Eğitim Sitesi

Canım Bursa'm Şiiri

Canım Bursa'm Şiiri | Zeynep Yıldız

Canım Bursa'm

Bursa
Benim evim
Benim yuvam
Nerelisin derler
Gözlerim yaşarır
BURSA'LIYIM derim

Kendimle gurur duyuyorum
Evimi,yuvamı anlattığım için

BURSA diyince
Gözlerimde canlanır
O yeşillikler
O güzellikler

Benim evim
Benim yuvam
Güzel BURSA'M

SENİ ASLA UNUTMAYACAĞIM...

add

tag Canım Bursa'm şiiri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri amatör kısa şiirler

Canım Bursa'm Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Canım Bursa'm Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer İller, İlçeler, Beldeler, Mahallelerle İlgili Şiirler

Veli Efendi Camii Kırşehir Mucur

Camiler ki Rabbe aşk, duyanlar için bir yer,
Hakk’a eş koşulmadan, yakınlaşmak isterler…

Memleketim Kırşehir, Mucur adlı ilçesi,
Büyük Solaklı isminde eski Mahallesi…

Mahallemiz bu sokak, dedelerimin yeri,
Anne tarafımın da, aynıdır memleketleri…

Ortak kol, aynı soyu, izleyip, sürdürmüşler,
Fakirlik sebebiyle, okuyup terk etmişler…

Eski Ankara Yolu, üzerinde bir camii,
19.YY. Veli Efendi Camii…

Taştan ahşap bir camii, şu anda 100 kişilik,
Kullanıma açıktır, ne vakıftır, ne müzelik.

Ahşaptan kapısı var, hatıllar ve direkler,
Tavanları da ağaç, çatısında kiremitler.

Eskiden belki dergâhtı çünkü minaresi yok,
Belki dedemin eviydi, şadırvanı da yok…

Avlusunda kabir var, mezar taşı kırılmış,
Seyyid Hacı Veli Efendi, ceddim sayılırmış.

Kabirde yatan Hacı Seyyîd Veli Efendi’dir,
Dedemin, dedesinin, dedesinin, dedesidir...

1769 miladi vefatı,1775 caminin yapımı,
Yoksa üçüncü ceddin mi, Hacı Veli Ağa mı?

Vefatı kesin doğru, yaptıran torunu mu?
Caminin yapım tarihi,1775 doğru mu?

Akıllarda tutulmuş, bunlar unutulmamış,
Kesin ve net bilgiler, belki de kaldırılmış…

Mezarının taşını, kırmış ve kaldırmışlar,
Daha mezarlar varmış, eskiler anlatırlar...

1769,milada çevirince eder vefatı,
Çocukken okumuştum, Osmanlıca bir hattı...

Hacı Seyyîd Veli Efendi onun şimdiki adı,
Esseydi Hacı Veli Efendi aklımda kaldı…

Bunlar taşta yazılıydı, parçalara ayrılmış,
Kapısının üstünden, düşürülüp kırılmış…

Veli Efendi Camii ismiyle yaptırmıştır,
Esseydi Hacı Veli diye de anılmıştır...

Kâbe Kadısı olarak geldiği bilinir,
Sancakbeyliği yaptığı da söylenilir...

Veli Efendiler çok, hepsi dedelerimdir,
Hangi Veli Efendi, bilgiler yetersizdir...

Araştırdım dediysem, yalnız bir Dünya günü,
Özel zamanım yok ki, olsun bilgi bütünü…

Deliller şahsımda yok, fazla da anlatılmaz,
Sülalem 3 asırdır, başka yerde de yaşamaz…

Ellerinde belki var, dedelerimden kalma,
Kimse kimseyi bilmez, soyda var bir dağılma…

İşsizlikten kaynaklı, yurt dışına çıkışlar,
Bilmiyorum kimlerde, içerde dağılmalar...

Şeceremizi duydum, elime hiç geçmedi,
Büyüklerimiz derler, şeceremiz Kâbe’de…

Fakat ben bulamadım, ortada şecere yok,
Bildiğim isimler var, içinde yeniler yok…

Araştırmak isterdim, kesin bilgilerini,
Hem Molla Süleyman’ı, hem de diğerlerini…

Elde yok ipuçlarım, aradım bulamadım,
Bazı adlar sayılır, bunları unutmadım…

İpuçlarıyla dolu, bu cami üç asırdır,
Yaşayanlara selâm, bu şiirde yazılıdır...

Bunlar akrabalarım, çoğunlukla ölmüştür,
Bir bağlantı kurulsun, sülalem görülmüştür…

Veli Efendi Camii, Hacı Seyyid Veli’nin,
Şeceresini yazdım, yatan avludakinin...

Belki bir belgegeçer, belki de bir bağlantı,
Yanlışlar düzelecek, çıkarır hakikati...

Unutulanlar olmuş, harfleri koymamıştım,
Fazla vaktim de yoktur, şimdi kodlama yaptım…

İstanbul’a gelinmiş, bu Es-seyyid Mahmut’tur (A1) ,
Oğullarından biri, Mucur’da bulunmuştur…

Mahmud’un(A1) oğlu, Es Seyyid Hacı Veli Efendi(B1) ,
Kırşehir Mucurludur, Mucur niçin seçildi?

Cami’yi yaptırandır, Es Seyyid Hacı Veli Efendi(B1) ,
Ya da camii oğluna, vasiyeti edildi...

Şu an kabirde yatan, Hacı Seyyîd Veli’nin(B) ,
Oğlunun adı Tahir(C1) bundan da herkes emin…

Tahir’in(C1) oğlu ise, Hacı Veli Ağa’dır(Ç1) ,
Lâkaplar kaldırılmış, bunlar yalnızca addır…

Hacı Veli Ağa’nın(Ç1) , oğlu Molla Süleyman(D1) ,
Molla Süleyman’ın(D1) da, oğullarından...

Kız yazılmadığından, iki tane oğlu var,
Hacı Veli Efendi(E1) ,Emin Efendi(E2) , diye iki kol var…

Emin Efendi’(E2) den: Hacı Ali (E21) ve Süleyman(E22) ,
Hacı Ali’den(E21) , Rabia(E211) ,Abdullah(E212) ,
Emine(E213) , Emin(E214) , Meryem(E215) , Şakir(E216) ...

Rabia’dan(E211) : Osman (E2111) ,
Osman’dan(E2111) :Mehmet Emin(E21111) ,
Mehmet Emin’den(E21111) : Ömer(E211111) ,
Osman Hayati(E211112) , Tuncer(E211113) , Fatma(E211114) ,
Emine(E211115) , İmren(E211116) , Murat(E211117) ,
Suat(E211118) , Dilek(E211119) ,
Ömer(E211111) ’den: Panseli, Gülseli, Gökseli,
Osman Hayati(E211112) ’den: Gül, Canan, Ayşe, Mehmet,
Tuncer(E211113) ’den: Etkin, Ertan,
Fatma(E211114) ’dan: Ayşe, Ahmet, Mustafa, Emin, Öznur, Mesut,
Emine(E211115) ’den: Mustafa, Yüksel, Nursel,
İmren(E211116) ’den: Ali,
(Bu soyda 2 cet kadar alt dallara ayrılıyorlar, kodlama
yapmadım, şimdilik alt dalları yazamıyoruz. Sonra ekleriz.)

Emin(E214) ’den: Ali(E2141) ,Veli(E2142) ,
Necati(E2143) ,Ömer(E2144) ,Faruk(E2145) .
Ali(E2141) ’den: Erdem(E21411) ,Erdoğan(E21412) ,
Necati(E2143) ’den: Metin(Şehit) , Can(E21432) ,
Ömer(E2144) ’den: Abdullah(E21441) ,Emin(E21442) Tahir(E21443) ,
Şakir(E216) ’den: (Tekrar) Şakir(E2161) ,
Şakir(E2161) ’den: Erdal(E21611) ,Salih(E21612) …

Süleyman’dan(E22) : Ahmet(E221) , Hasan(E222) ,
Hasan’dan(E222) : Süleyman(E2221) ,İbrahim(E2222) ,
Süleyman’dan(E2221) : Doğan(E22211) .
İbrahim’den(E2222) :Ahmet(E22221) ,Hasan(E22222) ,
Süleyman(E22223) …

Hacı Veli Efendi’den(E1) : Hakkı (F1) , Veli Sait (F2) , Tahir (F3) ,
Hakkı’dan(F1) : İhsan(F11) , Mahmut(F12) ,
Mahmut’tan(F12) :Cahit(F121) ,
Cahit(F121) ’den: Dündar (F1211) Belki bu vefat etti…

Veli Sait’ten(F2) : Şükrü(F21) , Kamil(F22) ,
Şükrü’den(F21) : Ali Galip(F211) ,
Kamil’den(F22) : Hüseyin(F221) ,Sait(F222) . Salih(F223) ,
Hüseyin’den(F221) : Ahmet(F2211) ,
Sait’ten(F222) : Recep(F2221) , Kamil(F2222) ,
Salih’ten(F223) :Ekrem(F2231) , Ender(F2232) ,Salim(F2233) ...
Hacı Veli Efendi (E1) ’ nin oğlu olan Tahir’den(F3) :Yine, Tahir(F31) ,
Abdurrahman (F32 Şehit) , Sıddık(F33 Şehit) ,Veli(F34) ,
Mustafa(F35) , Mehmet Tevfik Temiztürk(F36) ,
Buradaki Mustafa(F35) Abdulhamid’in yanına Vekilharç gitmiş,
Mehmet Tevfik Temiztürk(F36) (? ; 1965) …

Tahir(F31) ’den: Cemil(F311) ,Yusuf(F312) , Gürsel(F313) ,
Cemil(F311) ’den: Tuncay(F3111) ,
Yusuf(F312) ’tan: Cemil(F31211) ,
Gürsel(F313) ’den: Furkan(F313) …

Veli(F34) ’den: Tahir(F341) ,
Tahir(F341) ’den: Hüsnü(F3411) ,Veli(F3412) ,
Hüsnü(F3411) ’den: Zafer(F34111) , Muzaffer (F34112) ,
Veli(F34113) . Muzaffer (F34112) ’den: Hüsnü(F341121) ,
Veli(F3412) ’den: Nihal(F34121) , Nazife (F34122) ,Nigar(F34123) ,
Nigar(F34123) ’dan:Melih(F341231) ,Tahir(F341232) …
Mehmet Tevfik Temiztürk(F36) ,(F36’ya birazdan G diyeceğiz.)
Veli Efendi Camii’nde müezzindi yıl 1965’e kadar…

Babamın babasıdır, lâkabı Mehmet Hoca,
Gözleri âmâ olmuş, çok sevilen bir Hocaymış,
(Çok fazla çocuğu var, halalarım ve amcalarım,
8’ini tanıyorum, en sonuncusu Yakup Amcam,
Hepsi vefat etti sadece Yakup Temiztürk hayatta.) …

Mehmet Tevfik Temiztürk(babamın babası) ,
Eşi Havva Bacı derler, benim babaannemdir,
Dedem 89 yıl kadar yaşadı 1965’te vefat etmiştir…

Mehmet Hoca’nın(G) çocukları, rakamlarla;
Hasan Hüseyin(G0) amcamız vefat etmiştir…

Rabia(halamdır) (G1) ,
Rabia’dan(G1) : Osman(G11) , Emine(G12) ,
Osman’dan (G11) : İrfan(G111) ,Sema(G112) , Ümran(G113) ,
Gülşen(G114) ...

Emine’den(G12) :Şule(G121) , Gürsel(G122) ,
Tahir Temiztürk’ten(G2) :Hüseyin Nadir Temiztürk(G121) ,
Nermin(G122) , Nail Temiztürk(G123) ,Nevin(G124) .
Hüseyin Nadir Temiztürk’ten(G121) : Zeynep(G1211) .
Nermin’den(G122) : Burak(G1221) , Baran(G1222) .
Nail Temiztürk’ten(G123) : Sibel(G1231) .
Nevin’den(G123) :Beriz (G1231) ,Berre (G1232) ...

Nimet’ten(G3) : Nazmi(G31) , Birsen(G32) , Gül(G33) ,
Hüseyin(G34) , Ahmet(G35) , Fatoş(G36) …

Nazmi’den(G31) : Murat(G311) , Melike(G312) ,
Birsen’den(G32) : Pınar(G321) , Selin(G322) …

Gül’den(G33) : Sıla(G331) ,
Hüseyin(G34) ’den: Volkan (G341) ,Görkem (G342) ,
Ahmet’ten(G35) :İhsan(G351) ,İlke(G352) ,İlker(G353) ,
Fatoş’tan(G36) : Abdullah(G361) , Mert(G362) ...

Mustafa Temiztürk’ten(G4) : Dilek(G41) , Murat(G42) .
Dilek’ten(G41) : Emir(G411) .
Murat’tan(G42) : Efe(G421) ...

Osman Temiztürk (G5) , (1939-1998) babamdır,
Osman’dan(G5) : Sevda Temiztürk(G51) ,
Mehmet Tevfik Temiztürk(G52) ,
Ekrem Yılmaz Temiztürk(G53) ,
Mesut Kerim Temiztürk(G54) …

Sevda (G51) ,Aytekin Baltalı ile evlendi,
Sevda’dan(G51) : Ahu Gülay(G511) ,Gani(Baltalı) (G512) ,
Şahsım Mehmet Tevfik Temiztürk(G52) ,
Ekrem Yılmaz Temiztürk(G53) , Mesut Temiztürk(G54) ,
Bu son üç kişi halen bekâr, hiç evlenmediler…

Fatma’dan(G6) : Vildan(G61) , Fuat(G62) ,
Fuat’tan(G62) : Emir(G621) ,Efe(G622) ,
Yakup Temiztürk’ten(G7) : Onur Temiztürk(G71) ...

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Yayla Sahili

Saros, Ege'de gözüm; Yayla, gözümde inci!
Sahiline dökülmüş gökyüzünün bilinci!
Simli her kum tanesi parlarken yıldız gibi
Samanyolu'na benzer Yayla'nın kum sahili.

Bronz heykel gibidir sahildeki insanlar.
Kumlarına yatarlar, kumdan evler yaparlar.
Balıkçı tekneleri kısmete ağ atarak
Martılarla birlikte suda nasip ararlar.

Evlerin bahçeleri süslüdür çiçeklerle;
Sümbül, zambak, gül, lale, papatya..menekşeyle
Dallarda ötüp duran saka ve bülbülüyle
Aşiyan diyarıdır Yayla'nın kum sahili.

'Yayla Köyü' dendi mi hemen geçme, dur biraz!
Gönlündeki tortuyu kumlarına dök biraz.
Tertemiz sularında bir kaç kulaç atarak
Her çeşit yorgunluğu sularına saç biraz!

Yayla'nın kum sahili uyuyan bir melektir!
Kumu okşayan deniz, ürkek bir kelebektir!
Şırıl şırıl ninniyle uyuduğu geceden
Aynı şırıltılarla uyanan bir bebektir!

Açar açmaz gözünü, güneş sahile akar!
Mavi deniz usulca kumun yüzünü yıkar!
Babalar çocuklarla denize olta atar.
Yayla'nın kum sahili her sabah huzur kokar.

Kimi de uykusunu mavi sularda açar
Kurbağalama, kelebek...sırt üstü suya yatar..
Yeni uyanan deniz, şaşkın gözlerle bakar!
Bir kaç martı gülerek havada pike atar

Semaya bakan sular platonik aşktadır
Kavuşmak özlemiyle sanki tutuşmaktadır..
Çok uzakta beliren minik minik dalgalar
Beyaz yunuslar gibi sahile akmaktadır...

Birbirinin üstünden kaya kaya ilerler
Yeleleri masmavi beyaz salyalı taylar!
Sahile varır varmaz kumlarda erir gider
Tayların ağzındaki bol köpüklü salyalar..

Uzaktaki tepeler sık sık renk değiştirir.
Yayla'ya nispet diye sanki süslenmektedir.
Buluttan şapka yapıp, bazan allık sürmekte
Yayla'nın sahiline her gün özenmektedir!

Uzanır iki yana sahilin bol kumları
Danişment, Erikli'de..Vakıf'tadır kolları!
Taş limana girince balıkçı kayıkları
Canınıza can katar Yayla'nın balıkları!

Dört bir yana dökülür yorgunluklar, elemler!
Tarlada mantar gibi kumsalda şemsiyeler.
Yakamozlu suların sihirli parıltısı
İnsanların gözünün bebeğinde yüzerler!

Evlerde, bahçelerde insanlar hep mutludur.
Martılar bile burda, yarından umutludur!
Güneşin tayfı vurur onun ılık suyuna
Yayla'nın Sahili'nde mavi renk en mutludur!

İnsanlar mavi bakar! Çiçekler mavi kokar!
Martılar mavi gökte, masmavi kanat açar!
Gece gündüz duyulur sahilin her yanından
Dalga sesleri gibi o mavi kahkahalar!

Kemanesi denizdir, kumları keman teli
Kemanın tellerini okşar denizin eli!
'Kasap'ı fısıldarken kumun simli telleri
Dökülür sahiline tüm Keşan türküleri!

Yayla'nın sahiline her gelen iz bırakır.
Kumsaldaki bu izler mavi suya karışır.
Alır götürür onu hışırtılı dalgalar
Bambaşka sahillere sizden selam bırakır!

Yayla'nın sahilinde deniz hep 'çarşaf gibi '
Yüzmeye doyamazsın buruşur diye teni!
Onda yüzen her insan olur onun bir ben'i!
Yayla'nın denizinde yüzmeye doyamazsın!

Çoluk çocuk, genç yaşlı, gezerler sahilinde
Ne arasan bulunur Yayla'nın rençberinde
Güneşin bakışları her an insan teninde,
Yanmaya doyamazsın Yayla'nın Sahili'nde!

O kadar sıcaktır ki sahilin simli kumu
Çıplak ayaklarınla kumlara basamazsın.
Pırıl pırıl, tertemiz gök mavisi suyuna
Gökten düşmüş sanarak bakmaya doyamazsın!

Eğer dayanamazsan güneşin kucağına
Bir meşe gölgesinde otur gönül dalıma!
Gönlünün sıcağını bırak meltemlerime
'Gönlümü Yayla yaptım ' Yayla Sahille

Ali Koç Elegeçmez
19.nisan.2019/Keşan

Ali Koç Elegeçmez

Brastik Başka Köylere Benzemez

Doyamadım ekmeğine aşına
Kurban olam toprağına taşına
Ne kadar övünsem gitmez boşuna
Brastik başka köylere benzemez
XXX
Özündedir Gülabi'nin asaleti
Ruhundadır Aziz'in cesareti
Kanındadır Munzur'un nezaketi
Brastik başka köylere benzemez
XXX
Ezeldendir tandır ekmeği
Örnektir tulum peyniri
Doyumsuzdur çay ile yemesi
Brastik başka köylere benzemez
XXX
Yazın ayranlı çorbası
Kışın nefistir ketesi
Çok keyiflidir çay ile sohbeti
Brastik başka köylere benzemez
XXX
Komşu köyler ile her zaman barış
Toprağını ele vermez bir karış
Var olmak için yapıyor yarış
Brastik başka köylere benzemez

İbrahim SEVİNDİK

İbrahim Sevindik

Payas

PAYAS
Önünde Akdeniz,masmavi suyu,
Harika sahili, upuzun boyu,
Kumunda güneşlen,istersen uyu,
Cennetten bir köşe Payas İlçemiz.

Külliye duvarıtaşla örgülü,
Cin Kule kapısı demir sürgülü,
Kültürü zengin, halkı görgülü,
Tarihe tanık Payas İlçemiz.

Tarihe tanık zeytin ağacı,
Fasülyesi tatlı,isotu acı,
Közde patlıcan, ocakta sacı,
Lezzetin diyarı Payas Şehrimiz.

Kendine has harika narı,
Zeytini bahçeden, kendi öz malı,
Her renkten dokunur desenli halı,
Kültürü zengin Payas Şehrimiz.

Ürünleri sayılmaz sayısı çoktur,
Otları ilaç, havası doktor,
Hepside doğal, yapayı yoktur,
Dertlere devaPayas İlçemiz.

İklimi Akdeniz, bitkisi maki,
Güneşi batıyor denizde san ki,
Upuzun kumsalı sahili var ki,
Anlatmaya yetmez Payas Şehrimiz.

Yakından geçiyor,baharat yolu,
Her taraf bahçeli, meyvayla dolu,
Dalında portakal sulumu sulu,
Bereket dolu Payas Şehrimiz.

İsimler yazılmış sahilde kuma,
Payas'ın resmi yansımış suya,
Gözlerim inanmaz sanki bu rüya,
Bakmalara doyulmaz Payas Şehrimiz.

ÜNAL GÜNEŞDOĞDU

Ünal GÜNEŞDOĞDU

İller, İlçeler, Beldeler, Mahallelerle İlgili Şiirler, Canım Bursa'm Şiiri