Eğitim Sitesi

Onbeşliler! Şiiri

Onbeşliler! Şiiri | Ali Koç Elegeçmez

Onbeşliler!

Dünyaya sen gösterdin nasıl korunur vatan!
İmanlı göğüslerle; çelikten daha sağlam
Aşılmaz bir duvarı nasıl örermiş insan!
Bu cennet vatan için nasıl verilirmiş can!
*
Dünyaya sen gösterdin şehit olmak ne demek!
Yâr'e candan bir buse verir gibi can vermek!
Canını versen bile hiç ölmemek ne demek!
'Ölümlerden öteye ölmeye koşan Mehmet! '
*
Dünyaya sen öğrettin, Mehmet demek ne demek!
Komutanın emrine nasıl uyar bir Mehmet!
Kıpkızıl akşamların o ölüm sağnağında
'Ölümlerden öteye nasıl uçar bir Mehmet! '
...
Yıl 1915' ti...
Bademler açmaktaydı...
Zaman Boğaz'da durmuş, Mehmet'e bakmaktaydı!
Vatan için Mehmet'e onur veren o ölüm
Emperyal gemilerden o yıl sırıtmaktaydı
*
Kırkında..otuzunda..onbeşinde gençtiler.
Emperyal orduları kovmaya gelmiştiler.
Kimi muvazzaf asker, kimi gönüllü bir er
Bir öğretmen...öğrenci...ya da bir rençberdiler.
Düşmanı durdurmaya birlikte and içtiler!
*
Zamanı deler gibi düştü gökten mermiler
Sanki kıyamet idi, ölüm kustu gemiler!
Kırlarda bahar söndü! İnsanlık burda öldü!
Boğaz'ın sularına pis salyalar döküldü!
*
Kudurmuş kurtlar gibi saldırdılar bir anda
0 gümüşi sahili kirlettiler kanlarla
Bu bir savaş değildi, vallahi bir soykırım.
Yılar mı Mehmetçik'im, haykırdı: 'Hücum! Hücüm! '
*
'Allah, Allah! ' sesiyle inledi yerler gökler!
Boğaz'da matem vardı, ölüm kusarken günler!
Hangi düşman dayanır imanlı göğüslere
Mehmetçik'in önünde dümdüz oldu tepeler!
*
Bir kere sarsılmadan atıldılar ileri
Düşmanın üzerine göz kırpmadan gittiler.
Şaşırdı kaldı düşman! ..Açıldı gözbebekler!
Dere-tepeyi aşıp, uçarken Mehmetçik'ler!
*
Bu ne harb idi ya Râb! Bu nasıl bir harb idi!
Çarığı- çapasıyla Mehmet şahlanmaktaydı!
Vatana, ekmeğine göz diken düşmanını
Denize dökmek için kanatsız uçmaktaydı!
*
Ceplerinde ya mektup, ya da bir mendil vardı.
Burada mağlup olmak onlar için bir ar'dı!
Ya şehit olacağız, ya gazi demiştiler
Alay alay gelmişler bir avuç dönmüştüler!
*
İmanlı göğüslerle tarihe yön verdiler
İşte bu Mehmetlere 'ONBEŞLİLER' dediler!

Vatan nasıl korunur gösterdin be Mehmet'im!
Mertliğini sunarken bir gül gibi dünyaya!
Yarım kalan işleri bırakıp torunlara
Ebedi bir yaşama kanatlandın Mehmet'im!

..............*.......
30.mart.2019/cumartesi
Ali Koç Elegeçmez

add

tag Onbeşliler! eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Ali Koç Elegeçmez

Onbeşliler! Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Onbeşliler! Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri

Dur Yolcu

Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir!

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir!...

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir!...

NECMETTİN HALİL ONAN

Mehmet emin AKGÜL

Mehmetçik

Kan, barut, cephane kokusu
Oluşuyor mekan-ı cenneti
Bir küçük toprak için
İçiyor şehadet şerbeti!

Allahuekber deyip koştuğunda
Giyiyor dikişsiz elbiseyi
Kaldırıyor 276 okkayı Seyit
Gömüyor gemiyi deryay-ı engine

Top sesleri yankı yankı
Koşuyor düşmana süngü süngü
İçince şehadet şerbeti
Varıyor murad-ı gayesine

Küffar ki zevk-ü alem peşinde
İçki, tütün, kumardır bütün zevkleri
Lakin müminin ilacıdır şehadet şerbeti
Tatlı uykuya dalar ölüm gibi

Düşman geliyor tabur tabur
Gökten bomba yağıyor, yerden ateş fışkırıyor
Kim ki bunları göğüsleyebilir?
İşte adıdır Mehmet-i Muhammed-i

Berat YILDIZ

18 Mart Çanakkale Savaşı’yla 16

Vatan önceliğimiz,
Türkiye’miz canımız,
Bir karış yer verilmez,
Dökülsün tüm kanımız…

Çanakkale Savaşı’m,
Ders vermemiş gibiydi,
Kurtuluş Savaşı’msa,
Bir netice işiydi…

Yedi düvele karşı,
Binlerce şehit verdik,
Biz, Türk milletiyiz,
Bayrağı düşürmedik…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Zindandan Mehmed'e Mektup

Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

(1961)

Necip Fazıl Kısakürek

Bahadır Alemdar

Çanakkale Zaferi Şiirleri, Onbeşliler! Şiiri