Eğitim Sitesi

Mehmet Akif Ve Gençlik 5 Şiiri

Mehmet Akif Ve Gençlik 5 Şiiri | Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Akif Ve Gençlik 5

Bayrağımız ay yıldız, vatanımsa kutsalım,
Gençliğimiz en yüce bakidir Türk varlığım…

Çünkü Akiflerim var her biri vatansever,
Her birisi şerefli koca koca yürekler…

Akif inceliğinde vatan sevdalılarım,
Şerre taviz vermeyen canlarım cananlarım…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

add

tag Mehmet Akif Ve Gençlik 5 eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Akif Ve Gençlik 5 Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Mehmet Akif Ve Gençlik 5 Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer İstiklal Marşı ve Mehmet Akif ERSOY Şiirleri

İstiklâl Marşı'nın Kabulü Ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü 2

İstiklâl Marşı'nın Kabulü ve Mehmet Akif ERSOY' u Anma Günü 2
Moral ihtiyacımız için bir marş lâzımdı,
İnönü tarafından marş teklifi hazırdı...

Bakanlık izin vermiş, yarışma açılacak,
Bir marş yazılacak ki, Dünya alkışlayacak...

Şiirler incelenmiş, layık görülmemişti,
Binlercesi atılmış, çare Mehmet Akif'ti...

Para karşılığında, marş yazılmaz diyordu,
Israr dahi edilse kalbi kırılıyordu...

Dostlarının ısrarı, Akif'i zorlamıştı,
Vatan sevgisi için, fedakâr davranmıştı...

Amaç vatan milletti, Akif iman doluydu,
Zerre çıkarı yoktu, Rab'bine sorumluydu...

Ahlâkı ve ilkesiyle bir devire tanıktı,
Çok ulvî bir hal ile marşımızı yazmıştı...

Millî mücadelede, daima kahramandı,
Yüreğindeki iman, marşa da yansımıştı...

Mehmet Tevfik Temiztürk

Mehmet Tevfik Temiztürk

Mehmet Akif Ve Gençlik 8

Gençliğimiz kararlı vatan savunmasında,
Milletimin yanında fikirleri sunmada…

Medeniyet, dersen yalnızca bizim işimiz,
Milletçe inançlıyız hem de merhametliyiz…

Bilim teknik ya da fen yine bizim işimiz,
Akıl mantık bizlerde çünkü biz yürekliyiz…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

İstiklal Marşımızın Anlamı

Mehmet Akif yazmıştır kıta kıta marşımı,
Akılda kaldığınca kıtaların anlamı…

Dedik, sıralayalım ifade edileni,
İlk kıtadan başlayıp mana içeriğini…

Bayrak milletimizin bağımsızlığı demek,
Bu bir sembol ise de son ocakla tütecek…

Ve der işgal güçleri vatanıma girmişler,
Bu yüzden de bayrağı öfkelendirmişler…

Der, kaşlarını çatma tavır alma öfkeli,
Bağımsızlık hakkımız ki artık gülümsemeli…

Türk’üz, hür yaşamışız ta ezelinden beri,
Bağımsızlık için aşarız enginleri…

Çelik zırhsız da olsa Türk milleti imanlı,
Canavarla baş etmekte daima kararlı…

Saldırırsa alçaklar gövden ile siper kur,
Tüm hayâsızlıkları engelle ve durdur…

Hakk’ın vaat ettiği günler mutlak doğacak,
Vatanseverlilerle vatanın korunacak…

Toprak bildiğin yerde büyük zorluk çekmişiz,
Kefensiz yatanları hiç incitmemeliyiz…

Cennet topraklarımız şehitlerin kanıyla,
Bedeninle duvar ol fedakâr ol canınla…

Ezanlar ki okunsun düşman el değemesin,
Yurdumun her yerinde ezanlarım inlesin…

Mezar taşsızlar varsa da yükselirler arşa,
Rabbine şükür eder bir mezar taşım varsa…

Der, dökülen kanlarım bağımsızlığımıza,
Helaldir milletime bunlar denk hakkımıza…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Akif Ersoy

1873 senesinde;
İstanbul’un Fatih semtinde,
Küçük bir köşk içinde;
Ragıyf isminde,
Bir çocuk dünyaya geldi…

Bu çocuk Mehmet Akif’ti,
Bağımsızlık marşını yazacak,
Dünyaya seslenecekti…
Marşımızla tanınacak;
Evrenselleşecekti…

Daha yaşı dört iken,
O her şeyin bilincinde...
Emsallerinden çok erken,
Mahalle Mektebinde,
Okudu sevinç içinde…

İptidai Mektebine katıldı,
Bir de liderliğe atıldı,
Çocukluğunun başında,
Henüz çocukluk çağında,
Beş buçuk, altı yaşında…

Ders kitapları elinde,
Kaynak kitapları dilinde,
Müfredatın çok üzerinde,
Birincilik yine onun elinde,
Yükselirdi hep en önde…

Sevilirdi, severdi,
Herkes onu överdi,
O her yerde liderdi
Ve en önden giderdi,
Yine de övünmezdi…

Babasından ders aldı,
Okudu anladı, Kur’an’ı,
Esat Efendi’den de yararlandı,
Küçük yaşta; Mesneviyi,
Hafız Divanını…
Bir yandan da ezberledi Gülistanı…

Yoktu onun boş zamanı;
Okumakla geçerdi her anı,
Rüştiyeyi de birincilikle başardı,
Çünkü o yürümez hep koşardı,
Öğretmenleri bu hale şaşardı…

Biter bitmez Rüştiye;
Başladı Mektebi Mülkiye…
Ardından derdi külliye…
Her biri sıra sıra, üst üste,
Toplandı Mehmet Akif’te…

Babasının vefatı,
Bozuldu Akif’in hayatı…
Bir de evleri yanınca;
Ne kaldı okul hayatı,
Ne de huzuru, rahatı…

Artık ne bir sarılacak bir baba,
Ne kalınacak bir ev,
Ne de bir çare vardı,
Dediler baytariye açıldı,
Koştu hemen kayıt yaptırdı…

Baytar iye yatılıydı,
O birincilik için ileri atıldı,
Sonunda veteriner hekimi oldu,
Sahalarda tanınacak,
Hastalara şifa olacaktı…

Akif dolaşıyordu her yanı,
Tedavi ediyordu her hayvanı.
Salgın hastalıklarla mücadele etti.
Yorulduysa da sabretti.
Veterinerlik zor bir meslekti…

Eserleriyle de deva oluyordu,
Aziz milletinin,
Kahraman devletine,
Çünkü vatanını çok seviyor,
Kalıcı çareler arıyordu…

Akif ülkeleri gezerdi: Anadolu, Rumeli,
Arnavutluk, Berlin, Lübnan,
Bazen de Suudi Arabistan,
Çoğu zaman Mısır’da kalırdı,
Orada bir de unvanı vardı…

Edebiyat uzmanıydı
Ve iyi bir araştırmacıydı,
Kur’an okur meal yazar,
Kur’an’ı açıklar, tefsirini yapardı.
Çünkü o hakikatin yolundaydı…

Akif tanınıyordu azar azar,
Ne de olsa araştırmacı ve yazar,
Hem iyi bir din bilgini,
Hem de iyi bir dil mütercimi,
Arapça, Farsça, Fransızca…
Tercümeleri var…

Bir yandan şair, yazar,
Veteriner hekimi,
Edebiyat profesörü,
Burdur milletvekili,
Kısaca Akif bir bilgi birikimi…

Akif evliydi, İsmet Hanım ile
İslâmi bir çizgide,
Hoşgörü ile birlikte,
Mutluydu ailesi ile…
Çocukları vardı yarım düzine;
İbrahim ile Feride, Tahir, Emin ile
Bir de Suat ve Cemile…

Mehmet Akif oldukça mütevazı,
Kur’an’a tam uygun,
ALLÂH(c. c.) ’a bağlı,
Aydın ve de inançlara saygılı,
Vatanı, milleti için faydalı,
Güvenilir, vefakâr bir insandı.

Çünkü o;
Ne bağlanırdı kaderine,
Ne boyun eğerdi kederine,
Ne de taviz verirdi dinine,
Mantıklı bir çözüm ile
Dosdoğru giderdi emeline...

Yıl 1919:
İzmir işgal altında,
Akif vaaz veriyordu,
Vatanının kurtuluşu için,
Milletinin bağımsızlığına…

Ev ev, sokak sokak, cadde cadde,
Türk milleti tek görüş ve tek fikirde,
Halk coşuyor, coşuyor ve coşuyordu.
ALLÂH (c. c.) ALLÂH (c. c.) sesleriyle,
Cephelere koşuyordu…

Akif kısacık ömrüne;
Sayısız eserler sığdırdı gönlüne,
Gazete ve dergide denemeler;
Makaleler, çeviriler, derlemeler,
Şiirler, vaazlar, tefsirler…
Daha neler neler…

Sırat-ı Müstakim denilen;
Sebil- ül-Reşat dergilerinde,
Halk tarafından çok sevilen,
Akif’in şiirleri yayımlanırdı;
Haftanın bütün günlerinde…

Akif’in bütün şiirleri,
“Safahat’ın içinde,
“Gölgeler” ve “Asım”,
“Hakk’ın Sesleri”,
“Süleymaniye Kürsüsünde”…

Ulusal amaçlı bir yarışma açıldı,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
Yarışmaya bir de;
Para ödülü katıldı,
Yüzlerce şiir ayıklandı,
Binlerce müsvedde çöpe atıldı…

Son çare Akif’ti:
Fakat Akif ant içmişti,
Yazmıyordu para karşılığında,
Ama canını bile verecekti,
Vatanı ve milleti uğrunda…

Akif haklıydı.
Bu bir İstiklâl Marşıydı;
Ne alınırdı ne de satılırdı…
Ya ödül kaldırılmalıydı;
Ya da bir vakfa bağışlanmalıydı…

Akif devletini biliyor,
Milletini seviyordu…
Kendine güveniyor
Ve ısrar ediyordu.
Bağışlayacağım, diyordu…

Sonunda İstiklal marşımız,
Yazıldı yüce andımız,
Mehmet Akif Ersoy tarafından,
12 Mart 1921’de;
Alkışlarla;
Büyük Millet meclisinde...

Marşımız hemen bestelendi.
Sevildi ve ezberlendi,
Tüm dünyada benimsendi;
Dünya andımızı tanıdı.
Bu marş canımızdı, kanımızdı.

Elinde Kur’an tefsirleri,
Uğraşıyordu bitirmeye,
Eli varmıyordu…
İsteyenlere…
Tefsirlerini vermeye…
İşte tefsirler diyemiyor;
Belki de bir şeyler gizliyordu...
“Şimdi eksik,
Ben ölünce tamam olur! ” diyor;
Başka da bir söz söylemiyordu...

Akif’i üzdüler,
Mısır’a gönderdiler,
Bir süre Mısır’da kaldı,
Fakat hastalandı,
Öleceğine inandı…

Çok geç kalmıştı,
Hastalık anlaşılıyordu...
Derhal hazırlandı,
Mısır’dan ayrıldı,
Kendisi de biliyordu,
Ölüm yaklaşıyordu…
Vatanına doğru yol aldı.
Çünkü yurt özlemi çekiyordu.

Vatan, millet aşkı ile yanıyordu…
Vatanım vatanım diyordu…
Vatan onun her şeyiydi.
Vatanında ölmeliydi,
Vatanına gömülmeliydi,

Döndü İstanbul’a apar topar.
Kalacaktı Beyoğlu’nda;
Haftalar belki de aylar…

Ne yazık ki;
Mısır Apartmanının bir katında,
1936 yılında vardı,
Hakk’ın huzuruna;
Edirne Kapı Kabristanlığında;
Gömüldü şehit mezarlığına.

(1997)
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

İstiklal Marşı ve Mehmet Akif ERSOY Şiirleri, Mehmet Akif Ve Gençlik 5 Şiiri