniz
Vuslat huzuru siner semanın gözlerine
*
Sonra kumlar tutuşur sahilin her yerinde
Huzur yelleri eser ağaç gölgelerinde
Yunus’un yanan gönlü düşmüş gibi gönlüne
Işınlar raksa başlar suyun zerrelerinde
*
Körfezin kollarında canlanan bu gonca gül
Körfezi benzetirken bir irem bahçesine
Zamansız mekanların dinginliği çökelir
Saros denen “bu cennet bu cehennem” üstüne!
*
O eşsiz lisanıyla tabiat gelir dile
Güller işte bu anda aşık olur bülbüle
En katı gönül bile bu güzellik önünde
Oğul oğul asılır Sarozsun gözlerine!
*
Yamaçlardan el sallar artık ahlat, meşe,çam
Yemyeşil yaşmağını çıkarmadan başından
Gergeflere işlenen rengarenk çiçeklerin
Kokuları yayılır körfeze sabah akşam.
*
İnmez iyot kokusu meltemlerin sırtından
Gören Mecnun’a benzer, Saros’un endamından
Hele buse almışsa güneşinden, kumundan
Gönlünün çapasını alamaz sularından
*
Hüdhüdler keşfe çıkar masalsı renkleriyle!
Sanki pulsuz mektuplar taşırlar dilleriyle
Çok uzak diyarlardan haber getirmiş gibi
Ötüp ötüp dururlar denizin üzerinde
*
Su dibinde gezinir deniz minareleri
Huzur turuna çıkar minik balık timleri
Kumdan ati örerken çocukların elleri!
Güneşten hayat çalar Saros’un dilberleri!
*
Ve güneş bırakınca semaya son buseyi
Utangaç renkler kaplar semanın gözlerini
Dallardaki kuşların veda şarkılarında
Gül kurusu al bürür göğün mavi tenini
*
Körfezin bedenine bu anda çöker sancı
Gündüz güzelliğinin gönülde kalır tadı
Anlarız ki çaresiz, uyarak “ol! ” emrine
Değişim, vurmaktadır terkisine kırbacı!

Ali Koç Elegeçmez
12.nisan.2019-cuma

Ali Koç Elegeçmez

İller, İlçeler, Beldeler, Mahallelerle İlgili Şiirler, Severim Kırşehir'i Şiiri