Eğitim Sitesi

Övün Çanakkalem Şiiri

Övün Çanakkalem Şiiri | SUDENAZ İNAN

Övün Çanakkalem

Yıl 1915,
18'indeyiz Mart'ın
Kendine gel biraz
Çanakkalem, övün övün!

Ne topun yıldırır,
Ne kurşunun.
Başladı savaşımız,
Övün Çanakkalem övün!

Vatan için ,
Şehit olmak ,
Ne güzel bir duygu.
Övün Çanakkalem övün!

9 ocak 1916 tarihinde,
Donanmalar ülkeyi terk etti,
Bayram bizim bayramımız.
Övün Çanakkalem övün!

add

tag Övün Çanakkalem şiiri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri amatör kısa şiirler

Övün Çanakkalem Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Övün Çanakkalem Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Barış Çok iyi 2016-03-08

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri

Çanakkale Savaşı

Çanakkale Savaşında
Herkes iş başında
Kadınıyla erkeğiyle
Türkler iş başında

Çanakkale Savaşında
Koca Seyit taşıdı
250 kiloluk mermiyi
Ondan istediler bir daha ama yapamadı Koca Seyit
Meğer vatan sevgisindenmiş

serdarbaştürk

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif ERSOY

Mehmet Akif ERSOY

Çanakkale Kahramanları

Eşref-i mahlukatın o çirkin- kirli yüzü
Yıl 1915'te düştü yine Boğaz'a!
Anadolu Türkü'nü toptan yok etmek için
Saldırdı hayvan gibi düşman, Gelibolu'ya!

Yok etmek istediği sanki insan değildi
Halı kadar toprağa düştü binlerce mermi
Doğduğu topraklarda yeniden doğmak için
Göğsünü kalkan yaptı Türkiyem'in Mehmet'i

Binlerce mermi düştü bir günde topraklara
Bir günde, bin destan yazıldı bu sırtlara!
0rtalama bir güne bin tane şehit düştü
0nbeşliler, onbeşte toprağa böyle düştü!

Kimi Yahya Çavuş'tu, kimi Seyit Onbaşı
Çoğunun düşmemişti gözüne sevda yaşı
Kimini oğlu bekler, kimini sevdalısı
Biçilecek buğdaylar beklerdi kimini de..

Göz kırpmadan verdiler canlarını vatana
Yazdıkları mektubu atamadan gittiler
Hayatın baharına veda ederken erken
Bizlere bu vatanı bırakan yiğittiler.

Conkbayır...Bombatepe...Kanlısırt.. demediler
Her tepenin önünde dev gibi dikildiler.
Bu vatana adanmış kınalı keklik gibi
'Öl! ' emriyle tarihe yeni bir yön verdiler.

Her biri aslan idi! Her biri melektiler!
Kanatsız gelmişlerdi, kanatsız yükseldiler!
...***....

Ali Koç Elegeçmez

Çanakkale Şehidine

Bir orduya bir bölükle,
Boş karınla, boş tüfekle,
Karşı duran yiğidim.
Ey benim yalın ayak,
Yama tutmaz libâs giyen şehidim.
Aşsız, susuz düşmana saldırıpta,
Aç karnından, kurşun yiyen şehidim.
Düşmanın çiğnediği vatanda can,
Bedenime yüktür, diyen şehidim.

Senin candan ve cânandan,
Yücede tuttuğun vatan,
Kolyuğa pazarlanıyor.
Sığıntılar başa geçti,
Sahipler azarlanıyor.
Parçalayıp bölmek için,
Sinsice hızarlanıyor.

Bizi adam belleyip,
Emanet ettiğin yurt,
Uğruna şehid olup,
Bağrında yattığın yurt,
Soysuzlar eline düştü,
Kölelik yoluna düştü..

Senin diktirmediğin,
Bayraklar dikiliyor.
Tüm temel değerlerim,
Sırayla yıkılıyor,
Hazan vurdu çınarı,
Yapraklar dökülüyor..

Biz uyurken düşmanlar,
Etrafımızı sarmış.
Meğerki içimizde,
Nice Anzaklar varmış.
Hilâlli maskelerle,
Haçlı içime girmiş.

Maskeli soysuzlara,
Inananda hakkın var.
Tek dişli canavara,
Yamananda hakkın var.
Yabancı bayraklarla,
Gönenende hakkın var.

Bizi affet demeye,
Bunların yüzleri yok.
Bunlar serapa kabuk,
Bomboşlar, özleri yok.

Affetme yiğidim, ihânetlerini,
Can verdiklerini, verenlerin.
İki elin yakalarında olsun, ahirette,
Bayrağı kumaş,
Vatanı toprak,
Bağımsızlığı boş görenlerin..

Ergenekon çevirdi, yine dört yanımızı,
Demirdağları bulmak, borcumuzdur şehidim.
Nevruz vakti, bu çemberden çıkmaya,
Ateşle geçit delmek, borcumuzdur şehidim.
Seni geçilmez eden, Çanakkale ruhunu,
Silkinip, tekrar bulmak, borcumuzdur şehidim....

İlhan Esen

İlhan Esen

Çanakkale Zaferi Şiirleri, Övün Çanakkalem Şiiri