Eğitim Sitesi

On Sekiz Mart Çanakkale Destanı Şiiri

On Sekiz Mart Çanakkale Destanı Şiiri | Dr. İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ

On Sekiz Mart Çanakkale Destanı

Firuze iki derya kuşanır Gelibolu,
Yarımada kıbleden yaslanıyor şimale.
Toprağı Rumeli'dir, havası Anadolu,
Yadigâr bu vatana rengi kanayan lâle!
Cennet'i anımsatan büyülü yarımada
Sükûtuma da sebep, tüten efkârıma da...
Seddülbahir'le başlar nihayeti Bolayır,
Safir kesilmiş suya zümrüt yansıyan bayır.
Kudret kalemi ancak çizerek dört kesmini
Yeryüzüne düşürür derya fonlu resmini.
Çevir yüzünü gitsin, kibri ahkâm kesenden;
Bu El-Kaviyy mührünü sökemez beşer senden.
Efsunkâr Şimal Tacı yedi yıldızlı hale
Yalnız senin başına yakışır Çanakkale.

İlahî bir lütuftur Çanakkale Boğazı,
Mavi senin tülünde ne efsunkâr mavidir.
Sanki ipek gergefte sülüs ve celî yazı
Akışı şiir gibi... Kalemi semavîdir!
Ege'yle Marmara'nın gökyâkutlu visali
Hayallere sığmaz ki; düşte düşün misali!
Amber buğulu Asya koparken Avrupa'dan,
Suyuna miski katıp dökmüş altın kupadan.
Mağribi güneşlerde tüllenen Marmara'yı
Süzerken yanan gözler nasıl seçsin karayı!
İbrişim sırmalanıp atlas kuşanan beden
Göze nasıl görünür acaba gök kubbeden?
İki derya coşkusu sığmaz hiçbir risale
Cebelitarık seni kıskanır Çanakkale!...

Beş bin yıllık tarihî antik kent Çanakkale
Savaş ve afetlerle yıkılsa da doğrulmuş.
Asırlarca ışığı sönmeyen bu meşale
İlim irfan yuvası kültür ile yoğrulmuş.
Karasi Beyliği'nden sancaksın Osmanlı'ya,
Senin yazdığın tarih bu kadar mı şanlı ya!...
Kilitbahir karşında şeklen yoncaya benzer,
Suya aksi düşmesin gülden goncaya benzer.
Var mı Kumkale gibi düşlerin en ırağı?
Ege'den meltem alan Asya'nın son toprağı.
Tarihî mirasından gönüllere kayan sır
Eceabat ufkunda denize başka yansır!
Yazılsa kâğıt yetmez; şiir akar makale,
Kalemleri tüketen şehrengiz Çanakkale.

Sömürgeci ve zalim itilaf devletleri,
Dört kıtanın ifriti yamyamıyla beraber;
İstanbul hayaline kesmişler biletleri,
Mücadeleden yılmaz aslanlardan bîhaber!
And içmişler birlikte Fransız İngiliz'i
Nâmert elle, Cennet'ten koparmaya filizi!
Avustralya, Senegal, Cezayir ve Kanada
Gözlerini karartmış güç yetilmez inada.
İngiliz'i anladık... istiladır emeli,
Peki ya şu Zenci'ye, Hindu'ya ne demeli?
Sökülmek isteniyor ki evlad-ı fatihan;
Avuç içi karaya yüklenmiş bütün cihan!
Melekler diyarında bu iş gelmez ihmale,
Şeytan'a geçit vermez şahlanır Çanakkale!

Yıl, bin dokuz yüz on beş: On sekiz mart zaferi!
Çanakkale Boğazı Sırat Köprüsü'nden dar,
Aslan kesildi o gün her Osmanlı neferi,
Kumkale tarafından Seddülbahir'e kadar!
Kilitbahir neresi. Yeni Zelanda nere?...
Düşman boğaz sanıyor... Çelik kollu cendere!
Zırhlı gemiler gelmiş dünyanın bir ucundan.
Kartal pençeyle kaptı deryanın avucundan!
Hangi tarih yâd etmez O vefakâr Nusrat'ı
Döşediği mayınlar aratmadı Sırat'ı!
Yarım Dünya geçiyor, Seyit Onbaşı davran
Kaldır top mermisini tarihe yazsın Havran!
Cennetin bu köşesi nasıl uğrar işgale?
Sükût ikrar dilidir, haykırsın Çanakkale!

Takdir-i İlahidir meleklerin yardımı,
Komutanı Cebrail, bütün ordusu melek...
Gemiler zırhlı diye İstanbul'a vardı mı?
Burası Çanakkale, tufan koparan felek!
Vurulan Kara Belâ yan yattı tabak gibi
Üç dakika içinde mekanı deniz dibi...
Yarım Dünya diyorsan kaderi ondan farksız,
Zırhından yara almış; dümeni kırık, çarksız.
Dokuz savaş gemisi su içinde kavruldu,
Mayın ve obüslerle kaderine savruldu.
İfritlere acımaz yol vermiyor Cebrail,
Yerden fışkıran derya göklere oldu nail.
Düşmanları boğazda kahreden bu şelale,
Nuh Nebi'den sonraki tufandır Çanakkale!

Seddülbahir benzeri sarsıldı Anzak Koyu
Sanki Kıyamet sesi, Sûr üflüyor İsrafil!
Conkbayırı ve Kirte yazılmaz ömür boyu,
Yer ve gökle beraber denizi sarmış gafil.
Mermi mermiyi vurdu, süngü süngüyü yardı;
Toprak yamyam kaynıyor kesilmez oldu ardı.
Adım atacak yer yok Hindu ve Berberi'den,
Anzak'la Kanada'lı koşturuyor geriden.
İngiliz başı çekmiş Fransız'la yarışta
Toprak kızıla dönmüş gördüğün her karışta!
İnsanlığın utancı bitmez görünen bu şer
Kıyameti kopmadan sanki kurulmuş Mahşer!
Dabbe'tül Arz çağrısı gibi gelir Deccâl'e;
Mehdi ve îman sende, vur gitsin Çanakkale!

Gül kokulu diyardır şehitlerin mekânı
Şehidim, meleklerden müjdelendi hediyen.
Ecrini sunmak ister var mı bunun imkânı
Vatan, şehitlerine minnettar ebediyen!
Gök kuşağı nakşolsa makberin kemerine,
Bahreynî inci mercan işlense mermerine,
Sandukası arusek örtüsü sim işinden,
Zemini yâkut olsa kubbesi fil dişinden:
Şehadeti Tevhid'le tattığı andan beri
Firdevs müjdesi alan ne yapsın ki makberi?
Şehide, Medine'nin münevver bucağından
İki Cihan Güneşi yer vermiş kucağından!
Rahat uyusun diye uğramasın ihmale,
Gül-i Rana kokusu başkadır Çanakkale

Şükranla okunsa da şehitlerin destanı
Kan sızan hecelere kalem nasıl dokunsun?
Fatiha'yla duayla ruhların serbest anı
Sana ithaf edilip kaç bin kere okunsun?
Şehadete ererken duyduğun kutlu sesi
Alnına nurla yazdı meleklerin busesi!
Ey şehit, bilinir ki: Ölümsüzsün, dirisin,
Hakk'ın, Cennet müjdeli kullarından birisin!
Kanınla suladığın yere toprak denir mi?
Mirasın korunmadan hakkın hiç ödenir mi?
Vatanın şükranıyken utancı oldu harbin
Şehit sayısına bak: İki yüz elli üç bin!
İçli dualar ile kayıt düştü icmale
Her sayfası yakıcı bir ağıt Çanakkale!

Tarihe ebediyen vurulan altın mühür,
Sökülmeyen perçindir şüheda tılsımından.
Ey şehit, yerin Firdevs meleklerden tezahür
Tescil edilmiştir ki Cennet'in üst kısmından!
Öyle kutlu zafer ki düşündükçe vecd eden,
Melekler secde eder alnı kalkmaz secdeden!
Rengi kanayan lâlem şühedanla bakîdir,
Yazdığın eşsiz destan... Gerisi afakîdir!
İhtirasın esiri yedi düvelden düşman,
Gelibolu'ya ayak bastığına bin pişman!
Mücevheri bilmeden çakıl sanmıştır zahir;
Bastığı toprak değil, cevahirdir cevahir!
Hilâl gökte tutkuyla gülümserken Zühal'e,
Kıyamet kopana dek varılan son merhale:
Böyle destan bir daha yazılmaz Çanakkale!...

İrfan Yılmaz

add

tag On Sekiz Mart Çanakkale Destanı çocuk şiirleri okul eğitici bilgilendirici konulu şiirler öğretici amatör şiir şiirlerimiz öğrenci belirli gün ve haftalar

On Sekiz Mart Çanakkale Destanı Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

On Sekiz Mart Çanakkale Destanı Şiiri Hakkındaki Yorumlar

ezel çamur çokkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk uzun 2015-12-08

Ezel ÇAMUR bu çok uzun de3fterime yazacktım ben 2015-03-18

aşk meleği çok güzel bayağıda uzunmuş 2013-01-21

koreyi seven deli :D ooo maşallah upuzun çok uğraşmışsın bakıyorum da bu araa ben koreyi çok severim haberin olsun zellikle GÜNEY KORE'yi.... O bize biz ona savaşlarda çok yardım ettik bu yüzden çok seviyorum KORE'yi ayrıyetten ünlüleri de çok güzel ve yakışıklııııı ...:D 3 2012-03-21

Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.

Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri

Çanakkale Destanı

I
Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Ben Fatih'in, Osman'ın,
Ben Bilge Kağan'ın torunu.
Ben fazilet, asalet
Ben zamanlarca Türk...
Söyletmişim tarihlerce türkümü.
Nerde bitmişsem
Orada doğarım.
Neresi sonumsa
Başlarım yeniden;
Kim söyleyebilir
Bir yerde öldüğümü?..

Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Tarihlerin yolcusu,
Adım tarihlerce kutsal;
20. yüzyılı gösterir
Zamanlardan zaman:
Yıkılmak üzeredir
Başka adlara gebe,
Altı yüz yıl hüküm süren Osman.
Devletimle birlikte
Öldü sandılar beni,
Planlar yapıldı ardımca;
Paylaşıldı tüm vatan.

Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Tarihlerce hız verdim rüzgârlara,
Kültürlere şekil.
Adalet götürdüm
Gittiğim her toprağa.
Kötüye dersini verdim,
Yanımda insanca yaşadı insan...

Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Elbette göz yumamazdım düşmana,
Katlanamazdım bölüşülmesine vatanın;
Milletimi esir yaşatamazdım.
Elimde ata yadigârı silahım,
Mehmet'imle omuz omuza
Yürek yüreğe, Çanakkale'de
Haksızlıkla savaştım...

Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Savaşlarca yorgun düştüm:
Bir cephede sol ayağımı yitirdim,
Ötekinde parçaladı sağ kolumu
Acımasız bir top mermisi.
Geride ne kaldı?..
˗ Vatan sevgisiyle dolu yüreğim...
Bu tarihi, bu hikâyeyi
Yazmaya devam edebileceğim.




II
Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Gözbebeğim İstanbul'u alabilmek için
Boğaz'a kadar dayanmıştı düşman.
Tarihler
18 Mart 1915'i gösteriyordu:
Vakit sabahtı,
Gelibolu yorgundu,
Gelibolu yaralıydı,
Gelibolu sıkıntılıydı...
Şehitlere mezardı Çanakkale,
Çanakkale ölüm gibi suskundu;
Boğaz'ı dolduran su değil,
Kandı...

Saatler 10'u vururken
Yükseldi cephelerden
Türk'ün andı.
Allah'ın adı
Doldu gönüllere,
Taştı dudaklardan
Sesler seslere karıştı...
Yemin etti ordu
Korumaya bu yurdu.
Kalplerden yükselen ses değil,
İmandı...

Gürleyen bir top mermisi
Başlattı savaşı kıyasıya.
Denizden karaya
Karadan denize toplar atıldı;
Topların düştüğü yerlerde
Yiğitler serildi siperlere.
Denizde gemiler,
Karada insanlar;
Bu, et ve kemiğin
Çeliğe karşı savaşıydı;
Bu, haksızlığa karşı
Özgürlüğün savaşıydı.
Sömürgeciydi denizdeki,
Denizdeki silahıyla üstündü,
Kana susamıştı;
Vatanını istiyordu Türk'ün.

Koşarken Mehmetçik
Savaştan savaşa,
Cepheden cepheye
Yorgun düşmüştü büsbütün.
Cesurdu, inançlıydı
Verilecek toprağı değil,
Ancak kanı vardı...

Düşman gemilerinin açtığı yoğun ateş
Yine cehenneme çevirdi Çanakkale'yi.
Toza dumana karıştı kaç tabya...
Geri kalır mı benim Mehmet'im?
Ellerindeki ilkel toplarıyla
Denizde fırtınalar oluşturdu,
Tarihe yeni sayfalar yazdı
Cennete koşan nice batarya...

Saatlerce sürdü savaş,
Deniz şarapnel sesleriyle çınlarken
Kaç utanmaz gemi
Sulara gönüldü yavaş yavaş...
Şehit düşüp
Tabyasını bırakmayan er,
Vatanı için ölüme giden asker,
Düşmana eğdirmişti baş.
Sabah küstahça
Boğaz'a giren gemiler,
Akşamla birlikte hüsranla
Bakmadan ardına
Kaçıp gittiler birer birer...

III
Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Çanakkale'de, Gelibolu'da
Savaştım düşmanla kıyasıya.
Halkımla bütünleştim,
Kurtuldu il il vatan.
Bayrağın dalgalandığı ufuklarca
Şehitliğe koştum;
Nerede başladıysa sonum
Orada doğdum yeniden.
Öldü sandılar beni,
Oysa öldüğüm yerde
Ölümsüzlüğe ermiştim ben.


Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Ben Yahya Çavuş,
Ben Seyit Onbaşı
Ben er Fehmi;
Yaşar bende yürekleri
Bayrak için, millet için
Sonsuzluğa eren yiğitlerin...

Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Sonsuzlukların yolcusu,
Kendini vatana adamış adam...
Göruyorum şimdi daha yeşil ve ulu:
Yaprağım, ağacım, dağım, ovam.

Ben Mülazım-ı Sâni Sinan;
Ben yeni ve aydınlık Türkiye'nin
Destan destan yazılan tarihi,
Bayrağında renk, aşında tat;
Benimle biter her gönlün kederi...
Ben seferde inanç,
Hazarda huzur;
Ben buğdayda bereket,
Tarlada başak başak verim.
Kim ne isterse ilkelerimde bulur;
Tarihlerin altın sayfasıdır yerim;
Ben sonsuzluğa yürüyen
Ölümsüz Mustafa Kemal'im...

Oktay Yivli

Ali Kırımlı

18 Mart Çanakkale Savaşı’yla 11

İtilaf devletleri,
Terk etmediklerinden,
Vatanım içlerine,
Yerleşeceklerinden…

Çanakkale Savaşı,
İçerisinden çıkan,
Cephe içerisinden,
Bahsedersek Ata’mdan…

Vesileler edinip,
Ata’mız yükselecek,
Samsun sonrası yolla,
Düşmanı temizleyecek…

Yüzbinlerce şehitle,
Mücadelem tamamdı,
Ata’mız sayesinde,
Vatanım kurtarıldı…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

18 Mart

Düşman kapıya dayandı,
Türkler siper aldı,
Tüfekler hazırlandı,
Bombalar atıldı.

Bizim inancımız vardı,
Onlar ise ön yargılı,
Onları yenerek durdurduk,
Ülkemizi koruduk.

Bunlar Çanakkale'de oldu,
Analar ise şehit evlerinde, ağladı durdu,
Şehitler oldu,
Çanakkale kanla doldu.

Seyit Onbaşı cesur bir erdi,
Kaldırdı 215 kiloluk mermiyi,
O kahramanımızdır bizim,
En çok da ülkemizin.

Türkiye'nin sanı göklerdedir,
Nusret ise denizdedir,
Bir asıra sığdıramayız başarılarımızı,
Hep yeneriz düşmanlarımızı.

Başına kına yakmış Mehmed'in anası,
Demiş ona yere düşmesin Türkiye'nin şanı,
Gelmiş Ali'nin esi,
Demiş ona şehit olan baban, deden gibi,
Verme bir karış toprağı düşmana,
Verirsen de geçme benim karşıma.

MUHAMMED EMİN YÜRÜR -KÜÇÜK ŞAİR

MUHAMMED EMİN YÜRÜR

Çanakkale’m Geçilmez

Çanakkale’m geçilmez,
Türk, korkusuz olunca,
Sömürgeci ırkları,
Vatana sokmayınca…

İngilizler, Fransızlar,
Sömürgeci ırklardan,
Vatan nedir bilmeyen,
Hak tanımayanlardan…

İşgal üstüne işgal,
Yok edeceklerinden,
Millet kavramlarını,
Hiç bilmediklerinden…

Çanakkale’den girip,
Ülkem mahvedilecek,
İstanbul kalmayacak,
Toptan sömürülecek…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Çanakkale Zaferi Şiirleri, On Sekiz Mart Çanakkale Destanı Şiiri