Eğitim Sitesi

Düşünen Baştı Akif Şiiri

Düşünen Baştı Akif Şiiri | Halil MANUŞ

Düşünen Baştı Akif

Duysun bilen, bilmeyen
Düşünen baştı Akif
Kelimeler işleyen
Mahir nakkaştı Akif

Yolda öne sürülen
Halk adamı görülen
Hakk'a karşı dökülen
Gözlerde yaştı Akif

Mazlumları kollayan
Zalimleri horlayan
Bayrak için dokunan
İpek kumaştı Akif

Yazgısı hep karalı
Yürek üzgün, yaralı
Sınırda numaralı
Abide taştı Akif

Hicaz'ın yellerinde
Mısır'ın çöllerinde
Cami kürsülerinde
Sözle savaştı Akif

İmanla çıkıp yola
Koştu hep sağa, sola
Çanakkale ruhuyla
Coşarak taştı Akif

HALİL MANUŞ

add

tag Mehmet Akif Ersoy Şiirleri Düşünen Baştı Akif Şiiri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler bilgilendirici şiirler Halil MANUŞ şiirleri

Düşünen Baştı Akif Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Düşünen Baştı Akif Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Gizemli ADAM Güzel olmuş bravo 2016-02-28

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer İstiklal Marşı ve Mehmet Akif ERSOY Şiirleri

Seyfi Baba

Geçen akşam eve geldim. Dediler:
- Seyfi Baba
Hastalanmış, yatıyormuş.
- Nesi varmış acaba?
- Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
- Keşki ben evde olaydım... Esef ettim, vah vah!
Bir fener yok mu, verin... Nerde sopam? Kız çabuk ol!
Gecikirsem kalırım beklemeyin... Zîrâ yol
Hem uzun, hem de bataktır...
- Daha a'lâ, kalınız
Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalınız.
Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde;
Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde.
Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak;
'Gel! ' diyen taşları kurtarmasa, insan batacak.
Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine,
Boğuyordum! müteveffâyı bütün âferine.
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek,
Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek!
Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim,
Çifte sandal, yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim!
Çok mu yüzdük bilemem, toprağı bulduk neyse;
Fenerim başladı etrâfını tektük hisse.
Vâkıâ ben de yoruldum, o fakat pek yorgun...
Bakıyordum daha mahmurluğu üstünde onun:
Kâh olur, kör gibi çarpar sıvasız bir duvara;
Kâh olur, mürde şuâ'âtı düşer bir mezara;
Kâh bir sakfı çökük hânenin altında koşar;
Kâh bir ma'bed-i fersûdenin üstünden aşar;
Vakt olur pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır;
Sonra en korkulu eşhâsa çekinmez, sataşır;
Gecenin sütre-i yeldâsını çekmiş, uryan,
Sokulup bir saçağın altına gûyâ uyuyan
Hânüman yoksulu binlerce sefilân-ı beşer;
Sesi dinmiş yuvalar, hâke serilmiş evler;
Kocasından boşanan bir sürü bîçâre karı;
O kopan râbıtanın, darmadağın yavruları;
Zulmetin, yer yer, içinden kabaran mezbeleler:
Evi sırtında, sokaklarda gezen âileler!
Gece rehzen, sabah olmaz mı bakarsın, sâil!
Serserî, derbeder, âvâre, harâmî, kaatil...
Böyle kaç manzara gördüyse bizim kör kandil
Bana göstermeli bir kerre... Niçin? Belli değil!
Ya o bîçâre de râhmet suyu nûş eyliyerek,
Hatm-i enfâs edivermez mi hemen 'cız! ' diyerek?
O zaman sâmi'anın, lâmisenin sevkıyle
Yürüyen körlere döndüm, o ne dehşetti hele!
Sopam artık bana hem göz, hem ayak, hem eldi...
Ne yalan söyliyeyim kalbime haşyet geldi.
Hele yâ Rabbi şükür, karşıdan üç tâne fener
Geçiyor... Sapmıyarak doğru yürürlerse eğer,
Giderim arkalarından... Yolu buldum zâten.
Yolu buldum, diyorum, gelmiş iken hâlâ ben!
İşte karşımda bizim yâr-ı kadîmin yurdu.
Bakalım var mı ışık? Yoksa muhakkak uyudu.
Kapının orta yerinden ucu değnekli bir ip
Sarkıtılmış olacak, bir onu bulsam da çekip
Açıversem... İyi amma kapı zâten aralık...
Gâlibâ bir çıkan olmuş... Neme lâzım, artık
Girerim ben diyerek kendimi attım içeri,
Ayağımdan çıkarıp lâstiği geçtim ileri.
Sağa döndüm, azıcık gitmeden üç beş basamak
Merdiven geldi ki zorcaydı biraz tırmanmak!
Sola döndüm, odanın eski şayak perdesini,
Aralarken kulağım duydu fakîrin sesini:
- Nerde kaldın? Beni hiç yoklamadın evlâdım!
Haklısın, bende kabâhat ki haber yollamadım.
Bilirim çoktur işin, sonra bizim yol pek uzun...
Hele dinlen azıcık anlaşılan yorgunsun.
Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın...
Üşüyorsan eşiver mangalı, eş eş de ısın.
Odanın loşluğu kasvet veriyor pek, baktım
Şu fener yansa, deyip bir kutu kibrit çaktım.
Hele son kibriti tuttum da yakından yüzüne,
Sürme çekmiş gibi nûr indi mumun kör gözüne!
O zaman nîm açılıp perde-i zulmet, nâgâh,
Gördü bir sahne-i üryân-ı sefâlet ki nigâh,
Şâir olsam yine tasvîri otur bence muhâl:
O perîşanlığı derpîş edemez çünkü hayâl!
Çekerek dizlerinin üstüne bir eski aba,
Sürünüp mangala yaklaştı bizim Seyfı Baba.
- Ihlamur verdi demin komşu... Bulaydık, şunu, bir...
- Sen otur, ben ararım...
- Olsa içerdik, iyidir...
Aha buldum, aramak istemez oğlum, gitme...
Ben de bir karnı geniş cezve geçirdim elime,
Başladım kaynatarak vemeye fincan fincan,
Azıcık geldi bizim ihtiyarın benzine kan.
- Şimdi anlat bakalım, neydi senin hastalığın?
Nezle oldun sanırım, çünkü bu kış pek salgın.
- Mehmed Ağ'nın evi akmış. Onu aktarmak için
Dama çıktım, soğuk aldım, oluyor on beş gün.
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene.
Hadi aktamıyayım... Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi?
Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası!
Yoksa yetmiş beşi geçmiş bir adam iç yapamaz;
Ona ancak yapacak: Beş vakit abdestle namaz.
Hastalandım, bakacak kimseciğim yok; Osman
Gece gündüz koşuyor iş diye, bilmem ne zaman
Eli ekmek tutacak? İşte saat belki de üç
Görüyorsun daha gelmez... Yalınızlık pek güç.
Ba'zı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma;
Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma!
- Seni bir terleteyim sımsıkı örtüp bu gece!
Açılırsın, sanırım, terlemiş olsan iyice.
İhtiyar terliyedursun gömülüp yorganına...
Atarak ben de geniş bir kebe mangal yanına,
Başladım uyku teharrîsine, lâkin ne gezer!
Sızmışım bir aralık neyse yorulmuş da meğer.
Ortalık açmış, uyandım. Dedim, artık gideyim,
Önce amma şu fakîr âdemi memnûn edeyim.
Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;
Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sâde!
O zaman koptu içimden şu tehassür ebedî:
Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi!


Mehmet Akif Ersoy

betül & bilge

İstiklal Marşımızın Anlattıkları

Marşımızın anlamı bağımsızlık demektir,
Bağımsızlık bilmekse mutlak yürekliliktir…

Korkma sönmez, diyerek milletimin hissine,
Güven, şevk yüklemekte hassas yüreğimize…

Bu yüzden bayrağımız saygıyla anılacak,
Son ocak tüttükçe her yerde dalgalanacak…

Bağımsızlığımız için gayret göstermek gerek,
Hakk’a tapan milletim onu düşürmeyecek…

Bu temennilerinde yüreklilik bekliyor,
Dökülen kanlarımız helal olsun istiyor…

Ezelden beridir hür olduğumuz gibi,
Bağımsızlığımızla anmaktayız habibi…

Yırtarım dağları, der destanlar hatırlatır,
Enginlere sığmam, der kuvvetini anlatır…

Garbın silahlarından korkulmayacağını,
Topundan, tüfeğinden kaçılmayacağını…

Güçlü imanıyla Türk’ün güçlü olduğunu,
Tek dişli canavarın imandan korktuğunu…

Onlardan korkma, diyor cesaret aşılıyor,
İmanlı olduğumuzdan teselli veriyor…

Yurduma alçakları uğratma, sakın, diyor,
Mücadeleden kaçma onları durdur diyor…

Gövdeni siper et ki düşmanların yok olsun,
Vaat edilen günlere mutlaka kavuşulsun…

Bastığın topraklarda şehit kanı var diyor,
Bir kısmının kefensiz olduğunu söylüyor…

Cennet vatanımızda şuurlu yaşa diyor,
Yoksa atalarımız incinecektir diyor…

Diyor, toprağı sıksan şüheda fışkıracak,
Yok, oluncaya kadar vatanımız kalacak…

Okunan ezanların bir delil olduğunu,
Ebediyen okunmasının şart olduğunu…

İmanlı milletimin şuurlu olmasını,
Kutsal yerlerimizden uzak durmalarını…

Mezar taşı da olsa düşman değmediğinde,
Şükranlarım bilinsin Türk’ün temennisinde…

Sen hep dalgalandıkça biz bağımsızız, diyor,
Allah’a inancıyla hürlükten bahsediyor…

İstiklal Savaşı’nı Türk’ün kazandığını,
Köleleştirmelerin olamayacağını…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Böyle Bir Günde

Bu marş çalınınca yüreklere,
Bir zapt edilmez heyecan gelir.
Hatıra zaferler, yiğitlikler,
Kaybolan binlerce insan gelir.

Gökler yarıldı uçaklardan;
Yollara döküldü kız-kızan.
Böyle bir günde yaşamamışsan,
Vatan sevgisi yalan gelir.

Kadrini bilirsen hürriyetin,
Yediğin, içtiğin nimetin;
Bir parçası isen bu milletin,
Bir gün gösterecek zaman gelir.

Almak için elinden hakkını,
Başlar kudurmuşların akını.
Öldürürler çocuğu, kadını;
Dünya gözüne zindan gelir.

Kabarır kabarır taşar hırsın,
Aslanlaşırsın, kartlaşırsın,
Karşına kim çıksa savaşırsın;
Aklına ne cihan, ne can gelir.
Mehmet ÇINARLI

Mehmet ÇINARLI

İstiklal Marşımız Değerlerimizdendir

Ezberinde bulunsun tüm kıtaları ile…
Türk’ün ruhuna uygun hiç zor gelmiyor dile…

Hem bu bizim marşımız milletimin lehine,
Hem de bu şerefimiz geçer ant yeminine…

Hem bu vatan bizimdir, marş da değerlerimiz,
Hem de bu yüce değer ve milli birliğimiz…

Ezberinde bulunsun okunuş tarzı ile…
Büyük bir coşku ile ruh ile edep ile…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

İstiklal Marşı ve Mehmet Akif ERSOY Şiirleri, Düşünen Baştı Akif Şiiri